Sen kimsin mi?
Karşısında küçücük çocuğu görüp sadece 'sen kimsin' mi diyordu yani? Benim dışımdaki insanlara karşı duruşu ve tavrı hep soğuktu tamam ama o daha bir bebekti. İçimden bir ses bu demir maskeden daha çok çekeceksin diyordu.
Seol Chan Jungkook'a cevap vermeden bana seslendi. Tencereyi bırakıp içeri hızla geçerken bana doğru bacaklarını açabileceği kadar hızla koşarak kollarını açtı. Eğilip sarılmasını bekledim, üzerime sıçrayarak başını boynumda sakladı.
"Tanrım, onu korkuttun." Jungkook poşetleri elinden bırakıp içeriye geçerken söylendim. Seol Chan'ın saçlarını okşarken beni izledi."Çocuk mu yaptın? Yoksa beni bu çocuk yüzünden mi terk ettin? Biri sana şantaj yaptı ve sende bu tehdite maruz kaldın çünkü bu çocuğu ortada bırakamazdın ve-"
Alaylı konuşmasını büyük bir göz devirmesiyle keserek konuştum, "Güzel senaryoymuş nereden aldın? Yoksa geldiğin markette klişe senaryo satışları mı başlamış?"
Biraz daha yaklaştı. Kollarını göğsünde bağlayarak olduğu yerde durdu. Bu sırada Seol Chan belimdeki bacaklarını sallayıp duruyor 'bu kim' diye mırıldanıyordu.
Jungkook "Çok güzelsiniz. Bu görüntü çok güzel." dedi.
Bütün dişlerini gösterecek şekilde gülümsüyordu. Onunda bu görüntüsü beni gülümsetmişti. Baştan aşağı süzerek bakmaya devam ettiğinde utançtan öleceğim sandım. Kucağımdan indirip diz çöktüm. "Seol Chan-ah, bu Jungkook Hyung. O benim... Şey.. Git ve onunla tanış." Gözlerini bir kaç kez kırparak Jungkook'a döndü. Sonra kulağıma fısıldadı, "Jimin o çok yakışıkyı." Minik elini ağzına götürerek kıkırdadı. "Ama az önce koyktum."
Nolur Park Jimin dedim, nolur az önce hissettiğin şey kıskançlık olmasın.
"Korkma bebeğim hadi git ve onunla tanış." diyerek hafifçe yürümesi için ittim. Jungkook'a doğru çok yavaş ilerliyordu. Doğruldum ve tanışmalarını izledim. Seol Chan Jungkook'a kafasını kaldırarak bakıyor bir şey demesini bekliyordu ama o sadece donuk bir yüzle önündeki çocuğu izliyordu. Küçücük çocuğu bile etkisi altına almıştı.
"Sana Kook diyebiliy miyim?" diyen sevimli ses tüm odayı doldurdu. Jungkook paltosunu çıkarırken cevap verdi, pek umursamıyor gibi bir hali vardı. Onun aksine Seol Chan şimdiden Jungkook'a fan kesilmişti. "Diyebiliysin küçük hanım."
Ve duyduğum an kahkaha atarak kendimi koltuğa attım. Karnımı tutarak gülmeye devam ederken Seol Chan koltuğa oturan Jungkook'a yapıştı. "İzin veydi!" diye koluna tıpkı bir koala gibi dolandı. Jungkook anlamsız bakışlarını üzerime kitledi. Daha önce dünyanın en güzel görüntüsü tabirini Jeon Jungkook dışında ne için kullanmışsam hepsini kendi kafamda geri aldım. Kesinlikle en güzel şey şu an salonumdaki koltukta oturan küçük kız çocuğu ve oydu. Açıklama bekler gibi suratıma bakan Jungkook'u daha fazla bekletmeden cevap verdim.
"Taehyung'un kardeşi. Hoseok ile dışarı çıkacaklarmış, bana bıraktı."
Kafasını sallayıp surat astı. "Yani biz mi bakacağız?" Sonra ofladı. "Ama benim bu haftasonu için çok önemli planlarım vardı!"
Seol Chan gözlerini Jungkook'un yüzünden ayırmıyordu. Ona doğru kıkırdıyordu ama Jungkook bakmıyordu. Sert bakışlarını üzerime dikmekle meşguldü.
Kıpırdanıp cevap verdim, "O halde sen planlarına bakarsın. Bende Seol Chan'a. Taehyung'u kapıdan kovsa mıydım? Gerçi yaptım da ama konumuz bu değil."Kafası geriye atıp derin derin ofladı. ''Benim senden başka ne işim olabilir aptal. Planımda seninle ilgiliydi, bu masum küçüğün yanında saçma tartışmalara girmeyelim. Çünkü belli bak şimdiden psikolojisini bozduk.'' Son cümleyi söylerken kafasını Seol Chan'a çevirip söyledi, o ise hala aynı şekilde kıkırdayıp ona bakıyordu. ''Ayrıca neden kapıyı ona açtırıyorsun? Ya başka biri olsaydı?!'' diye ekledi.
Seol Chan ben cevap vermeden önce araya girdi. ''O fuffaktaydı Kook.''
''Önce o küçük çocuğa gülümsemeyi dene. Sonra benden yakınabilirsin.'' deyip oturduğum yerden kalktım. Ben kalkıp mutfağa doğru ilerlerken Jungkook arkadan kolumu çekiştirdi. Fısıldar gibi konuştu, ''Ben hayatım boyunca bir çocukla iletişime bile girmedim. Hatta Bırak çocuğu, hiç kimseyle! Biliyorsun. Biliyorsun, ondan yapıyorsun. '' Durmadan yürüdüm, hala bir şeyler fısıldıyordu. Mutfağa girip pudingi karıştırırken cevap verdim, ''Ah. Benden ne kadar çok şikayet ediyorsun! Üç tane kase çıkar ve onu içeride yalnız bırakma Jungkook.''
Dediğimi yapıp kaseleri tezgaha koydu. Kaşıkları hazırlarken hala söyleniyordu. ''Çok önemliydi. Taehyung ve Hoseok eğlenmeye gittiler ve bizde evde çocuk bakacağız. Benim planım çok önemliydi. Onlara kesinlikle bunun hesabını soracağım.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Paper Hearts / Jik∞k
FanfictionÇünkü göğsünde, boynunun hemen altında onun benim için bütün kapıları açmasını istememe neden olan bir yer var. Çünkü her kafamı kaldırdığımda gökyüzünün onun ten rengine büründüğünü görüyorum, gözlerimi kapatıp sadece onu düşünmek istiyorum. Boyn...