15.BÖLÜM-BİLİM İNSANLARI OVAL OFİSTE

72 14 18
                                    




15.BÖLÜM

BİLİM İNSANLARI OVAL OFİSTE

Öğleden sonra güneşi, olanca kızıllığını; kahverengi deri koltuklar, on kişilik yuvarlak bir yemek masası ve köşedeki büyük yarım daire şeklindeki Amerikan barın üzerine boşaltırken "hey ben kaçıyorum" dercesine gücünü ağır ağır kısıyordu.

Albay; barın arkasında; içecek bir şeyler hazırlarken; tabağın içindeki çerezlerden bir avuç alıp ağzına attı, çabuk  çabuk çiğnedi. Çoğaltılmış nüshaları büyük bir dikkatle okumakta olan arkadaşlarına baktı. Masanın etrafındaki 4 komutanın; bu ani toplantının nedeni hakkında hiçbir fikir sahibi olmadıkları için öğrendikleri karşısında yüzleri şekilden şekle giriyordu.

Yarbay; elindeki kağıt tomarını rulo yapmış avucunun içine vurup duruyordu.

-Gariplikler komedyası! Bu ne demek şimdi?

Okumasına devam etmekte olan diğer komutan başını bile kaldırmadan "Amerika" dedi;

-Alaska'yı, Rusya'dan satın aldığından beri en sakin dönemi geçiriyoruz. Uydularımız anormal hiçbir faaliyet tespit etmedi.

-Sadece Kuzey Kutbundan bahsetmiyorum Yarbay. Güney Kutbunda da aynı buhar salınımı var.

-Doğal bir oluşum olamaz mı?

-Çok sistemli ve dengeli bir dağılım var. Araştırmadan göz ardı edemeyiz.

-Uydu dışı bir araştırma çevre ülkeleri ayağa kaldırır.

-Önce kendi masumiyetlerini kanıtlasınlar. Durduk yerde böyle bir şey neden olsun ki? Eğer gizli bir eylemleri yoksa ortak bir araştırma düzenlenebilir.

-Yani Albayım. Abartmıyor musunuz? Uydudan ayna gibi görünen alanlar. Ne olabilir ki?

-Bu olaya ilk dikkat çeken akademisyenlerle bizzat konuştum. Buzul çağının başlamadığına ama başlatıldığına inanıyorlar. Bana söyledikleri aynen şu; "Kutuplarda ki genişleme bu şekilde devam ederse, bir ya da iki yıl içinde tüm gezegenimiz buzlar altında kalabilir". Eğer onların öngörülerini dikkate alacak olursak-odadakilere buz gibi bir tavırla baktı-  askeri bir operasyon kaçınılmaz demektir!

Binbaşı; hayretle kaşlarını kaldırarak gülümsedi. Komutanının böylesine uç noktalarda dolaşıyor olması garip gelmişti;

-Rica ederim albayım! Birileri "doğal değil" dedi diye savaş mı başlatacağız?

Komutan gözlerini astına dikip bir iki dakika baktı. Dudak kıvrımlarındaki tebessüm gözlerine yansımamasına rağmen sesi anlayış doluydu;

-Benim yaşıma gelince delikanlı; en önemli yeteneğinin de gelişmiş olduğunu görüyorsun. O da öngörü! Adeta geleceğin haritasını çıkarabiliyor, neyin olası neyin olanaksız olduğunu algılayabiliyorsun.  Ben bu insanlara inanıyorum. Eğer birileri bizim dünyamıza zarar vermeye çalışıyorsa başka ne yapılabilir ki? Gezegenimize neler yaptıklarını oturup seyredecek değiliz.

-Afedersiniz efendim ama dosyada adı geçen bu insanlar kim? Yani neden bu kadar önemsenip ciddiye alınıyorlar? Bizim bilim insanlarımız ne diyor? Onların fikirleri daha önemli değil mi? burada okuduğum kadarıyla bir kaçı safsata olduğunu-yani tam bu kelimelerle değil ama-kibarca uydurma olduğunu ifade ediyorlar.

-O iki arkadaşımızın söylemleri benim de dikkatimi çekti ancak emin olamadığım için dilbilimcilere danıştım. Ne dediler biliyor musunuz?

Elindeki kadehleri önlerine bırakırken tek tek masadakilerin yüzlerine baktı.

-Satır aralarında resmen megalomanlık varmış. Sizi de onlara mı dahil edelim. Ortak Araştırmaya devam ediyorlar Binbaşı. Profesör Gül ve Begüm'e gelince; size internete girip kariyerlerini incelemenizi tavsiye ederim. Eminim böyle bir tepki verdiğiniz için mahcup olacaksınız.

MAVİ BUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin