(3.0)-Bitmek ve Başlamak

2.4K 246 37
                                    

Pes etmek, ya en büyük umutsa?

🍁

Doğu Yazgın

Doğu, kardeşinin söyledikleri üzerine olduğu yere çakılmıştı. Batı'nın yalan söylemediğini gözlerinde görebiliyordu. Nefret öyle yoğundu ki yeşillerini kapkara yapmıştı. Çocukken insanlardan nefret edemeyen, kendisine yapılan her hatayı affeden Batı gitmiş yerini bir azraile bırakmıştı. Kendi kardeşinin canını almaya hazır bir azrail.

Doğu'nun arkasında dikilen Cemre, Batı'nın cümleleriyle üşüdüğünü hissetti. Eve ansızın öyle bir soğuk yayılmıştı ki cehennem ateşi gelse çözemezdi buzları. Batı'nın Doğu'yu öldürebileceğini biliyordu. Doğu buna inanmak istemese de Batı Poyraz sinir bozuculuğu kadar acımasızlığıyla da nam salmış biriydi. Öne doğru adımlayıp Doğu'nun yanına gittiğinde Batı'nın alev alev olan gözleri kendi deniziyle buluştu. Su bile söndürmeye yetmiyordu işte. Koca bir okyanus gelse, sözlerindeki soğukluğa tezat olan bu bakışları söndüremezdi. Nasıl bir ironiydi bu, Cemre'nin aklı ermiyordu. "Batı," dedi yutkunarak. "Kendine gel artık, o senin kardeşin." Cesaretine inanamasa da geri adım atmaya niyeti yoktu. Onun aksine Duygu içeri girmektense kaldırıma oturmayı yeğlemişti. Hafif çiselemeye başlayan yağmur saçlarına dokunurken dizlerini kendine çekti. İçeride kıyamet koptuğunu düşünüyordu ve silah seslerini duyması yakındı. Tek temennisi, Doğu'nun onu engeleyebilme ihtimalinin gerçekleşmesiydi.

"Başkasını bana seçen kardeşim!" diye düzeltti Batı.

Cemre'nin kolunu tuttu Doğu. Batı, şu durumda kafa tutulması gereken son insan bile değildi. Cemre ise kolunu ondan kurtardı. "Onur ağabey, bu halini görse kahrolurdu." Cemre'nin en kuvvetli silahı, eski patronuydu. Bunun işe yarayıp yaramayacağını bilmiyordu ama umudunu yitirmemişti. "Onun yetiştirdiği biri, yıllarca onunla yaşamış biri bunu yapmaz, Batı. Sevdiklerine, değer verdiği insanların değerlilerine dokunmaz. Senin ustan, sana bunu öğretmiş olamaz."

Batı'nın silahı yön değiştirdi. Hedefi artık Cemre idi. "Hiçbir şey bilmiyorsun," dedi. "Kes sesini Cemre. Canını yakmamı istemiyorsan onu da al git." Gözleri Doğu'nun sarıldığı kıza kaydı. Sedef'e. "Ama onlar benimle kalacak."

"Çünkü anlatmıyorsun!" Cemre güldü ve ellerini iki yanında açtı. "Hadi, bana zarar ver. Ver de kemikleri sızlasın babanın. Düşün, Batı. Doğu, Onur ağabeye silah çekse karşında ne yapardın?"

Batı düşünmek istemiyordu. Yine de aklına dolanan anılara engel olamadı. "O öldü!" diye gürledi. "Gözümün önünde öldü. Benden son isteği kardeşimi bulmamdı, duyuyor musun beni Cemre? Bana, kardeşimi bulmamı söyledi. Ama o... Kardeşim seçimini çoktan yapmış. Bizi ayıran insanları korumaya çalışmasının tek anlamı bu!" İstemese de sesi titremişti. Onur, onun hassas noktasıydı. "O beni kardeşimden ayırmadı, Cemre. Babam, beni ondan çekip almadı. O benim arkamdan bakmadı, o kimsesiz kalmadı." Yutkundu. "Ve ben onun yerinde olsaydım, ne pahasına olursa olsun kardeşimi benden uzaklaştıran insanlara ailem demezdim."

Cemre gözlerini kaçırdı. Diyecek neyi kalmıştı ki? "Kardeşini buldun." dedi kısa bir sessizlikten sonra. "Onu kazanma şansın varken ellerinle uzaklaştırıyorsun."

Batı derin bir nefes aldı. Onlara söylemese de ustasının başka istekleri de olmuştu. İntikam hırsına yenilmemesi gibi. Onun ismini duymak az da olsa kendisini sakinleştirmişti. "Tamam," dedi. Gözleri Doğu'nun dolu mavilerine değdiğinde kendine geçmişteki hiçbir şeyin aynı kalmadığını tekrarlayarak "Öyleyse sana iki seçenek sunuyorum Doğu." dedi. "Ya buradan benimle, diğer yarınla, ait olduğun kişiyle gelir ve intikamımızı almama izin verirsin ya da..." Boğazını temizledi. "Onların canını bağışlarım ama..." Doğu, gelecek cümlenin yıkımını tahmin edebiliyordu. Batı durmayacaktı. Bunu anlamıştı. "Ama artık Doğu diye bir kardeşim olmaz. Karar senin." Silahını daha da sıkı tuttu. "Acele etsen iyi olur, yüzlerini gördükçe öldürme isteğim kamçılanıyor."

Zamanın Üçüncü TekiliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin