87.BÖLÜM

38 7 0
                                    

87.BÖLÜM

"Nasıl bu kadar acımasız olabiliyorsun? Belki aramıza yeni katılacaklar vardı. Belki gelebilmek için bize ulaşmaya çalışıyorlardır?"

Dokuz derin bir nefes alarak arkadaşına doğru döndü. Ellerini tutup sıktı.

"Ne kadar zamandır bu proje üzerinde çalışıyoruz Otuz Altı? Dün başlamadık. Gelecek olanlar zaten burada. Bu saatten sonra gelenlerin samimiyetine kuşku ile bakmaz mısın? Ben bakarım. Hadi hemen ilkelleri kontrol edip karınlarını doyuralım."

Ondan sonraki saatler tam bir kabus gibiydi. 26 mağaranın her birinde, kendinden geçmiş en az iki ilkel ile karşılaştılar. Diğerleri ise bitkin bir haldeydi. Doktorlar ayaktakileri bizzat mağaraya giderek tedavi etmeye çalıştılar.

"Başkan ben sonuncu mağaradayım. Toplam yetmiş ilkel uzun süreli tedaviye ihtiyaç duyar durumda."

"Edin o zaman. Bunu neden bana soruyorsunuz?"

"Tıbbi ekipmanı buraya taşımamız imkansız. Taşısak bile tekrar kurup çalıştırmamız çok zaman alacaktır ki zaman kaybı en son ihtiyacımız olan şey!"

"O halde ne öneriyorsunuz!

"Karargahı revire dönüştürelim ve ilkelleri oraya taşıyıp tedavilerini toplu olarak yapalım. Tek çare bu!"

Kısa sürede boşaltılan ve yataklarla doldurulan karargah nerdeyse küçük bir hastane görünümündeydi. Yetmiş ilkel saatler süren bir çalışmadan sonra hava bisikletleriyle nakledilmişlerdi. Hepsinin kafasında tek düşünce vardı. Makineler düzgün çalıştırılamadıysa buzlanma yavaşlamış mıydı? Durmuş muydu? İlkellerin işini kim yapacaktı? Uzmanlar hemen gerekli incelemeyi başlattılar. Saatler sonra toplantı odasında bir araya geldiklerinde herkes şaşkındı.

"Son düğmelere basılma zamanı üç gün önceyi gösteriyor ancak soğutucu aparatlar nerdeyse on gündür çalışmıyormuş. Afedersiniz yanlış ifade ettim. Çalışıyor ancak soğutmuyormuş."

"Nasıl olur? Buradan sürekli kontrol altında tutmuyor muyuz? Çalışmadıklarını anlamamız gerekmez miydi?"

"Kesinlikle. Ama dediğim gibi makineler zaten çalışıyor ama soğutmuyor. Böyle farklı bir durum olup da mağaralara mühendislerimiz inmeseydi asla anlayamazdık."

"Çok garip ama fazlada şaşırmadım doğrusu. Nede olsa dondurmak uzmanlık alanımız değil. Böyle ufak tefek aksaklıkların oluşması normal."

Mühendis; başkanın neşeli, iyimser tavrını paylaşmadığı belli eder bir şekilde başını sallıyordu.

"Bu pekte ufak tefek aksaklık değil! Makinelere sabotaj yapılmış. Uzman kişiler öylesine incelikle dokunmuşlarki, burada aylarca hatta yıllarca makinelerin çalıştığını düşünerek bekleyebilirdik."

Sanki ortaya bomba atılmıştı. Böyle bir şeyi planlarına hiç dahil etmemişlerdi çünkü olanaksızdı.

"Yapmayın arkadaşlar o ilkeller ne yapabilirler ki?"

"İlkeller değil! Bilinçli olarak bazı hassas borular ustaca kesilmiş veya delinmiş."

Odada buz gibi bir hava esti. Başlar önce hayal kırıklığı ve umutsuzlukla öne doğru eğilirken başkanın yırtıcı sesiyle toparlanıp dikildiler.

"Bir iki makine sabote edildi diye vazgeçecek değiliz ama o hainler kimse mutlaka yakalanmalı?"

"Birkaç makine değil başkan! Tümü devre dışı bırakılmış. Hepsi! Tamamı!

Son cümleler herbirinin boynuna indirilen giyotin gibiydi. Umutsuzca birbirlerine baktılar. Güneş ufukta parlayamadan gece çökmüştü. Bir kaçı sessizce ağlamaya başladı.

"Yeter artık! Bebekler gibi zırlamaya başlamayın. Evet iki yılımız boşa gitti ama pek çok tecrübe de kazandık. Deneyimlerimizle bu sürenin üçte biri kadarında her şeyi tekrar oluşturabiliriz. Ne diyorsunuz? Haksız mıyım? Vaz mı geçelim! Her şeyi bırakıp sabotajcıların istediğini mi yapalım? Tıpış tıpış evimize dönelim isterseniz!"

Arkada duran bilim insanlarından biri önündekileri itekleyerek Dokuz'un yanına geldi. Gözleri öfke saçıyordu.

"Bizler buraya davamıza inanarak geldik. Aylardır dışarıya adım bile atmadık. Var gücümüzle çalıştık ve çalışmaya da devam ediyoruz. Adımızın temize çıkarılmasını talep ediyorum."

Dokuz hiç beklemediği bir tepki ile karşılaşınca usanç dolu bir nida çıkarıp bilim insanına döndü. Kollarını tutup gözlerinin içine baktı.

"Yapmayın! Ne olur bir de birbirimizden şüphe etmeye başlamayalım. Neden sizlerden, kendi mühendislerimizden şüphe edelim? Her şey zaten ortada değil mi?"

Bilim insanı biraz sakinleşmişti ama ortadaki gerçeği de görmemezlikten gelemeyeceğini belli edercesine şüphe ile bakmaya devam ediyordu.

"O zavallıların birden evrim geçirip üstün zekalara dönüştüğünü düşünmüyorsanız bizden başka kim var elinizde? Bende gördüm. Soğutuculara uzman eli dokunmuş. Sıradan bir dokunuş da değil fevkalade zekice."


MAVİ BUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin