51.BÖLÜM-ACI KAYIP

45 8 8
                                    


51.BÖLÜM

ACI KAYIP

Komando; buzdan kaldırdığı adamın koluna girip bota doğru sürüklerken neler olup bittiğini anlamaya çalışıyordu.

-Ne amonyağı dostum? İçecek olarak silahın yanında falan verdiklerini mi sanıyorsun. Ah tabi burada böcek sokmalarına karşı birebirdir. Etrafta eşek arısı falan var mıdır acaba?

Arkadaşının "zavallı kafayı yemiş" bakışlarını gördü. Kendi kendine saçma sapan konuştuğunun farkına varıp İşin içinden çıkamayacağını anladı. "boşver adamım" dedi. "Olur böyle şeyler"

Üçüncü deprem dalgası geldiğinde herkes botlara binmişti. Komutan kaşlarını çatmış çevresine bakıyor bir taraftan da var gücüyle bağırıyordu.

-Aranızda eksik olan var mı? Botunuzdakileri sayın!

Bisko; botun alabora olma tehlikesine bile aldırmadan bir anda ayağa fırlayarak çığlık çığlığa haykırmaya başlamıştı;

-Gül, Gül ve Begüm yoklar. Kayboldular. Açılan yarıklardan birine mi düştüler? Komutan! Onları aramalıyız.

Bisko'nun çığlıklarını yoğun tipi ve rüzgar yutarken, komutan soğukkanlılıkla vericisini tekrar ayarladı.

-Profesör Gül, Profesör Begüm hemen bota gelin! Neredesiniz?

Buzun üzerinde korkutucu bir sessizlik vardı. Komutan adamlarından birini işaret etti;

-İki botu al ve sivilleri gemiye götür. Diğerleriniz benimle gelsin.

Bilim insanlarına döndü.

-Begüm ve Gül'ün son kez nerede olduklarını gören var mı?

Akademisyenler; kendilerini araştırmalarına öylesine vermişlerdi ki herhangi bir tehlikenin olabileceğini düşünmedikleri bomboş beyazlıkta, kimseye dikkat etme zorunluluğu duymamışlardı. Komandolardan biri komutanına yaklaştı.

-Onları izleme görevi benimdi efendim. Son olarak şu tepenin arkasına doğru yürüdüklerini gördüm. Tam aramaya gidecektim ki deprem başladı.

Komutan ve adamları tekrar başlayan depremin durmasını beklediler ve koşarak tepelere doğru gittiler.

-Birbirinizden ayrılmayın.

Beş dakika sonra tepenin arkasındaydılar. Endişe verici, kötücül, su dolu kocaman çukuru gördüler. Kenarında Gül'ün; kolunu baca üzerine uzatmadan önce çıkarttığı eldiveni duruyordu.

Çocuklar; bota doğru yürüyen, üzgün grubun arkasından bakıyorlardı.

-İki arkadaşlarını kaybettiler ne kadar üzücü.

-Berbat bir ölüm. Bu çukur deprem sırasında oluştu herhalde.

-Onlar ölmediler ki efendi Noah.

Noah köpeği Gölge'ye doğru eğildi. Boynunun altını okşadı;

-Yani suyun içine düşmediler mi? Öyleyse neredeler?

-Zıpkın'la gruptan ayrıldıklarını gördüğümüz o iki insanı takip ettik. Bu noktaya gelip "baca" denilen bir şeyden bahsettiler. Tam o sırada iki buz adamın zihinsel verilerini farkettik. Bir şey yaptılar. Bayıldıklarını gördük ve yavaşça daha doğrusu parça parça yok oldular ama çukura doğru değil, havaya doğru. Görünmezlik halkaları içine alındıklarını düşünüyoruz ve dört zihin bir anda uzaklaştılar.

-Egor; gidenlerin zihinlerinden Gül ve Begüm adlı insanların görüntülerini aldın mı?

-Ayıp ediyorsun Arlo! Almaz mıyım? Burada yapmaya çekiniyorum. Görünür olursak bizi hemen farkederler. Odamıza dönmeye ne dersiniz?

Beş dakika sonra odalarında Egor'un oluşturduğu hologramdaki çok güzel iki kadına bakıyorlardı. Revire benzeyen bir odada yatıyorlardı. Doktor olduğunu düşündükleri buz adam, üzerlerini örtüyordu.

-Sanki biri ateş diğeri güneş. Ne kadar güzeller değil mi?

-Neden diğerlerinin gitmesine izin verdiler de, bu iki insanı yakaladılar.

-Gölge; "baca" demişti değil mi? Acaba ortaya çıkmasını istemedikleri bir şeyi mi gördüler.

-Büyük ihtimalle. Kazazedelere yardım ederken şöyle bir zihinlerde dolaştım.

-Aslansın Audel. Bazen siz dördünüzün bu konuda ki becerisini gözardı ediyoruz. Büyük bir ihtimalle de buraya ait ilk bilgiler olacak.

-Tamam! Hadi oturun! Volante, Ilgar, Dipti; eğer atladığım bir şey olursa araya girin olur mu?

-Buz çukurunun önünde gördüklerimiz Amerikan su altı komandolarıymış. Diğerleri ise pek çok ülkeden bilim insanları. Bizim Güneş ve Ateş de onlardan. Neden burada olduklarına gelince; uydulardan, kutuplar üzerinde belli noktalarda buhar salınımı olduğunu görmüşler. Bir gurup bilim insanı bunların aktif hale gelen bir yanardağın gaz boşalımları olduğunu iddia ederken diğer bir grup ise teknolojik veriler arıyormuş yani doğal olduğunu kabul etmiyorlarmış.

Dipti konuşmak istediğini belli etmek için yerinde zıplamaya başladı.

-Hangi grubun kazandığını biliyoruz zaten ama gidenlerin anladığını zannetmiyorum. Arkadaşlar bu buz adamlar ne yapıyorsa çok tehlikeli çünkü kutuplardaki buz genişliyor ve kalınlaşıyormuş.

-Yeterince buz mu yok, neden böyle bir şeyi yapıyorlar?

BÖLÜM

Türkiye Başbakanı; Ankara'da açılacak "organik bitki fuarı"nı tanıtma bahanesi ile  işadamlarıyla New York ticaret merkezine gelmişti. Gayri resmi olaraksa; Amerikan Başkanıyla; basını atlatarak Teksas'daki çiftlik evinde buluştular. Büyük salonda iki dev ekrandan birinde; askeri erkân, diğerinde ise bilim insanları; görüntülü iletişim için bekliyorlardı. İki başkanın salona girmesi ile birlikte ekrandakiler ayağa kalktı. Selamlaşmalardan sonra oturduklarında ilk sözler taziye mesajları oldu. Herkes çok üzgün görünüyordu.

OY VE YORUMLARINIZ; EMEĞE DUYDUĞUNUZ SAYGIYI GÖSTERİR.

MAVİ BUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin