Tanrı hayal kurmayı öğretti insanlarsa yıkmayı.
🍁
Batı Poyraz
Genç adam, her zamanki tepesine gitmek için hazırlanmış, genç kızın arkasına oturmasını bekliyordu. Bir haftadır kız ondan köşe bucak kaçıyordu. Batı, Gece'nin tanımını kendince yapmıştı. O, Doğu'dan başka kimseyi kardeşi gibi görmese de Gece onun için küçük bir kız kardeşten farksızdı ama daha önce ustasına da söylediği gibi kız ona karşı farklı duygular besliyordu.
Batı ona ceza vermemişti aslında. Çünkü zaten kızın canını oldukça yakan sözleri vardı ve Batı'nın ona o gözle bakmıyor olması en büyük cezasıydı. Üstelik o anlık sinirle dudaklarından kaçanlara engel olamasa da Batı genel olarak kadınlara karşı saygılı bir adamdı. Ona göre fiziksel güç olarak üstün olması bir kadını ezebileceği anlamına gelmemişti hiç ama son zamanlarda içinde biriken öfkeyle kıza patlaması onu anında pişman etmişti. Gururlu bir adam olabilirdi fakat göründüğü kadar anlayışsız değildi.
Kıza olan tavırları her zamanki gibi ne yakın ne uzaktı. Ancak Gece, daha da bürünmüştü sessizliğine. Hep ezilen kız olduğu konusundaki düşünceleri gün geçtikçe şiddetleniyor, Batı'ya olan hisleri onu boğmaya başlıyordu. Aşk gerçekten ölümcül müydü yoksa hisleri aşk değil de alışkanlık mıydı artık çözemiyordu. Bildiği tek şey, canının yandığıydı.
Batı, her zaman olduğu gibi kızı yine Melih'in yanına bırakıp tepeye geçti. Tüm şehir ayaklarının altına serilmişken pakedinden bir dal çıkarıp yaktı ve birkaç derin nefes aldı sigarasından. Genç adamın kafası karışıktı. Ustasını merak etmeye başlamıştı çünkü Onut Beyi çok iyi tanıyordu. Başı belada olmadığı takdirde her şekilde bir yolunu bulup ona ulaşırdı. Bunu biliyordu ve bu, onu daha da endişelendiriyordu.
Oysa o, değer vermeyi unuttuğunu sanıyordu.
Gece tüm ihtişamıyla kapıya dayanana kadar, öylece oturdu. Bu bir hafta içinde her gününü masadakilerden birini ziyaret etmekle geçirmişti. Bu, kendince cesaretinin ispatıydı ama diğerleri tarafından ukalalık olarak algılanmıştı. İşin aslı, Batı'nın planı belliydi. O sadece güçlenmek değil en güçlüsü olmak istiyordu ve bu yolda o masadaki herkesi harcamaktan çekinmeyecekti.
Pakedindeki son sigarayı bitirdiğinde ayağa kalktı. Motorunu kaldıkları pansiyonun önünde bırakıp yürüyerek Melih'in evine doğru ilerlemeye başlarken dalgındı. Ellerini kapüşonlusunun cebine koymuş, sokakta avare avare yürüyordu. Birden ara sokaktan yükselen bağırışla yönünü değiştirdi. Eli, beline zorla taktıkları silaha giderken kaşları çatılmıştı. Elini silahtan çekip sessiz adımlarla ara sokağa daldı. İlerideki köşeyi döndüğünde bir an öylece durdu yerinde.
Kapüşonlu biri, önündeki adamın karnına tekme atarken Batı ağzının içinde bir küfür homurdanarak "Yavaş gel," diye bağırdı. "Ne istiyorsun adamdan?"
Kapüşonlu, yavaşça arkasını döndü. Gecenin gizlediği yüzü yere eğikken ürpertici bir aurası olduğunu metrelerce öteden anlayabilmişti. İki bedene doğru adımlayıp kapüşonlu herifin tam karşısına geçtiğinde dudakları bir şey söylemek için aralanacaktı ki önündeki beden kafasını yavaşça kaldırdı ve kapüşonu başından çekip attı.
Kırmızı. Kıpkırmızı uzun saçlar gecenin içinde, oraya aitmişçesine parıldarken Batı'nın ağzı şaşkınca aralandı çünkü karşısında bir erkek olduğunu zannetmiş ve hatta onu dövmek için yumruğunu bile hazırlamıştı ama yanılmıştı. Karşısında yirmilerinde bir kız vardı. Bembeyaz teni, kalkık burnu, dolgun dudakları ve insanın içini titreten gözleriyle kız bir savaş tanrıçasını andırıyordu. Ancak yüzündeki güzellikten öte bakışlarıydı Batı'yı böylesine bozguna uğratan. Karşısındaki kızın gözleri aynaya her baktığında gördüğü bakışları saçıyordu etrafına. Daha önce hiçbir kadında görmediği tehlike pırıltıları vardı ela gözlerde. Böylesine sıradan bir renk bu yüzde nasıl bu kadar ihtişamlı durabiliyor? diye düşündü istemsizce. Kendine içsel bir tokat atıp gözlerini yerde iki büklüm olmuş adama çevirdiğinde "Ben bir şey istemiyorum," dedi sert bir ses. "Ona sor, benden bir şeyler isteyen oydu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zamanın Üçüncü Tekili
AcciónBatı için hayatındaki en değerli varlık, ikizi Doğu'ydu. Doğu, ikizine en az ismi kadar zıt bir karaktere sahipti ama onun deyimiyle diğer yarısıydı ve o olmadıkça bir yanı hep buruktu. Ancak beraber verildikleri yurtta bir gece çıkan yangın her şe...