Ev

267 25 7
                                    

"Bunun bir daha gerçekleşmesini istemiyorum."

"..."

"Duydun mu, Irwin?"

"Duydum efendim."

"Tamam, bugün çekimlerini de ertelediğine göre izinlisin, eve dönebilirsin."

Başımı sallayarak kapıya döndüm. Arkamda görmediğim çöpe çarpmamla ah'lamam odada yankılandı. Özür mırıldandığım sırada odanın her geçen saniye yükselen ısısı beni çoktan boğmaya başlamıştı. Çıktığım gibi kapanan kapının arkmandan sertçe çarpmasıyla gözlerimi sıkı sıkıya yumdum. Bu sefer küfür mırıldanmıştım.

Kapıyı yeniden açıp patrondan özür diledim ve bu sefer öncekinden temkinli bir şekilde kapatarak oradan uzaklaştım.

Derin bir nefes verdiğimde eve giden yolu çoktan yarılamıştım. Açıkçası uzun zamandır eve bu saatte dönmemiştim ama böyle bir izin gününe de asla hayır diyemezdim. Hem ne vardı yani üç çekime aynı gün ve saati verdiysem... Aklım karışmış olamaz mı?

Aptallığıma sırıttım ve müziğin sesini biraz daha açarak yolun keyfini çıkardım.

Eve vardığımda her şeyi bir kenara attım ve pijamalarımı giyerek kendimi yatağa attım. Bir izin gününün olmazsa olmazı uykuydu... Ve ben dibine vurmayı planlıyordum.

Gözlerimi açtığımda bir türlü kendime gelemiyordum. Gözümün önünden önce patatesler, sonra köfteler geçiyordu. Hamburger ekmeği mi o?

Kesin karnım acıkmıştı. Of başka hiçbir bahaneyle de sevgili yatağımı asla terk etmezdim zaten, kaç saat uyuduğumu bile bilmiyordum.

Uzattığım kollarımla yatağın içinde telefonumu arandığımda popomdaki sertlikle zafere ulaşmıştım. Ekranı açmamla kör olduğumda telefonu elimden çeneme düşürdüm.

Sikeyim.

Çenemi ovalarken artık tamamen açılmış uykumla yataktan doğruldum ve yeniden telefonu elime aldım.

Thor'un çekici aşkına... Saat akşam üzerini gösteriyordu. Bütün bir izin günümü uyuyarak geçirmem gerçekten mükemmeldi.

Onlarca bildirimi gördüğümde ekranı kilitleyip hepsini sonraya erteleyecektim. Yarım saat önce gelmiş snap bildirimini görene kadar... Sevgili Hood snaplerinizi asla sonraya erteleyemem. Ekranı hemen kaydırdım.

Yüzünü görseydim daha da rahatlayacağımı düşündüğüm snape bakarken Calum'un parmağı ve ayakkabısıyla yetindim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yüzünü görseydim daha da rahatlayacağımı düşündüğüm snape bakarken Calum'un parmağı ve ayakkabısıyla yetindim. Yine bir yerlerden köpek bulmasına sırıttığım sırada-

Kafamı ekrana doğru yaklaştırdım. O köpek-

Ve snap kapandı.

Siktir.

Hunter?

Hunter olamazdı, değil mi?

Yataktan zıpladım ve pencereye koşmaya çalıştım. Bacağıma dolanan örtüden kurtulmak için sallanırken bir yandan yere yapışmamaya çalışıyordum. Ama... soluğu yerde alınca derin bir nefes aldım ve sonuna kadar açılan uykumla kendimi toparladım. Sürünerek pencere kenarına ulaştım ve kenarlara tutunarak örtüye rağmen ayağa kalktım.

Hala kararmamış havanın faydasından yararlanırken, kesinlikle nefes almıyordum. Onu gördüğüm andan itibaren ön bahçemdeki varlığın gerçekliğini sorgulamaya başlamıştım.

Siktir, Calum buradaydı.

Buradaydı!

5 Seconds Of Snapchat [Hood]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin