(5.2)-Aşkın Sırılsıklam Hali

2K 189 31
                                    

Acıyı hissetmeyi öğrendiği ilk gün, sessizliğin attığı çığlıkları duymaya başladı. Ve o çığlıklar bir daha hiç susmadı.

🍁

Doğu Yazgın

İki gün.

İki koca gündür, her zamanki yerinde buldu kardeşini Doğu. Batı, iki gündür olduğu gibi yine uçurumuna sığınmıştı. Duygu'nun ansızın ortadan kayboluşu muydu canını yakan yoksa başka bir şey miydi emin olamıyordu artık. Yaşadıkları öyle çoktu ki kardeşinin içindeki yaraları sarmaya yetecek ilaç yoktu kendisinde. Doğu, yine iki gündür olduğu gibi elini omzuna koyarak kardeşini oturduğu salıncaktan kaldırdı. Beraber Emre'nin evine girdiklerinde, Batı her zamanki sessizliğiyle oturdu masaya. İki gün önce olanlardan sonra herkes dağılmıştı bir tarafa. Doğu hisleriyle boğuşurken kardeşi kelimenin tam anlamıyla yıkılmış ve kendi çapında bir inzivaya çekilmişti. Suskundu, ağzını bıçak açmıyordu. Arada bir dalıp gitmelerinden başka hiçbir tepki verdiği bile yoktu. Onun ruhsuz olduğunu düşündüğü günleri mumla arar olmuştu Doğu. Zira o, Memduh'u kabullenebilecek kadar bir şeyleri tolere edebilen biriydi ama Batı için hiçbir yanlışın affı yokken sessizliğini koruması ona fırtınayı andırıyordu. Batı'nın patlaması yakındı ve bu patlayış hem kendisine hem de yanındakilere zarar verecekti.

Günlerden pazartesiydi. İki gündür kaldıkları evde iyice yük olmaya başladıklarını düşünüyordu Doğu. Batı'nın evine gidememişlerdi çünkü genç adam en azından pazartesiye dek müddet istemişti kendisinden. O eve Duygu olmadan girmesi zordu. Bunu anlayabiliyordu Doğu.

Yemeklerini yiyerek kardeşini okula bıraktığında Cemre de yanındaydı genç adamın. "Batı iyi değil," dedi kız bir kafeye geçtiklerinde. "Dünya durmuş gibi davranıyor." Omuz silkti. "Onun birine bu kadar aşık olabileceğini asla tahmin etmezdim."

"Ben de," dedi Doğu. "Beni sürekli şaşırtıyor."

Cemre dirseğini masaya yaslayıp öne eğildi ve çenesini avcuna bastırdı. "Sen nasılsın Doğu? Ne hissediyorsun?"

Genç adam gelen garsondan iki çay istedi. Adam siparişleri getirmek üzere yanlarından ayrıldığındaysa "Bilmem," dedi. "Hayatı tepetaklak olmuş biri nasıl hissediyorsa öyle hissediyorum işte. Tam iyi olacak derken, daha da kötüleşiyor her şey. Bana da alışmak kalıyor haliyle."

Cemre elini tuttu masanın üstünden. "Hep yanındayım Doğu, bunu biliyorsun değil mi?" Doğu burukça tebessüm ederek kızın elini kaldırdı ve dudağını beyaz tenine bastırdı.

"Beni ayakta tutan şey de bu zaten, güzelim. İyi ki varsın. İyi ki hayatımdasın."

Cemre dudağını kıvırdı yorgunca. Normal geçen bir günleri bile yoktu. Özellikle son iki gündür işler iyice arap saçına dönmüştü. Batı elini eteğini çektiği için hayattan, Emre olası bir tehlikeye karşı her an önlemliydi ve Cemre bu sayede Batı'nın işinin ne denli zor olduğunu bir kez daha anlamıştı. Doğu hayatına girdiğinden beri hızına yetişemediği olaylar silsilesinde kaybolduğunu hissediyordu ama yine de kalbi gün geçtikçe daha da yaklaşıyordu ona. Sanki bir tılsım, durmadan kendisine çekiyordu Doğu'yu. "Seni seviyorum." dedi kız. "Bunu unutma, sevgilim."

Doğu, mavi gözlerini denize çevirdi. Aklının bir kısmı Batı'da, bir kısmı da babası olacak herifteydi. Öldürmek için gittiği evin sahibinin babası çıkması hala tuhaf geliyordu kulağa. Batı'nın ondan nefret ettiğini bilse de Doğu bunu yapamıyordu. Çocukken hep bir ailesi olmasını istemişken tükenmez bir kalemle çizemiyordu işte adamın üstünü. Sadece biraz daha zaman yaratmaya çalışıyordu kendine. Artık çocuk değildi. Bazı şeyleri anlayabilecek ve de olgunlukla karşılayabilecek yaştaydı ama bazen çocukluğuna dönmek ve o saf hayatına kavuşmak istemiyor değildi. Kaybettiği onca şeye karşın kazandığı tek şey Cemre olmasaydı, yaşamaktan da vazgeçerdi belki. Kardeşi gibi, nefes alan bir ölüye dönüşürdü hatta. Acıtsa da, gerçek buydu. Batı'nın hayatı Duygu ile değişmişken kızın gidişi herkesi sarsmıştı. O da kaybetmek istemiyordu. Cemre henüz yanındayken, onu kaybetme riskini göze alamıyordu. Belki de uygun bir anı kollamayı bırakmalıydı. Kaybedecek bir saniyeleri bile yoktu zira hayatın birkaç dakika içinde karşılarına ne çıkaracağı belli olmuyordu. "Cemre," dedi dudaklarını ıslatarak. "Sana bir şey sorabilir miyim?"

Zamanın Üçüncü TekiliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin