Koltukta yayılmış kanallar arasında zaplarken telefonumun ışığının yandığını görmüştüm. Luke'la en son konuşmamızın üzerinden birkaç gün geçmişti ve hala bana verdiği sözü yerine getirmemişti, piç. Ama onların bu aralar fazlasıyla yoğun olduğunun farkındaydım ve zaten bu 'söz verme' olayı ikimizin arasında bir şaka olarak başlamıştı.
Telefonu elime aldığımda, Luke'tan bir snap geldiğini görmüştüm.
Bir anda karşıma yakın plandan görünen bir Calum çıkınca heyecanlanıp telefonu elimden düşürmüştüm. Küfür ederek tekrar telefona uzandığımda ise snap çoktan kapanmıştı. Hayal kırıklığıyla inleyerek avuç içimle alnıma bir şaplak attığım sırada ise Luke'un hesabından bir snap daha gelmişti.
Kalbim ağzımda atarak derin bir nefes aldım ve bu sefer snabi açarken daha sakin olmaya çalıştım.
Yüzümde oluşan koca gülümsemeyle, dolu dolu beş saniye boyunca, snap kapanana kadar Calum'u izledim. Suratını o kadar çok özlemiştim ki, şu kısacık snaplere bakarken bile canım yanmıştı.
Mümkün olsa şu anda kendimi o yanaklara gömebilirdim ama sanırım o şimdi yanımda bile olsa bunu yapacak cesareti kendimde bulamazdım.
Tek kaşımı kaldırarak umursamaz bir ifade takınıp poz verdim.
*Kaynaklarını değiştirmelisin...*
Hemen üzerine dilimi çıkararak bir snap daha yolladım.
*Çünkü sana yanlış haberler getiriyorlar*
Soluğumu tutarak cevabını beklesem de daha henüz snaplerimi görmemişti bile.
Sürekli meşgul olmalarından nefret ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
5 Seconds Of Snapchat [Hood]
No FicciónUyku... güzeldi. Ama uçarken güvende hissetmek kadar değil. -Bölümlerimiz fotoğraflarla donatılmıştır.