Biri için her şeyi göze almak, cesaretin aşka harmanlanışıdır ama biri için hiçbir şey yapamamak, bu da insanın en büyük imtahanıdır.
🍁
Batı Poyraz
Tuşlarda hızla gezinen parmaklar vardı. Duygu gözlerini o parmaklara dikmiş, hızına yetişmeye çalışıyordu adamın. Batı ise dünyadan soyutlanmış bir şekilde kucağındaki bilgisayarla uğraşmayı sürdürürken dudağını keyifle kıvırmış ve arada bir ağzına elma tıkıştıran Duygu ile alay ediyordu içten içe. Kenan'ı bulmak için yapacağı şey basitti aslında. Bu, ona gitmek değil onu kendi ayağına getirmek için basit bir hamleydi ve kızı da bu konuda ona epey yardımcı oluyordu.
Batı karşısına çıkan işlemi onaylayıp geriye yaslandı keyifle ve ayaklarını uzattığı sehpaya daha da yaydı. Duygu'nun pijamasıyla sarılmış ayak bilekleri de dizlerinin üstündeydi zaten. Kıza göz kırpıp "Babanın bu dakikadan sonra beş parası kalmamıştır," dedi. "Haber çok geçmeden ona ulaşır."
Duygu bir dilim elmayı ona uzatıp diğerini de kendi çiğnemeye başlarken "Doğru mu yapıyoruz emin değilim," dedi. "Henüz savunmamız yokken düşmanımızın bize saldırmasına izin veriyoruz ama Kenan Güngör onurlu bir savaşçı değil. İlk hedefi şüphesiz Doğu olacaktır."
"Biliyorum," dedi Batı. "Fakat başka şansımız yok, kızıl. Burada kös kös oturup yarın hangimize oynayacak diye beklemektense oyunu hızlandırmalıyız."
Duygu onu onaylayarak "Bilmediğim bir birikimi daha olduğunu düşünüyorum," dedi. "Bir süre onu idare edecektir ama tahminen en fazla beş ayı var. Sonra yine düşecektir peşimize."
Batı kaşlarını çattı. "Neden beş ay bekleyeceğini düşünüyorsun ki?"
Duygu dudağını bükerek "Çünkü," dedi. Sesli harfi uzatmıştı. "Para onun için taht demektir. Eğer parasının azaldığını birileri anlarsa tahtı da sallanır hatta bakarsın tek ayağı kırıldığı için düşer oradan. Bu yüzden son ana dek adamlarına ve yönettiği masadakilere bir şey çaktırmayacaktır." Omzunda duran kuşunu alıp başını öptü. "Görüyor musun Duba, başımıza ne işler geliyor?" Parmakları kuşun kızıl tüylerinde dolandı. "Sana da aşk olsun. Bir kez olsun bana Duygu demedin." Güldü. "Söyle bakalım. Duy-gu. Bak hecele. Neymiş, Duy-gu."
Batı zihninde dolanan çarklara rağmen kızın bu haline gülmeden edemedi. "Batı de Duba, Ba-tı."
Kuş "Batı." derken Duygu hezimetle omuzlarını düşürüp kuşu Batı'nın kucağına bıraktı. "Ne haliniz varsa görün. Ben uyumaya gidiyorum."
Batı kafasını iki yana sallayarak ayağa kalkıp "Bekle," dedi. "Bu gece yatakta yatma sırası bende."
Duygu gözlerini devirerek topuklarının üstünde dönüp sağa kaydı. "Git zıbar, tamam mı?" Omzuna vurdu. "Gerizekalı."
Batı küçük bir kahkahayla uzanıp yanağını öptü ve "Ben de seni." diyerek kuşu eline tutuşturup odaya geçti. Duygu koltuğu düzeltip kendini üstüne attığında Batı da üstünü değiştirip yatağa geçmişti. Sessizlik karşısında ne yapacağını bilemeyen genç adam duvara vurdu hafifçe. "Kızıl, bana küstün mü?"
Duygu da aynı noktaya vurdu. "Çocuk değiliz Batı. Sadece sen uyurken seni bıçaklama arzusuyla dolup taşıyorum, hepsi bu."
Batı kıkırdadı. "İyi canım, ben de bir şey yapacaksın sandım. Alt tarafı o sinirle beni delik deşik edersin."
Duygu'nun dudağı kıvrılırken "Ne zaman seni öldürmek istesem kalbime yenik düşüyorum," dedi. "Ama bu öldürme isteğimin olmadığı anlamına gelmesin. Hala tehlikedesin yakışıklı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zamanın Üçüncü Tekili
ActionBatı için hayatındaki en değerli varlık, ikizi Doğu'ydu. Doğu, ikizine en az ismi kadar zıt bir karaktere sahipti ama onun deyimiyle diğer yarısıydı ve o olmadıkça bir yanı hep buruktu. Ancak beraber verildikleri yurtta bir gece çıkan yangın her şe...