Önümdeki kokteyli yudumlayıp etrafı süzmeye devam ederken ayaklarımın ciddi anlamda bittiğini hissediyordum. Yine de bu müziğe eşlik etmeme engel değildi!
Tabii yanımda kazık gibi dikilen bir zürafa olmasaydı bu benim için de daha kolay olurdu.
"Hey!"
Yanına gidip küçük bir kalça hareketiyle ona çarptım ve kocaman sırıttım.
"Hadi ama Lukey! Seni biraz ısrarla getirmiş olabilirim ama en azından buraya kelepçelenmiş gibi durma!"
Evet, Calum gittikten sonra diğerleri de sızacaklarını söyleyerek otele dönmüşlerdi. Ama benim daha enerjim tükenmediği için Luke'u biraz peşimden sürüklemiş olabilirdim, birazcık... Bana cevaben ağzında bir şeyler gevelediğinde onu duymamıştım.
"Bu kadar uzun olmanı ben istemedim. Bana doğru konuş!"
Bu sefer hafifçe gülümsediğini gördüğümde şampiyonlar ligini kazanmışım gibi hissettim.
"Kısa olmanın suçunu bana atma lütfen..."
"Oh... Demek oyunu kirli sürdüyorsunuz, Bay Hemmo." diyerek kıkırdadım. "O zaman hemen içkilerimizi tazeleyim!"
Hemen masadan ayrıldığımda bana itiraz ettiğini duymuştum ama ona aldırmadan bar tezgahına koştum. Siparişimi verdiğim sırada çalan şarkıyı duyduğumda kendi kendime mırıldanıp dans etmeme engel olamamıştım. Ah bu şarkıyı gerçekten seviyordum!
İçkilerin önüme konma sesiyle yumduğum gözlerimi açtığımda garsona hafifçe gülümsedim ve ödemek için parayı uzattım.
"Ona gerek yok. Küçük performansın yeterliydi."
Senin içkileri hazırlamakla ilgilenmen gerekiyordu! Bana flörtöz bir şekilde gülümsediğinde bunun ne anlama geldiğini biliyordum. Onunla aynı derecede olmadığımı bildiğim bir sırıtmayla ona karşılık verdim.
"Oldukça naziksin. Teşekkür ederim."
İçecekleri elime aldım ve ayrılmaya hazırlandım.
"Sadece bir teşekkür mü?"
Geriye doğru bir adım atarak bardan uzaklaştım. Ne bekliyordu ki? Kucağına atlamamı mı?
"Yetinmeyi bilmelisin."
Kıkırdayıp göz kırpttım ve arkamı dönerek oradan uzaklaştım.
Masaya vardığımda Luke yeniden o suratsız ifadesini takınmıştı.
"Ben içmiyorum."
Ben daha içkileri masaya koymadan böyle tepki vermesi ise devam eden geceden beri hareketlerinin sinirimi bozduğunu yeniden hatırlamıştım.
"Zaten bana burada gerek yok gibi duruyor."
Gözlerini benden çevirip bar tezgahına doğru bakmaya çalıştığında zihnen gözlerimi devirmekten kendimi alamadım. Tanımadığım bir garson bana sarktı diye ben suçlu değildim herhalde?
Ona cevap veremediğimde hala kötü boş bakışlarla karşıya bakıyordu.
Ne ilk geldiğimde beni beklediğim gibi karşılamamış, ne de sonraki günlerde her zamanki onu salaklığıyla yargılayabileceğim anılarını anlatmıştı. Yorgun, mutsuz veya kafasının bozuk olmasını anlayabilirdim... Tabi ki anlardım! Ama bu bana göt gibi davranmasını açıklamıyordu!
"Bence senin biraz hava almaya ihtiyacın var." dedim en son konuşabildiğimde.
"Zaten en başından beri gelmeyi istememiştim."
Lafıyla birlikte kalbimin üzerine bir ağırlık bindiğini hissettiğimde içkileri masaya koyabilecek kadar düşünme kabiliyetim kalmamıştı. Luke ise buna aldırmadan masadan uzaklaşmaya başladığında kalbimin deli gibi çarptığını hissediyordum.
O gözden kaybolana kadar ne yaptığımı bilemez bir halde ayakta dikilirken peşinden gidebilmeyi akıl edememiştim. Bardakları hızlıca masaya fırlatırken devrilip devrilmemelerini umursamadım ve çantamı alıp Luke'un gittiği yolu yürümeye başladım.
Vardığım kapının son çarpmalarına yetiştiğim sırada bir güçle yeniden kapıyı ittirdim ve dışarı çıktım. Soğuk havanın bütün bedenime çarpmasıyla çıktığım yerde çakılı kaldığımda ciğerlerime hava doldu ve ben derin bir nefes almak zorunda kaldım. Öyle ki soğuğu hissedemeyeceğim kadar heyecanlı, heyecanımı yaşayamayacak kadar soğuk olduğunu düşünüyordum.
Biraz ileride Luke'u fark ettiğimde yavaş adımlarla ilerlediğini gördüm. Ardımda çarpan kapının ve yere vuran topuklulularımın sesine aldırmadan hızlıca yanına gittim ve önüne geçerek onu durdurdum.
"Yeter!"
Ellerimi kaldırıp göğsüne doğru savursam da bundan etkilenmediğini biliyordum. Gözlerinin altı koyulaşmış ve dudakları düz bir şekilde, boş bakışlarla beni süzüyordu. Her ne düşünüyorsa zaten bunu bana patlayacağını sanmıyordum, kendi içinde kaybolana kadar bunu benimle paylaşmamıştı ve şimdi de o yüzden bana karşı sıcak davranamıyordu.
"Sen bana sorunun ne olduğunu söylemeden buradan bir adım bile kıpırdamıyoruz."
Ama artık bunun sona ermesi gerekiyordu. Kesinlikle.
* Yeni bir kısa hikayeye başladık; Safety Pin. Okumak isterseniz buradan da duyuralım dedik ^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
5 Seconds Of Snapchat [Hood]
Non-FictionUyku... güzeldi. Ama uçarken güvende hissetmek kadar değil. -Bölümlerimiz fotoğraflarla donatılmıştır.