VE FİNAL.

4K 165 148
                                    

2016 yılında; kendi doğum günümde yayınladığım 'özel' bölüm finalden sonra yayınlanacaktır. Finalden sonraki 'özel' bölümlerde geri gelecektir. 

Bölümden sonra açıklamam birazdan yayınlanacak.

İthaf: O da bilmiyor. Ben de saklı.

XX 

Küçük kız, doğum gününü kutlayacaktı. Her şeyin mükemmel olması lazımdı.

Üzerinde babasının aldığı, en sevdiği vişneçürüğü rengindeki elbisesi vardı. Üzerindeki elbise resmen etrafa 'bu kız prenses!' diyordu. Dizlerinin biraz aşağısına kadar uzanan, pileli etekleri uçuş, uçuş olan bir elbiseydi.

Her şey mükemmeldi onun için. İki yanından topladığı saçları vardı. İki kulak saçı, en çok sevdiği saçtı. Saçlarında gümüş renkli bir taç bile vardı. Elindeki ucunda yıldız deseni olan çubuğu sallıyor, etrafta koşuşturuyordu.

Mutluydu. 

Birçok çalışan, bugün onun için evdeydi. Prenses için her şeyin mükemmel olması lazımdı.

Bugün onun doğum günü.

Küçük beyaz ayakkabıları ile etrafta koşup kendince kahkaha atıyordu, hiç arkadaşı olmamıştı onun. Yalnızdı, kendini bildi bileli bu böyleydi. Kimse onunla oynamak istemezdi. Hiç arkadaşı olmamıştı onun. Doğum gününe de kimse davetli değildi zaten.

O, kendisine yeterdi.

Ama bir abla veya abi isterdi...

Onunla oynayacak, güleceklerdi. Hatta ablası sürekli saçlarıyla uğraşacak, abisi de onunla atçılık oynayacaktı.

Kimsesi yoktu.

Ve o, bunu fark edemeyecek kadar masum, sessiz ve küçüktü.

Evin önünde durdu birden. Bahçe kapısında babasının konuştuğunu görüyordu. Kiminle konuşuyordu?

Umursamadı, işle ilgiliydi belki. Omzunu silkip koşmaya, kahkahalar atmaya devam etti.

Hayali dostları; dört bir yanında, onunla eğleniyor ve gülüyordu.

Birazdan annesi gelirdi. Emindi; bu sefer annesi onu sevecek, saçlarını okşayacaktı. Umutla bekledi küçük.

Her zaman beklerdi, gerçi. Çocuk aklı işte. O, bu çocuk aklının ona verdiği en büyük, en güzel masumluğu ile bekler, umar ve düşlerdi.

Ama hiç gerçekleştiremedi.

Bahçe kapısının dibinde duran babası, telefonunu kapatmış ona yürüyordu şimdi. Etrafta hala koşuşturan ve masaları düzenleyen görevliler vardı. Kimse davetli değildi, sadece babası mutlu olması için böyle bir şey planlamıştı. "Baba!" Sevinçle çığlık atıp ona koşmaya başlamıştı. Babası yere çömelmiş, kollarını iki yana açarak küçük kızının ona sarılmasını beklemişti.

"Küçüğüm, bugün büyüyor!" Elinde olmadan kıkırdadı küçük, babasının kolları arasında. Sahi, kaç yaşındaydı? Yavaşça babasından uzaklaşıp minik parmaklarıyla basit bir hesap yaptı ve ellerini çırpıp "Altı olacağım!" diyerek bağırdı.

Neden sevinmişti ki? Oysa büyümek sadece sorun getirirdi insana.

"Ne oluyor burada?" Sakin, şaşkın bir ses duyuldu kapıdan. Kızın annesi gelmişti, elleri doluydu. Ona hediye mi almıştı? Yüzü bir çocuğun alabileceği en masumane gülüşü sergiledi.

Ona hediye almıştı!

"Anne," deyip koşarak annesinin yanında gitti. Kadının dizlerine ancak gelebiliyordu. Evet, annesi şimdi eğilecek; hediyelerini verecek; hatta belki sarılacaktı. Masum gülümsemesi genişledi.

BEN GRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin