81.BÖLÜM-YARDIM ELİ UZANIYOR

47 7 0
                                    

81.BÖLÜM

YARDIM ELİ UZANIYOR

"Bence yine de bilim insanların hatası. Küçük de olsa incelemelerinde o minik göktaşını görmeleri gerekirdi."

"Görmesine görmüşler efendim. İlk zamanlar büyük göktaşının tam arkasında kaldığı için gölge yanılgısı diye düşünmüşler. Daha sonra ayrı bir meteor olduğuna karar verilince de önemsenmemiş. Yani anlarsınız işte! Buna kibir diyebilir miyiz? Büyük bir balina tüm haşmetiyle gözlerinizi kamaştırıyorsa, önünüzdeki kaya balığına dönüp bakmazsınız bile."

"Çok korkunç. Gerçekten büyük bir dram. Bu günse geçmişlerinin dünyasını dondurmaya çalışıyorlar. Anlamadığımız bu! Neden? Teşekkürler Solgun Gece. Seni yürekten öpüyoruz bir tanem, umarım en kısa zamanda bizleri ziyarete gelebilirsin."

Solgun Gece iki elini de dudaklarına götürerek odadakilere kocaman bir öpücük gönderdi

"Bunları hatırlamak değil ama sizlerle konuşmak büyük bir zevkti efendim. Ne zaman ihtiyaç duyarsanız emrinizdeyim."

Hologramın yok olmasıyla yirmi kişi arasında süratli bir beyin fırtınası başladı. Ortaya atılan her fikir; eksileri ve artılarıyla tartışılıyor, olumsuz yönü bir tık dahi ağır basan fikir hemen gündemden çıkarılıyordu. Saatler sonra hala daha aynı noktadaydılar.

"Yaptıklarına bakınca sağ duyu denilen melekeye sahip olmadıklarını düşünüyorum ama yine de belki konuşulup bir şeylere ikna edilebilirler."

"Laftan anlayacaklarını sanmıyorum. Onlar işgal etmeye hazırlandıkları dünyada sekiz-dokuz milyar insanın yaşadığını bilmiyorlar mı? Dondurdukları gezegendeki canlı yaşamın yok olacağını hesap etmemişler midir?"

"Kalabalık bir güruha hitap etmenin zor olduğu konusunda hemfikiriz. Üçü beşi anlayışla karşılasa mutlaka biri çıkıp aksini savunur ama gelecektekiler azınlık. Denemeden vazgeçmemeliyiz. Ne olursa olsun şansımızı denemeliyiz. Solgun Gece ne demişti? Yüksek kurul mu? Onlarla konuşmayı, neden bu şekilde davrandıklarını öğrenmeyi istemez miydiniz?"

Aslında; telepatik konuşmaları devam ederken, bu fikir olgunlaşmaya başladığı için hiç vakit kaybetmeden Solgun Gece ile zihin temasına geçildi.

"Bizim için, yüksek kurul bireyleriyle bir randevu ayarlamanızı istiyoruz. Lütfen günün en parlak zamanını seçmeye özen gösterin."

"O konuyu merak etmeyin başkanım. Kurulun yönetim binası gezegen üstünde. Açık bir davet olacağına göre amaç olarak ne söylememi istersiniz?"

Başkan Solgun Gece'nin sorusu üzerine üyelere döndü.

"Ne diyelim tehdit mi yardım önerisi mi?"

"Tabiî ki yardım başkan. Duyduklarımız bizi farklı bir öngörüyle buluşturmuş olsa da başka türlü yapmamız mümkün değil."

"Haklısın da yapılan vicdansızlıkları kaldıramıyorum bazen. İsyan edesim geliyor."

"Randevuyu ikarus olarak mı alayım?"

"Nasıl uygun görürseniz ama görüntü olarak farklı canlıların konuşmak istediğini zihinlerine yerleştirebilirseniz bir şokla karşılaşmayız. Gereksiz seyircinin de infial yaratacağını düşünürsek toplantının gizli olduğunu da belirtin."

"Bu insanları tanıdığım kadarıyla ve yaşadıklarını göz önüne alacak olursam imkansız ama ya kabul etmezlerse efendim!"

"O takdirde benim ne kadar haklı olduğum ortaya çıkar. Gizlice toplanmaları için emir verin."

BUZ GEZEGENİ

Yüksek Kurul başkanı, yatağından doğrulup etrafına bakındı. Duvardaki fosforlu saat 2.30 u gösteriyordu. Uykusunun en tatlı yerinde ne duyup da uyandığını anlamaya çalıştı. Vücuduna kulak verdi, ağrıyan, sızlayan bir tarafı yoktu. Sadece midesinde hafif bir ekşime hissediyordu ki bunun da gece yediği yemekten olduğunu biliyordu.

Yanındaki abajuru yaktı. Oda boştu ama konuşulduğunu duyabiliyordu. Uyku sersemliğini üzerinden atınca seslerin doğrudan zihninde belirdiğini algıladı. Yumuşacık, tatlı tını adeta ruhunu okşuyordu ama başkan yine de ürkmüştü. Terleyen yüzünü bir çocuk gibi pijamasının kolu ile sildi. Titreyerek dizlerini karnına doğru çekip kollarıyla sarıldı. Başta kelimelerin anlamını kavramakta zorlandı. Çok uzun zamandır ölüm düşüncesiyle iç içe yaşıyordu. Acılarının nihayet sona ereceğini düşündü bir an; sonra, yavaş yavaş mantığı ağır basmaya başladı. Daha bir dikkatle dinlemeye başladı. Ses; Yaşanan süreç ile ilgili çözüm üretebileceklerini öne sürüyor ve bir görüşme talep ediyordu.

Bir görüşme! Bedeni olmayan canlılarla bir görüşme! "Deliriyormuyum acaba" diye düşündü ama ses ısrarla mantığına hitap ediyor, kendisine güvenmesini rica ediyordu.

Başkan; Telepatik konuşma yeteneği olan canlıların randevu isteğini sevinçle, fazla uzun düşünmeden kabul etti. Konuşmanın sona erdiğini anlayınca da sırt üstü yatağa attı kendini. Gözleri açık bir şekilde bir iki dakika tavanı seyretti. İçi içine sığmıyordu.

Hemen yatağından fırlayarak banyoya koştu. Ilık suyun zihnini daha da açacağını bildiği için dakikalarca duşun altında kaldı, kurulanıp giyindi. Koltuğuna oturduğunda parmaklarına zorlukla hakim olabiliyordu.

Gecenin bu saatinde kuruldaki arkadaşlarını ararsa mutlaka birileri de bu toplantıdan haberdar olurdu. Oysa ses "kesinlikle çok gizli" demişti. Başkan; kafasında oluşan binbir senaryo ile kah oturarak, kah odasını turlayarak sabahı zor etti. Vakti geçirebilmek için yardımcısının hazırladığı kahvaltıyı ağır ağır ama ne yediğini anlayamadan bir robot gibi yedi.

Uzun yıllardır yönetim binasına yürüyerek gitmemişti. Paltosunun yakalarını kaldırıp buz gibi havayı çiğerlerine çekti. Elini kaldırıp şoförüne arabasını istemediğini işaret etti. İçinde coşup duran heyecanı nasıl susturacağını bilemiyor ama diğer taraftan da sussun istemiyordu. Uzun zamandır ilk kez bir ümit; güçlü bir yaşama isteği, yüreğinde filizlenmeye başlamıştı. Yaşlı bacakları bugün on yedi yaşındaki bir gencin enerjisine kavuşmuştu.

OY VE YORUMLARINIZ SİZİN NE KADAR İYİ BİR OKUYUCU OLDUĞUNUZU GÖSTERİR:))))))))))))))))

MAVİ BUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin