Hayat karşıma bir adam çıkardı. Ruhu yaralı, kalbi paramparça. Elimi uzattım ona. Parçalarını toplamak, onu iyileştirmek istedim. Oysa her parçasının, tenime batıp ruhumu kanatacağını bilemezdim.
🍁
Doğu Yazgın
"Bu adam manyak!"
Doğu, Nil'in huysuz sesini işittiğinde arkadaşı isim vermese de onun kimden bahsettiğini gayet iyi biliyordu. Cemre elinin tersiyle alnındaki teri silip "Bence de." diye söylendi. Ege ve Emre de onaylayan homurtular çıkarırken o ve Cihan bu konu hakkında her zamanki gibi sessiz kalma hakkını kullanmıştı.
Doğu, elinde sımsıkı kavradığı silahı atış poligonuna doğrultmuş ve gözlerimi kısmıştı. Üstünde boğazlı kırmızı bir kazak ve siyah bir kot vardı. Aylardır olduğu gibi yine silahını kavramış, atış talimi yapıyordu. Bundan altı ay önce, yeni patronları katı cümleleriyle emrini verip herkesi büyük bir tereddütün kucağına atarken Doğu hiç tanımadığı adamın sesindeki acıyı iliklerine dek hissetmişti. O gün, o adam konuşurken nefrete ve ruhsuzluğa gizlenen o duyguyu çok iyi biliyordu. O günden sonra Batı, her çete için özel bir salon ayarlamış ve onların birer hırsızdan öte katil olarak donatılmasına öncülük etmişti. Bu, Doğu için şaşılası bir durum değildi çünkü intikam arzusunun insana her şeyi yaptıracağını iyi bilen biriydi. Saplandığı kadar saplanmıştı günah çukuruna. Kendisi için sonrasının da bir önemi yoktu. Geçen bu süre zarfında her şeyi ailesinden ustaca gizlemiş, yeni edindiği arkadaşlarıyla arasını çok iyi yapmıştı. Hala anlaşamadığu tek kişi Cihan'dı. Genç adam, kendisi için kapalı bir kutu konumundaydı ve başında bu kadar dert varken Doğu onu düşünmeyi hep erteliyordu. Ancak az da olsa Cihan'ın da kendisine alıştığını görebiliyordu. Artık tamamen çeteden biri haline gelmişti. Bu altı ayda birçok hırsızlık yapmış, tecrübelerini katlamıştı. Annesiyle arası hala limoniydi. Sedef yeni okuluna gidip gelmek ve arada kendisine sataşmaktan başka hiçbir şey yapmazken babası her zamanki sessizliğindeydi. Çeteden en çok Cemre ve Emre ile anlaşan Doğu için İstanbul, yepyeni bir başlangıç olmuştu. Acısını içine gömerek ve hiç şikayet etmeden yeni patronunun dediklerini yapan iki kişiden biri kendisiydi bu sayede.
O gün, Batı onların karşılarına çıkacağını söylese de aniden ortadan kaybolmuş ve görevleri e-posta yoluyla iletmeye başlamıştı. Sadece arada Emre ile iletişime geçiyordu. Doğu, ikiziyle adaş olan o adamın tam olarak kim veya ne olduğunu dostuna sorduğunda aldığı cevap tuhaftı. Emre dahil hiçkimse yüzünü görmedikleri patronlarının nasıl bir yapıya sahip olduğunu bilmiyordu. Emre, Doğu'ya adamın sinir bozucu ve ukala tavırlarıyla tanındığını söylemişti. Onur'un öz babası olmadığını da laf arasında duymuş pek irdelememişti Doğu. Hiç tanımasa da Onur Poyraz'ın iyi kalpli biri olduğunu hissedebiliyordu. Adam, elinden geldiğince baba gibi davranmıştı çetedekilere. Emre'nin anlattığına göre her ay tüm çeteleri ziyaret eder, eksiklerini tamamlama konusunda kendilerine yardımcı olurdu Onur. Bu yüzden hepsi minnettardı yaşlı kurda ve ölümü herkeste büyük bir acıya sebep olmuştu. Yas tutma faslı geçmeden adamın varisi konumundaki Batı ise işleri ele almış ve onları sıkı bir çalışmaya zorlamıştı. O gün söylediklerinin hakkını gerçekten de veriyordu adam. Herkes harıl harıl çalışıyordu.
Emre, salondaki ringe çıkıp karşısına Cihan'ı aldığında Doğu hedefine son kurşunu sıkıp silahı kenara attı. Kulağına takmaktansa boynuna astığı kulaklığı çıkarıp silahın yanına koyarken eserini zevkle izledi. Eşyalarının olduğu kısma geçip telefonuna uzanarak saate baktığında iç çekti. Geceleri barda çalarken gündüzlerinin çoğu spor salonunda geçiyordu. Emre, bu salonun bilhassa kendilerine bırakıldığını ve Onur'a ait olduğunu söylediğinde şaşırmıştı adam. Üst tarafta da adamın evi vardı. O eve hiç girmemişti Doğu. Aylardır tek yaptığı bu salonda saatlerini harcamaktı. İşe yaramadığını söyleyemezdi aslında. Vücudu iyiden iyiye gelişmiş, kasları belirginleşmişti. Zaten iyi bir fiziğe sahip olan Doğu için dış görünüş önemli olmasa da çevresindekileri eskisinden daha çok etkilediğini açıkça fark ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zamanın Üçüncü Tekili
AcciónBatı için hayatındaki en değerli varlık, ikizi Doğu'ydu. Doğu, ikizine en az ismi kadar zıt bir karaktere sahipti ama onun deyimiyle diğer yarısıydı ve o olmadıkça bir yanı hep buruktu. Ancak beraber verildikleri yurtta bir gece çıkan yangın her şe...