"Burada olacağını biliyordum."Denizin dalgaları hırçınlaşmaya devam ederken sonunda onu izlemeyi bırakıp bir şeyler mırıldandığımda yaslandığı arabasından çekilip kıyıya daha çok yaklaştı.
"Burada olduğunu biliyordum." Ellerimi ceplerime koydum ve yanına ilerledim, sessizliğinin yanında durduğumda gözlerini daldırdığı yere bakmaya çalıştım.
"Burası kimsenin bilmediği bi yer değil mi Jimin? Sadece ikimiz biliyoruz."
"Öyle olmalı." Baktığı maviden gözlerimi ayırmadan cevapladığımda birdenbire arkamdan belime sarılan kolları kot pantolonumdaki ellerimi yumruk haline getirmemi sağlamıştı. Ceplerimden ellerimi çıkarmadım. Enseme eğilen yüzünü gözlerim önüne getirebiliyordum.
"Bu iskele, sahil ve deniz nasıl sadece bizimse.." Söyleyeceği şeyi tamamlamadan önce nefesi boyun girintime kadar duraksayarak ulaştı. "Sadece bizim olacak başka bir yere gidelim. Sen ve ben.""Başka bir yer mi?"
"Uzakta, kimsenin bulamayacağı bir yer."
"Ya Jungkook gıdıklanıyorum."
Bulandığım huzurdan sıcak nefeslerinin kemiklerimi kaynatmasıyla sıyrıldım. Komik bir kıkırdamayı da ağzımdan kaçırdığımda kulaklarımın etrafında bir şeyler yapmaya başladı. Tekrar boynuma üfledi, ellerimi ceplerimden çıkarıp yüzüne dönmeye çalıştığımda gülüyordum fakat yine de durmuyordu. Karnımı daha sıkı sardı. "Gıdıklanıyorum, yapma şunu." Durduramadığım kıkırtılarım sırasıyla çıkarken söylendim.
"Ne yapıyorum?" Yüzünün aldığı şekli tekrar hayal ederken bir adım geri atarak onu cevapladım. "Boynumu öpüyorsun."
"Bu mu seni gıdıklıyor?" Bir kaç neşeli gülüş ardından sıralanırken can alıcı noktamı üfleyip sıcak dudaklarını tenime bastırdı.
"Bu beni öldürüyor."
Zayıf bir inilti saçlarıma karışırken ellerimi ceplerimden çıkarıp karnıma doladığı ellerini tuttum. Öyle sıkı tutuyordu ki beni, sahilde çok büyük bir felaket olsa dahi ikimize hiç bir şey olmaz gibi hissediyordum.
"Jimin..." Beni gövdesinde saklayabilirmiş gibi omuzlarımı da iyice kapüşonunun içine alırken derin nefesleri arasında ismimi mırıldanıyordu.
"Jungkook." Adını söylerken titreyen sesim içimde bir yerlerde ona karşı hiç bir şekilde direnemeyen çocuğu yansıtmıştı. Birbirimizin ismini bu iskelede belki milyonlarca kez söylemiştik, adını sayıklamamın hemen ardından beni tekrarlaması alışık olduğum bir durumdu. Yanına uzandığım ilk gün gibi her an ismimi bir melodi gibi söylemişti, hiç bir zaman notasını şaşırmadan yaşamıştı beni...
"Benden vazgeçme n'olur. Bizden vazgeçme."
Hastahaneden gecenin bir yarısı kaçıp burada onu bulduğum gece neleri hissediyorsam Jungkook şu an üç katıyla dolmuştu. O gece tıpkı onun gibi konuşarak yalvarmıştım ona, benden vazgeçmeyeceğini bilsemde tek korkumun Jungkook olarak kalması için elimden geleni yapmıştım. Aynısını yapıyordu, aynı korkuyla kaplanmıştı. Sesindeki tenha beni hala sıkıca saran kollarını bırakmamı sağlayıp yüzümü ona döndürdü. Gözlerinin kalabalığı gölgeli kirpiklerinden akın ederken dayanamadım. Alnım burnu ve göz altlarının çevresinde titreyen çenesine eşlik ettiğinde söylediği cümleyi tekrarladı. Bu sırada kollarımı omuzlarından geçirerek ona sarıldım.
"Bizden vazgeçme." Kaşlarını çatıp yüzünü gevşetirken ellerimi yanaklarına kapadım. Derinliklerine iniyormuş gibi öptüm onu, korkusunu dindirmek istercesine dudaklarının tanıdık dokusuna tutuldum. Bir solukta birleştik ve geri çekildiğimde büyülenmiş halimden sıyrılmaya çalışarak konuştum. "Vazgeçmem."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Paper Hearts / Jik∞k
FanficÇünkü göğsünde, boynunun hemen altında onun benim için bütün kapıları açmasını istememe neden olan bir yer var. Çünkü her kafamı kaldırdığımda gökyüzünün onun ten rengine büründüğünü görüyorum, gözlerimi kapatıp sadece onu düşünmek istiyorum. Boyn...