Belki de beyazın yansıması siyahtı. Yalnızca biz bunu göremeyecek kadar körleşmiştik.
🍁
Doğu, kucağındaki kıza bakarken kafasında tarttıkları kalbindekilerin ağırlığıyla uyuşmuyordu. O hep planlı bir adamken ansızın, plansız bir şekilde karşısına çıkan bu kızla dengelerini şaşırmıştı. Normal şartlar altında iyi bir vatandaş olarak kızı polise götürmesi gerekiyordu. Belki de kucağındaki bu masum yüzlü kız, bir katildi ve polise gitmekten korkmasının nedeni buydu. Ancak Doğu kızın gözlerindeki dehşeti iyice görmüşken onu dinlemediği için pişman olmak istemiyordu.
Kızı o binadan çıkarıp oraya epey uzak olan bir caddeye kadar taşımıştı. Şimdi yapması gereken, kızın bir tanıdığını bulmaktı ve adından başka hiçbir şeyini bilmezken bunu nasıl yapabileceği hakkında hiçbir fikri yoktu. Kızın üstünde bir telefon veya başka bir şey de bulamamıştı üstelik. Dizleri titremeye başladığında yorgunca kirli duvara doğru ilerledi ve yere çöktü. Kızı da yanına bırakırken yere düşen cismin çıkardığı uğursuz sesle irkildi. Kızın boynunda olduğunu bile fark etmediği gri, metal bir kolye gözüne çarptığında kaşlarını kaldırarak eğildi ve kolyeyi aldı.
Kolye, damla şeklindeydi. Bir kapağı olduğunu gördüğünde özel bir fotoğraf olacağı düşüncesiyle bir müddet kıpırdamadan dursa da şu durumda özel anlayışını kenara atmayı yeğleyerek düşüncelerden soyutlandı ve kolyeyi açtı. Kolyenin içine sıkıştırılmış bir kağıt dizlerine düştüğünde uzanıp onu aldı ve katlanan kısımlarını kağıdı yırtmamaya gayret göstererek açtı.
Karşısında sadece bir numara vardı. Kız ayık olsaydı ne yapması gerektiğini ona sorabilirdi belki ama telefonunu çıkarırken tek umudu, kızın boynunda taşıdığı kağıttaki numaranın sahibinin kendilerine yardım edebileceğiydi.
Numarayı tuşlayıp derin bir nefes alarak aradığında telefonu kulağına yaklaştırdı. Birkaç çalıştan sonra umudunu kesmel üzereyken arama yanıtlandı ve boğuk bir erkek sesi duyuldu. "Kimsin?"
Doğu bu kaba cevap karşısında şaşırsa da bunu erteleyerek boğazını temizledi. Lafa nasıl başlayacağını bilemiyordu. "Cemre," diye konuştu sonunda sesini bulduğunda. "Cemre diye birini tanıyor musunuz?"
Karşı taraftan birkaç hışırtı yükseldi. "Cemre'yi nereden tanıyorsun sen? Yanında mı?"
Sevgilisi galiba diye düşündü Doğu. Adamın telaşlandığını yüzünü görmediği halde anlayabilmişti. "Bakın," dedi. "Kendisi şu an yanımda ama yaralı ve baygın. Peşinde birileri vardı. Arkadaşınız kan kaybediyor."
"Adres ver," diye bağırdı karşıdaki ses. "Güvenli bir yere geç ve beni bekleyin. Sakın polise veya başka birine güvenme."
Doğu, uzatmadı. "Konum atacağım,"
Adam hızla telefonu kapatırken Doğu konumu attı ve kıza döndü. Kızın zaten beyaz olan teni iyice açılmış, bir ölüyü andırır olmuştu. Arada bir nabzını yoklayarak hala ölmediğini teyit ediyor ve çıkardığı hırkasını yarasına bastırıyor olsa da kafasındaki sorulara engel olamıyordu. Garip bir dürtüyle bu kıza tam olarak ne olduğunu öğrenmek istiyordu.
Yaklaşık yarım saat sonra önlerinde bir araba durduğunda korumacı bir tavırla ayaklandı. Kızı arayan adamlar olup olmadığına emin olmadan onu bırakmaya niyeti yoktu. Genç bir adam hızla beyaz arabadan inip yanlarına geldiğinde "Cemre," diye tısladı. "Sana ne yaptılar böyle?"
Elleri iki yanında yumruktu ve adamın sesinde öfkenin yanına küçük bir yer bulmuş şefkat yatıyordu. Adamın gözleri kendine döndüğünde onun demin konuştuğu kişi olduğunu anlayarak sağa kaydı. Adam hızla kızın yanına çöküp nabzını kontrol ederken rahat bir nefes aldı ve kızı kucağına yerleştirdiği gibi ayağa kalktı. Adam, kızı arkaya bindirirken Doğu ne yapacağını bilemez bir halde baktı onlara öylece. Şimdi yapması gereken neydi peki? Hiçbir şey olmamış gibi çekip gitmeli miydi? Karşısındaki kahve gözlü genç adam "Arabaya atla." diyerek sorusunu yanıtladığında Doğu ikiletmeden yolcu koltuğuna yerleşti. Arabanın tekerlekleri zemine çığlık attırarak ilerlemeye başlarken "Anlat," dedi adam. "Ne oldu tam olarak?"
![](https://img.wattpad.com/cover/49293065-288-k927567.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zamanın Üçüncü Tekili
AkcjaBatı için hayatındaki en değerli varlık, ikizi Doğu'ydu. Doğu, ikizine en az ismi kadar zıt bir karaktere sahipti ama onun deyimiyle diğer yarısıydı ve o olmadıkça bir yanı hep buruktu. Ancak beraber verildikleri yurtta bir gece çıkan yangın her şe...