Nabzı atmayan bir ruhun sıkıştığı kalbi hızlı bir bedenim.
🍁
Batı Poyraz
Batı bahçedeki ağacın üstünde otururken kucağındaki patlamış mısır kasesinden bir avuç alıp ağzına attı. Ayaklarını aşağı doğru sarkıtmışken gözleri bir türlü mutfak penceresinden ayrılmıyordu. Hayatındaki tüm aksilikler bir yana, bir o kadar da huzur vardı son zamanlarda kalbinde. Yepyeni bir adam olmuş, kirlerinin hepsinden olmasa da bir kısmından sıyrılmıştı. Bunu hissedebiliyordu. Bunu hissetmek başta acı verse de şimdi harika geliyordu. Patlamış mısırları bu kez tek tek ağzına atarken gözlerini kısarak başını öne yaklaştırdı. Doğu gittikten sonra Duygu ona sürpriz bir yemek hazırlayacağını söyleyerek eline bir kase patlamış mısır koymuş ve onu kapı dışarı etmişti. Kız, ideal bir çift olacaklarına dair içine büyük bir umut beslese de Batı onların şimdiki halinden oldukça memnundu. Tamam, sinir bozuculuğu yüzünden sürekli atışıyorlardı ama onları farklı kılan, onlara güzel hissettiren şey de bu değil miydi? Herkes gibi olmak.
Mısırını çiğnerken iç çekti. Cemre'yi istediklerinde Emre'ye verdiği sözün arkasında durmak için elinden geleni yapıyordu Batı. Ne yaşanırsa yaşansın kardeşini bundan uzak tutuyor, bir şeyler çaktırmamak için her zamanki gibi davranıyordu. Duygu da bu konuda kendisine hak veriyordu üstelik. İkisi de onları bekleyen son savaşın farkındaydı. Bu savaşta bir taraf yok olmak zorundaydı ve Batı yok olanın kendisi olmayacağını umuyordu. Eskisi gibi emin değildi kendinden çünkü artık yalnız değildi. Nasıl olduğunu bile anlamadan hayatına giren kardeşi, edindiği dostları, aşık olduğu sevgilisi, kardeşinin sevgisi yüzünden kıskansa da kanının ısındığı Sedef onun korumak zorunda olduğu insanlardı. Batı bazen yoruluyordu tümbunlardan ama bırakmak da istemiyordu bazı şeyleri. Çünkü ertelemenin can yakıcılığına bizzat tanık olmuştu daha öncesinde.
Dalgınca çenesini kaşırken evin kapısından çıkan Duygu ile yüzüne boş bir ifade yerleştirdi. Kızın hevesini kırmak istemiyordu. Batı da kardeşi gibi olmayı ister miydi emin değildi aslında. O hep Duygu'yu sert bir kaya olarak gördüğünden böyle şeylerle mutlu olacağını düşünmemişti hiç ama kardeşinin giderayak söylediklerinden sonra aksini ispatlamak istercesine mutfakta bir şeyler yapmaya koyulması Duygu'nun sandığından da hassas olduğunu anlamasını sağlamıştı. "Gelebilirsin yakışıklı," dedi Duygu. "Masa hazır. Ama önce elini yıka."
Batı kaşlarını kaldırdı. "Bu kadar çabuk mu?"
Kız omuz silkerek içeri girerken Batı da kasesini tek eliyle tutup diğer eliyle çocukluğundan beri çıka çıka artık nefes almak kadar kolay gelen şeyi yaptı. Bir dala tutunup aşağı atladı. Elindeki kaseyi bahçeye yerleştirdikleri masanın üstüne koyarken kapının girişinde burnuna dolan kokularla güldü. Bu kız ciddi miydi?
Mutfağa geçtiğinde masadaki menemen, makarna ve yandığı her halinden belli olan ete bakarak gözlerini devirdi. Sürpriz dediğinde gerçekten de mükellef bir sofrayla karşılaşacağını düşünmüştü ama sorun değildi. Duygu'nun onun için bir şeyler yapmay çalışması, yaptığı şeylerden daha da mutu ediyordu Batı'yı. Bunun bir anlamı var mıydı emin değildi ama iyi ki var olduğunu biliyordu. Duygu ayranı masaya bırakırken sandalyesini çekip oturdu. Kız da sandalyeyi karşısına çekip "Nasıl?" diye sordu. "İlk özel yemeğimiz."
"Bunlar mı?" Batı dudağını büzdü. "Hoş görünüyor ama görünüşe aldanmamak lazım." Elini masanın üzerine koydu. "Hadi başlayalım."
Bir süre sessizce yemeklerini yerken "Çocukken hep bu anı yaşamak istemiştim," dedi Duygu. "Sevdiğim biri için bir şeyler yapmak, o zamanlar uçuk kaçık bir hayaldi." Gülümseyerek elini Batı'nın elinin üstüne koydu. "Biliyorum harika şeyler yapmayı beceremiyorum ama bu yemeğin özel olma nedeni de mükemmel bir görüntüsü ve tadı olması değil. Bir anı özel kılan o esnada nerede nasıl olduğun değil kiminle ne paylaştığındır. Ben seninle gülümsememi paylaşabilirim belki sadece ama..." Yutkundu. "Neyse ne işte. Seni seviyorum, bunu bil yeter."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zamanın Üçüncü Tekili
ActionBatı için hayatındaki en değerli varlık, ikizi Doğu'ydu. Doğu, ikizine en az ismi kadar zıt bir karaktere sahipti ama onun deyimiyle diğer yarısıydı ve o olmadıkça bir yanı hep buruktu. Ancak beraber verildikleri yurtta bir gece çıkan yangın her şe...