29.BÖLÜM-HOMO SAPİENSLERLE İLK TEMAS

49 10 18
                                    


29.BÖLÜM

HOMO SAPİENSLERLE İLK TEMAS

Dipti alenen korkak durumuna düştüğünü ve yanlış anlaşıldığını farkedince ellerini kaldırdı. –

-Sözlerim kendim için değildi. Sizi o kadar çok seviyorum ki başınıza bir şey gelecek diye ödüm kopuyor. Ne yapayım! Sonuçta özel yeteneklerimiz olsa da bizler sadece çocuğuz.

Kardeşlerinin ne kadar korktuğunu algılayan Kadim; Dipti'yi kucaklayarak havaya kaldırdı.

-Biz birlikte iken büyük bir gücüz Dipti. Korkma.

Karar verilmişti. Hep birlikte aşağıya ineceklerdi. Ai-mu; konuşmadan aldıkları ortak zihinsel düşüncelerini; yoldaşlara aktarmak için ortalarına doğru yürüyüp çömeldi.

-Bizimle gelmeyi istediğinizi biliyoruz ama burada beklemeniz gerekiyor tamam mı? Hiç sanmıyorum ama birilerini hissedecek olursanız görünmez olun. Sizinle temasa geçeceğiz. Erin kızakları yok et ne olur ne olmaz.

Çabucak asansörün içine doluştular. Tek düğme vardı. Bastılar. Kapı ağır ağır kapandı. Yürekleri çılgınca çarpıyordu ama gözlerinde korku değil merak vardı.

-Nan'ın elini tutalım arkadaşlar. Bizi görmesinler.

-Kapının açıldığını görmezler mi?

-Hayır! Dediğim gibi önünde kullanılmayan bir makine var. Yoksa ilkeller şimdiye kadar çoktan bulurlardı.

Ortak bir düşünceyle avuçlarını birbirine sürttüler. Dilekleri, ilkellerin lisanını anlayıp konuşabilmekti.

Kapılar açılınca görünmez olarak makinenin arkasından süzülüp içeri girdiler. Erin bir süre çevreyi inceledikten sonra, mağarayı çeşitli yönlerden gösteren fotoğrafları Dipti, Volante ve Ilgarın eline tutuşturdu. Onlarda hemen görünmez olarak havalanıp kameraları bu resimlerle kapattı.Zihinleriyle iletişim kurdukları için ilkellerin onları duyması imkansızdı.

-Doğrudan seslenmeli miyiz?

-Bir yerden başlamalıyız.

-Egor sen konuş! Sesin kalın ve güçlü.

Birden mağarayı Egor'un sesi doldurdu. İlkeller titreyerek oturdukları yerden kalktılar. Konuşanı görebilmek için etraflarında dönüyorlardı.

-Korkmayın. Korkmayın size yardım etmeye geldik.

Adamlar, başlarını tutup bağırmaya başladı. Konuşanı görmeğe çalışıyor göremeyince de daha çok paniğe kapılıyorlardı.

-Çocuklar bizi görmedikçe bu adamlar konuşmayacak. Ortaya çıkalım mı? Ama başlarınızı açın, yüzünüzdekini indirin. Bu halimizle korkutucu görünebiliriz

İlkel insanlar, önlerinde aniden beliren çocukları görünce donup kaldılar. Karşılarındakiler kendilerinden kalabalık olsalar da çoğunluğu küçücüktü. Beyaz tüysüzler akıllarına gelince canlarını nasıl yaktıklarını hatırlayıp kollarını yüzlerine doğru kaldırıp geriye doğru çekildiler. Bir beş dakika iki tarafta birbirini süzdü. Birden ilkellerden biri çığlıklar atarak çocukların üzerine doğru koşmaya başladı. Elindeki sivri uçlu kemiği tehditkar bir biçimde havaya kaldırmıştı.

Kadim adamı önde karşıladı. Sınırsız gücü ile adamın kolunu yakalayarak çevirdi. İlkel, acı ile bağırıyordu. Kolaylıkla ağır vücudu başının üzerine kaldırdı. Karşıya fırlatacakmış gibi yapıp iki, üç saniye bekledi sonra yumuşakça ayaklarının üzerine indirdi; "Hey!" diye gürledi; Sakinleşin. Zarar vermek istemiyoruz. Biz sizi kurtarmaya geldik.

Kadim'in kolayca arkadaşlarını etkisiz hale getirebilmesine rağmen bir zarar vermemesi ve beyaz tüysüzlere benzememeleri nedeniyle ilkel adamlar az da olsa rahatlamışlardı.

-Siz onlardan değilsiniz! Bizim gibi konuşuyorsunuz. Bizi götürecek misiniz?

-Nereye?

-Evimize, ağaçlarımıza, çocuklarımıza!

-Hadi gelin oturup konuşalım. Bize anlatın. Kimsiniz? Neden buradasınız? Eviniz nerede?

İlkeller; görüntülerinden beklenmeyecek bir nezaketle; çocuklara oturmaları için duvar dibindeki ot yatakları işaret ederken kendileri de hemen karşılarına, toprağın üzerine çöküvermişlerdi.

-Bizi gerçekten kurtaracak mısınız?

-Elimizden geleni yapacağız ama siz kimsiniz? Buraya Nereden geldiniz?

-Biz "Kömür" Şiltiyiz. Şu arkadaki dördü "Kaya" Şiltindenmiş. Diğer üçünün şilt adı ise "Yer kazanlar" mış.

LÜTFEN OY VE YORUMLARINIZI İHMAL ETMEYİN.:D TEŞEKKÜRLER. SEVGİYLE KALIN:D  

MAVİ BUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin