Siyah adeta ince bir kurşun kalemi andıran yüksek topuklu ayakkabısı ayak bastığı mermer zeminde tok sesler bırakırken yağan yağmurdan dolayı elinde tuttuğu şemsiye ile kendisine eşlik eden adama kısa bir bakış atarken açılan cam geniş kapı ile içeri girdi. Yüzüne yerleşen o kibirli soğuk donuk ifade kendisini tanıyan herkesin için çok yabancıyken kendisine yabancı olanlar için kafalarına kurdukları Işıl Sencer figürünün demirbaşlarından biriydi. Hiçbir zaman takılmamıştı böyle düşünen insanlara çünkü zaten böyle düşünmesine iten şey onu tanımıyor oluşlarıydı ve insanlar bayılmıyorlar mıydı uzaktan fikir yürütmeye.
"Işıl hanım hoşgeldiniz. " Diyerek kendisini karşılayan genç kızda birkaç saniye duraklayan bakışları butiğin içinde gezindi. İşinin ehli bir iç mimar ile çalışıldığı açıkça belli olurken mankenlere giydirilmiş kıyafetler onları alacak sahiplerini bekliyorlardı. Etrafa serpiştirilen içeri ilk girilen anda insanın burnuna dolan portakal çiçeği kokulu mumlar göz boyamak için konulduğunu belli ederken Işıl'ın mumlara değen bakışlarının ardından açıklama yapan kıza döndü.
"Siz seviyorsunuz diye özellikle koyduk. " kızın açıkça takdir görmek için söylediği sözler ile dudaklarını büzerken konuştu.
"Spaya gelmedim. Söndür şunları. " daha fazla kapının önünde durmadan butiğin içine ilerlerken sıkı sıkıya tembihlenen butik çalışanlarını geçerek Erhan'ın odasının olduğu yere doğru ilerledi. Açılan kapı ile dışarı çıkan Erhan yüzünde hala bu ziyareti anlamlandıramadığını belli eden ifadeyi yok etmemeşken yanına yaklaşan Işıl ile konuştu.
"Seni tekrardan burada görmeyi neye borçluyum? "
"Kapıda mı ayırlayacaksın beni? "
"Geç içeri. " geçmesi için kenara çekilen adam ile içeri geçti. Girdiği oda da butiğin geri kalanı gibi zevkle dekore edilmiş, araya serpiştirilen Erhan'a ait ufak detaylar ile aynılıktan kurtulmuştu. Tek katlı butiğin arka bahçesine bakan duvarı kaplayan camın önüne konulan geniş toplantı masasına ilerleyerek masanın başında elindeki çantayı masanın üzerine bırakırken kendisi de oturdu.
"Ne içersin?"
"Blush, lütfen. "
"Tabi. " Erhan odadan çıkarken Işıl da oturduğu koltukta geriye yaslandı. İki gün önce doğum günü sabahını maafeden Cem'in Çiğdem'in planladığı belli olan çiçekleri yine gözlerinin önüne düşerken sinirle birbirine bastırdı dişlerini. Sessiz kalmasını çok yanlış yorumlayan Çiğdem'in planı elini hızlandırmasına neden olurken kendisi Çiğdem gibi anlık krizler yaratmaktansa daha derin ve kuvvetli bir son hazırlıyordu. Ve bu hamle bir nevi ilandı. Işıl Sencer Ringlere geri dönüyordu.
Bakışları elinde kadehlerle içeri giren Erhan'a dönerken bekledi. Masaya bırakılan soğuk kadehi dudaklarına götürürken bakışları karşısındaki adamdaydı."Elbise istiyorum. " sonunda ortamdaki sessizliğe son verirken ayırmadığı bakışları ile bekledi.
"Tamam. Benim işim bu. " elinde tuttuğu kadeh ile ayağa kalkarken duvarda asılı duran tablolarda bakışlarını gezdirdi.
"Özel bir şey istiyorum. "
"Merak etme senin için özel bir şey hazırlarız en kısa zamanda. " Işıl kendi etrafında dönüp adama bakarken yarım bir gülümseme ile konuştu.
"Yok zaten hazırladın. "
"Yeni koleksiyondan bir şeyler mi? " ağır adımları sessiz odada yüksek sesler çıkarırken duvarda asılı duran tablolarda bir diğerinin karşısına geçti.
"Daha özel. Ya da şöyle söyleyeyim. Birileri kuyruğuma basıyor ve ben kuyruklarını koparmadan rahat etmeyeceğim. "
"Kim miş o birileri?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞ
RomanceBaşarısı, dimdik omuzları ile herkesi kendine hayran bırakan bir kadın, Işıl Sencer. Gizemli Cazibe Tüm gücüne rağmen geride duran ama güven veren adam, Ateş Önal. İnatçı Karizma ~~ "O ihaleyi ben kazanacağım Işıl Sencer." kendine yaklaşan adama...