-Nereye Bay Park? +Yıldızlara

3.2K 279 149
                                    


Bölüm şarkısı; Pera-Sensiz Ben

Kapının kapanma sesinin ardından sessizlikte birlikte zihnimin içinde dolaşan uğultu şiddetlenmeye başlamıştı. Her zerrem sıkılıyormuş, ezilip bükülüyormuş gibi hissediyordum.

Beni acının şiddetli oluşu değil, sürekli oluşu yoruyordu.

Ayaklarımın altındaki zemine bakıyordum, yer yer çizilmiş ve yıpranmış köşeleri vardı. Benim aldığım her darbede gözükmeyen yaralar almam gibiydi, üzerinde yürürken hissetmesem de yıpranmıştı. Tıpkı hissettiğim sancılar gibiydi, yok gibiydi ama her zaman benimleydi. Kimse görmüyordu, göremeyecekti. Gözlerimi burada, bu hastahanede açtığımda yalnız oluşumu farkettiğimden beri Jungkook'un bile göremediğini anlamıştım. Beni babama getirmiş, tam iki gün beni kendinden ayırmıştı ve bu devam ediyordu. Burada değildi, söylediklerine göre ismini sayıklayarak uyanmıştım ve o burada yoktu.

Yere göğe sığdıramadığım birini, avuç içi kadar kalbe koymanın bedeliydi hepsi.

Hepsi, tüm yaşadıklarımız bir yana onu çok fazla özlemiştim. Parmak uçlarım sızlıyordu, ellerim rahatsız edici derecede soğuktu, içim alev alıyor gibi hissetsem de tüm vücudum aynı rahatsız edici seviyede serindi. Yanımda süreklediğim serumu tutmayı bırakarak başımı kaldırdım. Bu geniş hastahane balkonuna sığamıyordum. Çok fazla yalnız hissediyordum ve yanıma hemşire ve doktorlardan başka kimse gelmiyordu. Dışarıda bir şeylerin engel olduğunu biliyordum, yapabilecek hiç bir şeyim yoktu.

İki gündür yaptığım tek şey gökyüzüne usanmadan belki saatlerce bakmaktı. Bu bakışı ağlayarak bitiriyor oluşum doktoruma göre ilaçların yan etkisiydi. Doğru olan sebepse gözlerimin yine karanlıkta gözlerini bulamayışı, yaralı elini saramayışımdı. Uzak hissediyor oluşum ve nefes alamıyor olmamdı.
Çoğu zaman ağlıyordum ve yorgun bedenimin daha fazla düşmemesi için yapılan iğnelerle durdurulduğum oluyordu.
Şu an nerede, nasıl ve ne yapıyor hiç bir şey bilmiyordum. Gözlerim kapandıktan sonra ne olmuştu hiç bir şey hatırlamıyordum. Duyduğum son ses onun sesi olmuştu, uyandığımda söylediğim ilk isim o olmuştu. Ama yoktu.
Yoktu ve onu bir daha göremeyecek olmak düşüncesiyle her an bende yok oluyordum.
Saçlarımı görüş alanıma iten rüzgardan sonra kafamı indirip gözlerimi yumdum. Rüzgar bana onun kokusunu getirse yaşıyor gibi hissedebilirdim. Rüzgar beni kasırgama sürüklese damarlarımı çeken ilaçların acıları geçebilirdi. Bileğimi kaldırıp dövmemize baktım, üzerinden yaptırdığımızdan beri hep Jungkook'un parmak uçları geçmişti. Burada bileğime ve gökyüzüne bakmaktan başka bir şey yapmıyordum ve bunun delilik olmadığını, yaşayabilmek için yapmam gereken şeylerden olduğunu daha ilk gün, gözümü açtığım ilk saniye anlamıştım. Bana dünyanın en güzel duygularını vererek fısıldadığı şarkılarla beraber dövmemde dolaşan o çok sevdiğim parmaklarını hissedemiyor olmak boğulmak gibiydi.

Defalarca geçtim üzerinden. Sonsuzluğun üzerinden geçerken parmaklarım sızlamaya devam ediyor, hiç durmayacak gibi akan gözyaşlarım yanaklarımdan çeneme kadar uzanıp rüzgarı yaşlarımın üzerine sabitliyordu.

Onu özlüyordum. Beni burada yalnız bırakmış olması umrumda değildi, o adama bırakıp kaybolması... Hiç bir şey. Yalnızca onu çok fazla özlüyordum.

-

"Park Jimin?"

Kapının kenarından başını eğerek boğuk sesiyle adımı söyleyen doktora baktım. Kafamı salladım. Bunu yaptığıma bende şaşırmıştım. Neredeyse hiç kıpırdayamadığım anlar oluyordu. Kafamı sallamam büyük bir şeydi.

Paper Hearts / Jik∞kHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin