Kapıyı arkamdan kapatıp çantamı vestiyere fırlattığımda telefonumu cebimden çıkarmaya uğraşıyordum. Daha yeni Hemmingsler'in evinden gelmiştim. Bugün Jack'in doğum günüydü ve ben de, şu an Sydney'de olmadığından, Luke için ağabeyi Jack'e bir şey yapmıştım.
Geçen hafta, Jack, Ben ve Luke'un küçükken birlikte oynadıkları atariyi tamir ettirmiştim ve bugün de onu güzelce paketleyip, üzerine de Luke'un yazdığı iyi ki doğdun dileği kartını yerleştirmiştim.
Snapchat'i açıp, başparmağımı kaldırıp sırıtarak poz verdim ve Luke'a snap attım.
*Görev tamam ;)*
Benden zaten cevap beklediği için Luke da hemen geri snap atmıştı.
Kendi kendime kıkırdayarak bir snap daha yolladım.
*Rica ederiiim*
Şirin takınmaya çalıştığım ifademi bozup ona sinsi bakışlar atmaya çalışarak bir snap daha attım.
*Tabi her şey karşılıklı :p*
Sonra ise yeniden gülümsedim.
*Ne zaman işe koyuluyorsun^^*
Cevabına gözlerimi devirdiysem de haline kıkırdadığımda ekran kapanmıştı. İç çekerek son bir snap daha gönderdim.
*Seni özledim*
Bir süre cevap beklesem de ekran yeniden aydınlanmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
5 Seconds Of Snapchat [Hood]
Non-FictionUyku... güzeldi. Ama uçarken güvende hissetmek kadar değil. -Bölümlerimiz fotoğraflarla donatılmıştır.