Başladık, yazıldık, çizildik ve silindik. Ve hiç ölmeyecek gibi yaşayan bizden geriye sadece birkaç buruk iz kaldı.
🍁
Batı Poyraz
Batı, elindeki kalemi oynatırken derin bir nefes aldı. Veda etmeyi bilmezdi, bildiği yegane şey veda etmesi gerektiğiydi. Nasıl başlaması gerektiğini bilmediği sözcükleri serbest bırakmaya başladığı sırada yaşananlar zihninde son bir defa akıp gitti. Onu da kendisiyle götürerek.
Merhaba, Doğu.
Sıradan bir başlangıç yaparak başlamak istiyorum sözlerime. Sen bu satırları okuduğunda muhtemelen ben ölmüş olacağım. Biliyorum bana kızacaksın, kırılacaksın da belki. Ama sonra anlayacaksın beni. Çünkü sen de sevmek ne demek biliyorsun.
Bundan seneler önce, birbirimize bir söz vermiştik hatırlıyor musun? Bir kardeş, diğerini asla yarı yolda bırakmayacaktı güya. Çünkü biz birbirimizin diğer yarısı, tamamlayıcısıydık. Olmadı Doğu. Hiçbir şey planladığımız gibi olmadı. Bilemiyorum, belki de biz olduramadık bir türlü. İmkan verilmedi ya da biz değerlendiremedik bazı şeyleri. Bu raddeden sonra bir önemi yok, kader bizi bambaşka yörüngelere savuralı çok oldu.
Sensiz geçirdiğim on üç yılın her günü, kalbimde nefret büyüttüm kendimle. Sevmeyi bilmiyordum, yaşamayı hatırlamıyordum kardeşim. Sonra, biri girdi hayatıma. Tenha bir sokakta, ben kendi nefretimde boğulurken... Sevmeyi o da bilmiyordu evet ama öğrendik işte. Bir şekilde, birbirimizin canını yaka yaka öğrendik. Şimdi o yok ya, öğrendiğim her şey anlamsız artık. Onsuz geçen yirmi ikinci saatim bu. Gözlerimin önünde gitmeyen güzel yüzü, bana vedası... Olmuyor Doğu. Yapamıyorum. Nefes almayı beceremiyorum. Hep çok güçlü sandım kendimi, her zorluğu sırtlanmak istedim. İstedim çünkü benim bir yanım hep fedakar Batı'ya ait kaldı. Orası sendin, senin mabedindi. Dokunmaya kıyamadım. Günahlarımla senin hayatını kirletmek istemedikçe ikimizi birden çektim bu bataklığa. Ben şimdi en dipteyim Doğu. Tek dileğimse senin üstüme basarak da olsa buradan çıkman. Ne zaman büyüdük bilmiyorum, büyümenin bu kadar acı vereceğini çocukken hangimiz tahmin edebilirdik ki zaten? Kurduğumuz hayalleri hatırlıyorum şimdi, benim yanından geçemediğim o dünya artık sana ait kardeşim. Kızgın değilim sana. Cemre'ye, Duygu'ya ve bir başkasına da öyle. Ben sadece kendime kızgınım. Her şeye yeterim sanmama, suskunluğuma, yenilgime... Affedemiyorum beni. Anlıyorsun değil mi? Kalbimdeki koca oyukta her geçen saniye daha da battığımı hissediyorsun. Biz kardeşiz, birbirimizi hissederiz çünkü. Hissetmeliyiz.
Belki de esas sorun bu.
Doğu, ben hissedemiyorum.
Duygu giderken her şeyimi içine sığdırmış sanki. Bir umut yok; tırnaklarımı geçireceğim bir dal, sığınacağım bir liman yok ve ben çok üşüyorum. Çok isterdim inan. Seninle olmayı, her şeye rağmen ayakta kalmayı... Ama insanım işte. Benim de bir yere kadar yetiyor gücüm. Sonrasında elim ayağım tutmuyor. Yirmi iki saat önce, sevdiğim kadın gözlerimin önünde öldüğünde bitti benim için aslında hayat. Duygu kendini feda etti. Benim gibi. Bu yüzden aşık değil miydim zaten ona? Bana benzediği ama asla ben olmadığı için. Fakat gidişi, kalbimde sonsuz bir çığlık doğurdu. Onunla ışıldayan içim yine karanlığa hapsoldu. Belalıydım ben, onunla arınmak istemiştim bir şeylerden. Daima güçsüzleştireceğini sandığım sevgiyle gücü iliklerime kadar hissetmiştim. Şimdiyse elimde kalan hiçbir şey yok. Bir tek o. Duygu. Tüm hücrelerim isyan ediyor bana, dayanamıyorum bu acıya. Kalbimi söküp atsam, beynim susmuyor bu defa. Yani hep bir yerlerden yakalanıyorum hayata.
Biliyorum seninle çok anı biriktiremedik. Ya ayrı kaldık ya da birbirimizden kaçtık bilhassa. Bazen sen, bazen ben. Hayat bizim çocukluğumuzda oynadığımız bir oyun gibi diğer yarım, en mutlu olduğumuz anda biri gelip ışıkları kapatıyor. Herkesin sınavıdır yaşamak, ben bunu geçemedim galiba. Bir önemi yok gerçi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zamanın Üçüncü Tekili
Hành độngBatı için hayatındaki en değerli varlık, ikizi Doğu'ydu. Doğu, ikizine en az ismi kadar zıt bir karaktere sahipti ama onun deyimiyle diğer yarısıydı ve o olmadıkça bir yanı hep buruktu. Ancak beraber verildikleri yurtta bir gece çıkan yangın her şe...