Altı üstü sosyal medya hesaplarımı kontrol etmek istiyordum! Telefonunun 73üncü kez resetlenmesini beklerken sıkıntılıyla nefesimi verdim.
Bir günlük tatilimi bu kadar sıkıcı geçirmem haksızlıktı. Telefonu ekranı görebileceğim şekilde yanıma atarken bilgisayardan izlediğim filmlerden birini açtım. Canımın patlamış mısır çekmesine ise kendi kendime gözlerimi devirmiştim. Artık bir mikro dalgam olmadığı için onu da yapamıyordum.
Bu durum gittikçe canımı sıkıyordu ve içimde patlamasını istemiyordum.
Şifre ekranı göründüğünde telefonu elime aldım ve yeniden baştan başlamaması için dua ederek snapchate girdim.
Artık bunu biriyle paylaşmalıydım.
Umutsuz bir ifadeye bürünerek fotoğrafı çektim.
*Sana bir itirafım var.*
Calum'a gönderdiğim snabi uzun süre görmeyeceğini düşünsem de ben filmin ortasına bile gelmeden bana cevap atmıştı.
Sanki karşısındaymışım gibi dinliyor ifadesini takılmışsa da hiçbir şey yazmamasının coolluğu içinde boğulmuştum.
Cevaplamak için üstüne iki kez tıkladım ve ekranda bir süre kendimi süzdüm. En son karar verdiğim şey ise bunu kelimelerle ifade edemeyeceğimdi. Filmi durdurup yerimden kalkıp ve mutfağa gittim.
İçinde telefon patlamış mikrodalganın yanık halini snaplediğimde bu sefer ben de bir şey yazma ihtiyacı duymamıştım. Yani telefonumun mikrodalgada patlattığımı anlar mıydı bilmiyorum ama... En azından onunla paylaşıp bu ağır sorumluluktan kurtulmak zorundaydım.
Yeniden bilgisayarımın karşısına geçtiğimde cevap mesaj olarak gelmişti.
Mesajı yazıp kendi kendime kıkırdadım. Çünkü gerçekten tam anlamıyla bunu yapmış ve telefonumu bu pisliğin altına ATMIŞTIM.
Hüzünlü...
Kalbe dönmüş gözlerimle ekrana bakarken ne yazacağımı bilememiştim.
Bence sürekli söyleyebilirdi...
Sadece bu yüzden mi yani!?
Şuan hem mikrodalga fırını yandığı için mısır patlatamayan bir mutsuz, hem de aradığı kollarda şefkat bulamayan bir kalbi kırıktım.
Ona cevap atmadığımda kendini yeniden başlatmasını umursamadan telefonu ayak ucuma doğru attım ve yanımdan bir yastığı kucağıma çekerek sıkıca ona sarıldım.
Işığı sönmüş ekrana uyandığımda her yer karanlıktı. Belli ki izlediğim filmin bitmesini bile umursamadan sızmıştım. Saate bakmak için yatakta telefonumu arandım.
03:52.
İşe gitmeden önce hala birkaç saatim vardı. Ekranda Calum'dan gelen snapleri gördüğümde konuştuğumuz saatte attığını fark etmiştim. Gözlerimi kanatan ekran aydınlığını yok sayarak snap bildirimini açtım.
Gülümsemem yüzüme yayıldığında ona snabin bitmesini bekledim. Cevap atıp atmamak konusunda kararsızdım ama sanırım bu konuda sessiz kalma hakkımı kullanacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
5 Seconds Of Snapchat [Hood]
Non-FictionUyku... güzeldi. Ama uçarken güvende hissetmek kadar değil. -Bölümlerimiz fotoğraflarla donatılmıştır.