24.BÖLÜM-HİÇ BİR BUZ KÜTLESİ BU KADAR BÜYÜK OLAMAZ

51 11 12
                                    


24.BÖLÜM

HİÇ BİR BUZ KÜTLESİ BU KADAR BÜYÜK OLAMAZ

Başlar Dipti, Volante ve Ilgar'a döndü. Küçükler evet anlamında başlarını sallıyorlardı. Büyüklere bireysel olarak tek tek, Ufuk Ülkesi canlıları tarafından verilen yeteneklerin tümü küçüklere verildiği için sonuç sağlayıcı görevi de yapıyorlardı.

"Bizde aynı şeyleri hissediyoruz ama burada ne olabilir ki?"

Çocukların bakışlarında inanç ve kararlılık vardı. Sevgi ile Arlo'nun kollarını hafifçe sıkıp desteklerini hissettirdiler.

"Sen bizi ne zaman yanılttın ki Arlo! Bence buzun üstüne çıkmalıyız."

Kadim, çoktan kamaralara giden yolu yarılamıştı bile.

"Hadi hadi acele edelim. Kürklerinizi, botlarınızı ve başlıklarınızı giyin. Hep birlikte gidiyoruz."

"Leken takmamız gerekir mi? Ne dersiniz?"

"Sanmıyorum Volante. Görünürde yumuşak kar yok gibi ama gerek olursa orada hemen oluşturabiliriz."

"Çocuklar o kürkleri falan boşverin. Arlo'nun yüzünü görür görmez gerekli hazırlığı yaptım çünkü buz üstünde ne kadar kalacağımız belli değil ve ilk kuralda ıslanmamak. Kar yağışı git gide hızlanıyor. Yataklarınızın üzerinde ölçülerinize göre içten ısıtmalı tulumlar hazırladım. Işıklı başlığı da, eldivenleri de, çizmeleri de bir bütün. Deriye öyle bir yapışıyor ki içine kesinlikle su almıyor. Yanlarında gece görüşlü kar gözlükleri var."

"Şuna kopya çektim desene Erin!"

"Elbette Nan'cığım! Akıllı insan aklını kullanır, dahilerse başkalarının da aklını kullanır. Ben de Gün Işığı'nın sağladığı o tulumları taklit edip kar için olanını yaptım."

"Sen bir dahisin tatlım!"

"Eh ben de farklı bir şey dememiştim."

El ele tutuşarak kamaralarına doğru koşarken gülüyorlardı.

Kısa süre sonra güvertedeydiler. Erin, Dipti'nin boynuna doğru elini uzatarak bol, esnek kumaşı burnunun üzerine doğru çekti.

"Hepiniz aynı şeyi yapın! Kesinlikle solumanızı engellemeyecek ancak yüzünüzü de sıcak tutacak. Bu durumda sadece gözleriniz açıkta kalıyor ama onun için de gözlükleriniz var."

İkaruslar, çocuklar bir arada olduklarında genellikle ayak altında durmazlar, hareketlerini kısıtlamamak için sorulmadan hiçbir fikirlerini beyan etmezlerdi. Yine çocukların düşüncelerine hassasiyet göstererek kaptan köşküne çekilmişlerdi.

"Yuh bize yahu! Ne kadar kabalaştık. Nicholas! Sen bari anne ve babana bilgi verdin mi?"

"Evet Egor! Yanlarına gidecek zamanım olmadı ama zihin teması kurdum. Ne zaman istersek onları çağırabileceğimizi söylediler. Burada bekleyecekler."

Çabucak Erinin uzattığı tasmaları alıp yoldaşlarının boyunlarına taktıktan sonra diğer uçlarını bileklerine geçirirlerken, Şımarık; bembeyaz tüylerini kabartarak Nan'ın bacaklarına sürtünmeye başlamıştı.

"Efendi Nan! Bizler sizi korumak üzere yapılandırıldık ama yine bizi bırakıp gidiyorsunuz."

Yoldaşlarının mükemmel şekilde kopya edilmiş birer robot olduklarını bilmelerine rağmen yinede duygusal olarak onlara bağlanmışlardı. Ufuk ülkesi canlıları, kendileri tarafından doğaüstü yeteneklerle donatılan bu çocukların yeryüzünde, yalnız adım bile atmalarını istememişlerdi. Nan kedisini kucağına alarak tüylerini okşadı, başına sevgiyle bir öpücük kondurdu.

"Bazen hepimiz aynı şeyi düşündüğümüz için konuşma gereği duymuyoruz değil mi Şımarık? Ama sizler çok miniksiniz ve tüyleriniz ıslanırsa zorlanırsınız."

Kedi başını kaldırıp tüylerini kabarttı. Güçlü olduğunu kanıtlamak ister gibi patisindeki sivri tırnaklarını çıkartıp gösterdi;

"Küçük olabiliriz ama biz de güçlüyüz ve köpeklerinde tüyleri var! Islanabilirler!"

"Adın gibi şımarıklık ediyorsun Şımarık! Onların isimleri var. Endişe ettiğini biliyorum ama çevrene bir bak! Uçsuz bucaksız beyazlık. Ne olabilir ki? Siz altınız Mucize ve Yıldız'la birlikte bizi yatta bekleyin olur mu? Söz veriyoruz ihtiyaç duyarsak hemen sizinle zihin teması kuracağız."

Bir araya gelerek avuçlarını birbirine sürttüler. Bir an sonra mavi buzun üzerindeydiler. Murat Can; Arlo, dipti, Ilgar ve Volante'ye baktı

"Ne hissediyorsunuz çocuklar?"

Arlo;  midesini ovuşturuyordu. Gözlerini kısmış derin derin soluk alırken tüm dikkatini çevresine yöneltmiş gibi görünüyordu.

"Aynı! Nasıl yapalım? Alan oldukça büyük. Her bir metre kareyi kontrol etmek istiyorum ama!"

"Sen onu merak etme Arlo! 

Erin küçük bir el hareketiyle, enerjisini maddeye çevirebiliyordu. Kolayca oluşturduğu beş adet kızağı gösterdi; 

"Hadi bakalım dörder dörder oturalım. Yoldaşlar, büyük cüsseliler en önde olmak üzere üçerli guruplar oluşturun. Yardım edin arkadaşlar. Kızakların kayışlarını sırtlarına geçirelim."

Çabucak dağılımı yapıp kayışları bağladılar. Kendileri de yerlerine yerleşince Arlo; "Yoldaşlar, ağır ağır gideceğiz unutmayın"diye bağırdı;

"Buralarda çok ince buz tabakaları olabilir. Dikkatli olun."

Rahatlamış bir şekilde arkasına yaslanıp elleriyle yüzünü sıvazladı; arkadaşlarına döndü. –

"İnanın Ilgar, Dipti ve Volante olmasaydı kendimden şüphe ederdim. Burada ne olabilir ki? İşte göz alabildiğince kar, buz ve buz tepeleri, dağları. Her neyse hadi yoldaşlar gidelim."

MAVİ BUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin