İngiltere'den döneli iki hafta inanılmaz şekilde hızlı geçmişti. Oradaki çekimlerimde yaşanan sorunları döndüğüm gibi unutmuş buradakiler için çalışmaya devam etmiştim. Bütün işlerim daha da yoğunlaşırken kendimi her anında iyi hissetmemin sebebi ise onu düşünmemdi.
Her gün konuştuğumuz söylenemezdi ya da herhangi bir video uygulamasının başında saatler harcamıyorduk... Ama böyle olması gerekmiyordu zaten. Nedense günün en saçma anında onun aklına düştüğümü hissediyordum. Bizi özel yapan da buydu. Tabi bu benim zaten birbirine karışmaya meyilli her uzvum işlevini iyice yitirmesine sebep olsa da...
Çocukların konser tempolarının yoğun olduğunu biliyordum. Calum ile ne kadar her gün konuşmuyorduysak, Ashton bana her gün iki yüz saniyelik snapler atarak neler yaptıklarını anlatıyordu. Onun, Calum ile aramızda yaşanan herhangi bir şeyi bildiğini sanmıyordum. Gerçi biz de ne olduğumuzu bilmiyorduk ama en yakın arkadaşlarından birinin dudaklarına kapanmış olmak sevgili kuzenime ne düşündürürdü kesinlikle seçemiyordum.
Hatta Luke ile normale dönen ilişkimizde bile Calum ile ilgili şakalarımız tamamen sonlanmıştı. O da bana bu konu hakkında tek bir şey söylemiyordu.
Michael'ın ise Calum'un davranışlarından bir şeyleri çözdüğünü düşünüyordum, çünkü bana sürekli onunla ilgili dalga geçermişçesine laf sokan snapler atıp duruyordu. Her bir snabinden neler çıkacağını tahmin bile edemediğim için bir süre sonra telefonumu düz bir zemine bırakıp snaplerini öyle açmaya başlamıştım, çünkü karşıma güzel bir popo çıkarsa kesinlikle o telefonu uzaya bile fırlatıp yanlarına ışınlanabilirdim.
Evde yemek namına en ufak bir lokma kalmadığı için çıktığım market alış verişinden dönerken makinamı yanıma almış olmayı diledim. Alacakaranlık çökmek üzereydi, şehrin bu yorgun saatlerini çok seviyordum.
Hem aklımdaki bin düşünceye, hem de elimdeki torbalara dolanmadan apartmana vardığımda beni bahçedeki Hunter karşıladı. Siyah kıvırcık tüylerini rüzgara savurarak bana doğru koşmaya başladığında torbaların elimden fırlama zamanın yaklaştığını fark etmiştim.
Hunter'ın bana karşı tanımlayamadığım duyguları vardı. Beni kendi bacaklarıma dolayarak etrafımda zıplar ama onu sevmeme izin vermezdi. Gerçi bir yanım köpek olmasına rağmen bizim çocuklarla aralarında benim sakarlığıma dair bir antlaşma olduğuna inanıyordu ama...
Neyse ki merdivenlere doğru yaslanarak düşmekten kurtulduğumda Hunter'ın neşeli havlamalar ile benden uzaklaşmasını sırıtarak izledim ve sonra apartmana girerek daireme çıktım.
Aldıklarımı dolaba yerleştirdikten sonra kendime henüz soğumaya fırsat bulamamış biralardan birini açtım ve hazır patlamış mısır cipsimle (kendim patlatmaya çalıştığımdaki tehlikeye değmeyecek kadar güzel sayılırlardı) koltuğuma yerleştim.
Sehpanın üzerindeki telefonumu fark ettiğimde arkada oynaması için izlediğim filmlerden birini açtım ve telefonuma uzandım. Snap bildirimlerini gördüğümde yüzümdeki gülümseme dudaklarımı zorlar nitelikteydi.
Diğer arkadaşlarımınkileri pas geçerken önce Luke'un snabini açtım.
Ya.
Aptal çocuk.
Aptal çocuklar.
Kendimi arkadaki ördek olmak isterken bulduğumda ekran kapandı ve cevap atmam gerektiğini fark ettim.
Sırıttığım bir selfie çektim.
*Öbür bira da boşluğumu doldurmak için mi?*
Birkaç saniye içinde snabim açılmış ve bir dakika içinde cevap atılmıştı. Sırıtarak bildirimi açtım.
Öküz çocuk.
Öküz çocuklar.
Yine de içimde tutamadığım bir kahkaha takip etmediğim filmin sesine karıştığında snap kapanmış ve ben boş ekranla bakışmaya başlamışıtım. Keyiflerinin yerinde olmasına ne kadar sevindiysem, yanlarında olmadığım için bir o kadar üzülüyordum sanırım.
Luke'a cevap atmamaya karar verdiğimde Calum'a snap atmak için kamerayı açtım. Dizlerimin arasında duran az önce açtığım birayı çektim ve bir şey yazmadan ona gönderdim. Onun söylediğim şeyi duyduğunu biliyordum.
Ve birkaç dakika sonra cevap geldi.
Ekran ışığı yüzüme yansırken saniyeler sona ermeden biramı dizlerimin arasından çektim ve büyük bir yudum alıp mırıldandım.
"Şerefe..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
5 Seconds Of Snapchat [Hood]
Non-FictionUyku... güzeldi. Ama uçarken güvende hissetmek kadar değil. -Bölümlerimiz fotoğraflarla donatılmıştır.