Ya hep kaybettiğimizi sandığımız için hiç kazanamadıysak?
🍁
Batı Poyraz
Zaman, vereceği zararların sonu olmayan tehlikeli bir silahla eş değerdi. Zaman geçerdi. Uyurdunuz,uyanırdınız ve sonra bir bakardınız ki her şey değişmiş. Eski diye nitelendirilen, bundan yüzlerce yıl öncesi değildi zira asırlar da eskide kalmıştı, saatler de.
Bir dakikada örneğin; onlarca insan gözlerini yummuştu dünyaya. Ve aynı dakika dilimi içerisinde, bambaşka yerlerde onlarca yeni can hayat bulmuştu. Sizden uzakta ya da burnunuz dibinde. Mühim olan zamandı, mekan değil.
Hani bazı anlar olur, canınız çok yanar. Yahut tam aksine, mutluluğa tümüyle eriştiğinizi zannedersiniz. Zaman dursun istersiniz o anlarda. Hep o anda kalmak, belki de hiç o anı yaşamamış olmayı dilemek. Fakat olmaz. Zaman herkese ve her şeye rağmen akıp gider. Doğarsınız, büyürsünüz ve ölürsünüz. İşte, bu hayat dediğimiz kavramın acımasız ve istikrarsız kısır döngüsünden meydana gelmiştir. Ve siz bunu idrak ettiğinizde, ya evinizde yaşlı biri olarak ölüyorsunuzdur ya da bambaşka yerlerde; çoktan gömülmüşsünüzdür.
Batı, oturduğu koltukta rahatsızca kıpırdanırken Duygu onun aksine bacak bacak üstüne atıp iyice geriye yaslanmıştı. Sanki içinde bulundukları ev Batı'nın yıllardır dost olduğu adamın değil de bizzat Duygu'nundu. Kızın farklı olduğunu inkar edemezdi ama aynı zamanda bu tavırları iyiden iyiye sinir bozmaya başlamıştı. Belki de Batı ilk kez senelerdir sivri dili ve geniş davranışlarıyla insanlara nasıl hissettirdiğini tecrübe ediniyordu ve bu tecrübeden de hiç mi hiç hoşlanmamıştı.
Gece, uzandığı koltukta yan dönerken Batı gözlerini kızın yüzünde gezdirdiğinde dudağındaki kıvrımı fark etti. Rüyasında her ne görüyorsa kızı mutlu ediyor olmalıydı. "Niye buraya geldik?" diye homurdandı Batı. Bu evin kimse tarafından bilinmediğini varsayarak rahat davranmıştı ama karşısındaki kız Duygu idi. Onun gözünden hiçbir şey kaçmazdı ve kız kendisine söylemese de Kenan'ın burayı ve kızı bulmasına engel olanın yine kendisi olduğuna emindi genç adam.
"Uyumak için." diye göz devirdi Duygu. Diğer koltukta oturan Melih "Dişi bir şeytan," diye alay etti. "Sevdim bunu." Batı'nın halinden memnun olmamış suratına bakarken güldü. "İyi bir ikili olursunuz."
Batı homurdanarak ayağa kalktı. "Ben yatmaya gidiyorum. Ne haliniz varsa görün."
Ancak dediğini yapmadı. Onun yerine tüm gece yatağında dönüp düşündü. Düşünecek çok şey birikmişti Batı için. Bir yandan geçmişi, canının diğer parçası vardı diğer yandan da onu yetiştiren adam. Kenan'ın ikizinin karşısına nasıl biri olarak çıktığını bilmiyordu Batı. İkizini nasıl bulduğunu da öyle. Zira Batı, geçmişine sünger çekerken her şeyi yok ettiğini düşünüyordu. Onun için Doğu, görünmeyen yüzüydü ve sonsuza dek öyle olmaya mahkumdu. Lakin işler istediği gibi gitmemişti. Peki şimdi ne yapacaktı? Kenan gibi bir adama güvenecek değildi. Batı için Kenan, o kadar önemli de değildi ama ustasını bir haftada kıskıvrak yakalayan birinin arkasındaki gücü öğrenmeden de hamle yapmak istemiyordu.
Sabahın ilk ışıklarıyla yatağından kalkarken evden çıkıp telefonunu çıkardı ve Emre'yi aradı. O saatte yatağında uyuyan Emre telefonunun gürültülü sesiyle homurdanıp aramayı yanıtladığında sesinden uyku akıyordu neredeyse ama Batı bunu umursamadan "Bundan sonra sağ kolum sensin." diye direkt girdi olaya. "Ben yokken diğer çeteleri de idare edeceksin, Emre. İstediğiniz kişinin mekanına girebilirsiniz."
Emre duyduğu cümleleri algılamak için birkaç saniye zaman tanıdı kendine. Ardından hiç görmediği halde kendisine bu denli güvenen adama şaşırarak "Ama patron," dedi. "Kurallar..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zamanın Üçüncü Tekili
AcciónBatı için hayatındaki en değerli varlık, ikizi Doğu'ydu. Doğu, ikizine en az ismi kadar zıt bir karaktere sahipti ama onun deyimiyle diğer yarısıydı ve o olmadıkça bir yanı hep buruktu. Ancak beraber verildikleri yurtta bir gece çıkan yangın her şe...