-Smut başında ve sonunda uyarı vardır.-
Ufak bir ağlama sesinden sonra gözlerim titreşerek açıldı, sağıma dönüp baktığımda Luhan'ın ayaklandığını fark ettim. Gecenin bir yarısı güzeller güzelimiz uyanmış ve yine babasını uykusuz bırakmıştı. Onlar ayakta iken dayanamadığım için yavaşça ayaklandım ve yataktan çıkarak, yatağın diğer tarafına Seora'nın beşiğine doğru yürüdüm.
"Senide mi uyandırdık, babacık?" sonunda kucağındaki kızımız ile dikilen güzel eşimin önünde durduğumda, duyduğum kelime ile kaşlarım çatıldı. İçimden bir yerlerin akıp gittiğini hissettim. Uzun, çok uzun süredir dokunmadığım tenine resmen hasrettim lakin bebekten dolayı dokunamamıştım bir türlü. Kızımız doğalı nerede ise 1 ay olmuştu. Artık zamanının geldiğini biliyordum lakin bir türlü müsait olamamıştık.
"Böyle kelimeler söyleme, gökyüzüm. Zararı senin kalçana." göz kırptığım da Luhan, elindeki bitmiş biberonu kızımızın dudaklarından çekti. Biberonu benim elime tutuşturduktan sonra, Seora'yı omzuna doğru yatırıp gazını çıkartmak için yavaşça sırtını sıvazlamaya başladı. Onları izlerken ilk başta Seora'nın, boynunda duran yanaklarına eğilip bir öpücük kondurdu. Ardına bana dönerek göz kırptı ve mırıldandı.
"Belki de kalçam zarar istiyordur, babacık~" izlediğim görüntünün masumluğuna dalıp gitmişken, duyduğum cümle ile gözlerim kocaman açıldı ve derin bir yutkunma almak zorunda kaldım. Güzel şeytanım, beni fazla zorluyordu.
"Yapma.. dayanmakta zorluk çekiyorum, Lu-luhan.." gözlerimin içine bakarak dudaklarını yaladığında kelimelerim titremiş, ayakta durmakta zorluk çekmiştim. Elimdeki biberonu yatağın yanındaki şifonyere koyduktan sonra doymuş ve uyku moduna geçmiş kızımıza bakarak mırıldandım.
"Bence bu gece Seora, onun için hazırladığımız oda da uyuyabilir." gözlerim odamızın içinde olan ve sürgülü kapı yardımı ile açılan minik bölmeye gittiğinde, Luhan başı ile beni onayladı. Son kez kızımızın sırtını sıvazladıktan sonra yavaşça benim kucağıma bıraktı. Kızımızı kucağıma aldıktan sonra titreyen bacaklarım ile minik odaya yürümeye başladım. Önüne geldiğimde tek elimin yardımı ile yavaşça sürgülü kapıyı çekip, pembe süslerle doldurulmuş odanın içine girdim. Küçük beşiğe yavaşça kızımı bırakıp, minik alnına titrek bir öpücük kondurdum. Yanında duran telsizi de çalıştırdıktan sonra gerisin geriye dönerek. minik odanın kapısını kapattım.
• Smut başlangıç. •
Arkamı dönüp baktığımda, Luhan üzerindeki geceliği çıkarmış bütün çıplaklığı ile sırtı bana dönük bir şekilde bekliyordu. Kalbimin heyecandan deli gibi çarptığını, bacağımın yürümekte zorlanırcasına titrediğini fark ettiğimde derin bir nefes alarak yavaşça beni bekleyen bedene ilerledim.
Yanına ulaştığımda, kollarımı ince beline sarıp göğsüme doğru çektim. Burnumu kokusuna dayanamadığım boynuna sürttüğüm de, Luhan'dan bir titreme kazanmıştım. Deli gibi birbirimizi özlemiştik.
"Tenine hasret kalmak ve sonunda doyasıya seni yaşamak, günlerce susuz kalıp sonunda ilk yudumu içmek gibi gökyüzüm." ellerim dikiş izleri daha yeni geçmeye başlamış olan karnını okşarken bir yandan da ufak ufak öpücüklerimi konduruyordum, bana bahşettiği güzel boynuna.
"Gerçek bir aşk istiyorum senden, bu gece Sehun-ah." ellerimin üzerine kendi ellerini sarıp, kısık sesle mırıldandığında utandığı için aşk kelimesini kullanan eşime bir kez daha aşık olmuştum. O mükemmel birisiydi..
Bana doğru yavaş bir şekilde dönüp, ellerini yüzüme sardığında anında dudaklarımızı birleştirmiştim. Susuz kalmış gibi dudaklarını içerken, Tanrının bana armağanı olan eşimi biraz daha sarmalıyordum. Elleri üzerimdeki geceliğe gittiğinde heyecanlandığımı hissetmiştim bu nedenle yavaşça Luhan'ın üzerine yürüyerek, geri geri gitmesini sağladım. Sonunda o yatağa bende üzerine düştüğümde gözleri saniyelik yaptığı işten çekilip beni buldu. En derinliklerime kadar bakıp gülümsedikten sonra geceliğimin eteklerinden tutarak saçlarımın elektriklenmesini sağlayacak şekilde hızla başımdan çıkarttı.