Her şey geçiyordu, hiç bir şey geçmese de.
O an anlamıştım, asla vazgeçmeyecekti. Başından beri savurduğu tehditlerin sonu gelmeyecekti ve ben bu kez ona ayak uydurmak zorunda kalıp Jungkook'u üzmeyecektim. Her şeye rağmen ona söz vermiştim, 'Ne olur beni bir daha bırakmayacağına söz ver' dedikten sonra daha çok bağlanmıştık birbirimize. Babamın tehditleri beni deli gibi korkutsa da yurtdışına gönderdiğinde Jungkook'a zarar vermediyse, şimdi de veremezdi. O zaman kabul etmiş olmamdan dolayı bir zarar vermemişti evet, ama şimdi tekrar kabul edersem cehennemin ortasına atacaktım tekrar ikimizi de.
Onunla ayrı kalmak düşüncesi bile beni öldürürcesine korkutuyordu. Ve ben kabul edersem devamı mutlaka gelirdi o isteklerinin, bu kez onu dinlersem gerçekten sonum olurdu. Dediği gibi istediği kişiyle evlendirir ve o bitmez tükenmez bankasının önüne gardiyan olarak dikerdi beni. Dediklerini tabii ki yapmayacaktım, milyonlarca kez bana aynı travmayı yaşatsa da, milyonlarca kez tokat yesem de yapmayacaktım. Kuklası olmaktan yorulmuştum ve ömrümün sonuna kadar buna devam edecekmiş gibi duruyordu. Ne kadar yorgun ve güçsüz olsam da ona karşı, tek bir sözünü dinlemeyecektim. Geleceğimi düşünüyordu fakat ben onun kararlarıyla bir geleceğim olabileceğini bile sanmıyordum. Düşüncelerimi ve beni bu kadar umursamamasına katlanamıyordum. Hayatımı mahvettiği yetmiyormuş gibi bir de bana ilerisinden bahsediyordu, 'hazırlan geleceğini de kendi ellerimle mahvedeceğim' der gibi. Bir çıkış kapısı bulmam gerekti ancak tek bir kapı yoktu önümde. İhtimalleri düşünmeye çalıştım, son zamanlarda Amelie'nin benden hoşlandığını anlamıştım, o bunu farketmiş olmalıydı veya Amelie'yi de elinin altına almıştı, herkese yaptığı gibi. Davete onunla katıl dediğine göre ya zavallıı kızla ilgili planları vardı ya da zavallı sandığım asistanım, babamla iş birliği yapmıştı. Jungkook'a attığı bakışlardan anlamıştım, yapabilirdi her şeyi. Benden hoşlanıyor diye işine son vermek gibi bir saçmalık yapmamıştım ama şu an bu iş birliği ihtimali beni o düşüncemin saçma olmayışına aksine doğruluğuna ikna etmişti. Çivilendiğim yerden hareket ettiğimde telefonum çalıyordu. Jungkook arıyordu, açamadım. Açarsam sesimden anında anlardı, gece korkudan girdiği halleri de hatırlayınca açmamanın daha doğru olacağını düşündüm. Bahsettiği sürprizi bozmak istemiyordum, daha fazla korkutmak veya eski hallerimize geri dönmek istemiyordum.
Okula girdiğimde hemen ilk kattaki lavaboya atmıştım kendimi. Soğuk suyu yüzüme çarparken, sinirimin az da olsa uçtuğunu hissettim. Aynaya bakınca orada şimdiki beni değil, beş yaşındaki halimi görüyordum. Korkak Park Jimin'e teselliler yağdırdım. 'Bu kez yenilmeyeceğiz' dedim son kez, savaştan yeni çıkmış bir mağlubun görüntüsü gitmese de suratımdan, kendimi inandırmaya çalıştım. Baba denilince boğazıma oturan o yumru yoktu artık. Ne onunla ilgili bir hayalim kalmıştı ne de en ufak bir beklentim.
Jungkook'un annesini de, onu da babamın sözlerine uymayarak koruyabilirdim. Jungkook zaten her an yanımdaydı, annesi için de o farketmeden etrafını korumalarla donatacaktım. Bir süre içimi böyle rahat tutabilirdim, hiç bir şekilde babama uymayacaktım. Pratik yaptıkları odaya girdiğimde Jungkook'un meraklı ve sert bakışları üzerimdeydi. Aramalarına cevap vermemiştim ama ne kadar merak etmesini istemesemde o bu haliyle meraktan delirdiğini açıklıyordu. Yine elime yüzüme bulaştırmıştım. Ben gülümseyip dinlendiği yere geçtiğimde o da çok uzatmadan gülümsememe karşılık vermiş, bakışlarını yumuşatmıştı.
''Bu kadar kısa bir zamanda kaç farklı duygu geçişi yaşadım haberin var mı senin?''
Garip bir şekilde böyle kızarken bile aşk dolu bakmasını seviyordum.
''Sanırım haberim var. Senden ayrı kalınca kaç farklı duygu geçişi yaşadığımı düşününce, kesinlikle var. '' diye cevaplayınca alnı alnıma yaslandı. Duygularımı saklamakta iyiydim ama bunu beni benden daha iyi tanıyan Jungkook'a karşı yapabilmem pek mümkün olmuyordu. Zaten karşısına geçtiğimde eriyen her yanım, bütün duygularımı gözler önüne seriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Paper Hearts / Jik∞k
FanficÇünkü göğsünde, boynunun hemen altında onun benim için bütün kapıları açmasını istememe neden olan bir yer var. Çünkü her kafamı kaldırdığımda gökyüzünün onun ten rengine büründüğünü görüyorum, gözlerimi kapatıp sadece onu düşünmek istiyorum. Boyn...