Yalnız yaşamanın en kötü yanlarından biri; işe geç kaldığında seni yataktan sürükleyerek kalkmaya ikna edecek birinin olmamasıdır.
Tam da şu an yaşadığım gibi.
Yani uyanmıştım ama bu gözlerimi açtığım anlamına gelmiyordu.
Yeniden çalan alarmımı duyduğumda çaresiz hareketlerle yatağın içinde telefonumu arandım. Çirkin sesi susturduktan sonra da telefonla uğraşmak belki gözlerimi açar diye kaybolan bildirimleri görmek için ekranı aşağı çektim.
İş ile ilgili maillerden sonra gelen snap bildirimini gördüğümde ise birden bire bütün algılarım açılmıştı.
Mükemmel bir uyanma şekli.
Snapleri açmadan önce yayıldığım iki kişilik yatakta toplanarak ağzıma kadar giren saçlarımı yüzümden çektim. Şimdi her şeyi biraz daha netti.
Gözlerimi suratından ayırabildiğimde pırpırlanan kalbime aldırmadan önce yazdığına, sonra da bunu yazarken ki ifadesine kıkırdadım. En sonda da kafasındaki bereye.
Hey! Bu Ashton'a doğum günü hediyemdi!
Yine de ondan çalmasından çok şikayetçi olmadığımı düşündüğümde cevap atmak için ön kamerayı açtım. Yeni uyanmış tipimle göz göze geldiğimde ise kendi kendime göz devirdim. Toplanmamış saçlarım, toplananların arasından bağımsızlıklarını ilan etmiş ve özenle tiftilmiş gibi duruyordu.
Yani aslında bu normalde çok takacağım bir şey değildi ama bir anlık içgüdüyle kameradan çıkıp mesaj yazmaya başlamıştım bile.
Derin bir nefes alıp snabini açtım.
Kahkahalarımı durdurmaya çalıştığımda aklımdaki tüm hücreler, onun ilk gördüğüm seksi maymundan; şapsal ördek haline nasıl bu kadar hızlı geçtiğini sorguluyordu.
Tam. Bir. Ördek. Dudaktı.
Yine de bu ona fotoğraflı snap göndereceğim anlamına gelmiyordu. Snabin kapanmasından sonra hala baktığım ekrandan gözlerimi ayırabildiğimde hazırlanmam gerektiğini düşündüm ve yataktan fırladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
5 Seconds Of Snapchat [Hood]
Non-FictionUyku... güzeldi. Ama uçarken güvende hissetmek kadar değil. -Bölümlerimiz fotoğraflarla donatılmıştır.