A-51

30.4K 1.2K 58
                                    

Merhaba..
Hepinize iyi akşamlar..
Umarız bölüm hoşunuza gider.
Bu sefer bölümün başında konuşma gereksinimi duyduk belki okumadan geçmezsiniz diye...
Yaptığınız oy ve yorumlar bize manevi açıdan dönen şeyler o yüzden yorum yapmayı ve yıldıza tıklamayı unutmayın lütfen..🙏🙏
İyi okumalar...☺
Medya Işıl ve Pelin.
*****
Bulutları benzettiğimiz şekillere benzer düşlediğimiz hayat, ufacık ters bir rüzgâr her şeyi altüst etmeye yeter çoğu zaman.

Koltuğun arkasına sinmiş bir şekilde bekleyen Işıl'ın beyninde yankılanmaya devam eden o korkunç seslere rağmen koca evde duyulan tek şey kendi nefes alışıydı. Korkudan zangır zangır titreyen vücudu ile sessizce sindiği koltuğun arkasında olacakları beklerken tek isteği koltuğun üzerinde duran telefonuna ulaşmaktı. Ömründen ömür götüren sessiz bir bekleyişin ardında hiçbir ses duyulmayan ev ile cesaretini toplayarak ayağa kalkmak için hamle yaptı. Ayağının altında hissettiği keskin acı ile olduğu yere çökerek açık renk ayakkabılarının rengini değiştirmiş kan ile suratını buruştururken ayağa kalkmak için kendini zorladı. Sindiği koltuğun arasından çıkıp koltuktan destek alarak ayakta dururken gördükleri karşısında her şeyi unutup evin haline baktı. Üzgün bakışlarını savaş alanı gibi olan salonda gezdirdi.
Hayalleri, heyecanları, uğraşları, emekleri hepsi. Koskoca iki buçuk ay saliseler içinde gözünün önünden geçerken içinde kopan fırtınalara rağmen yaşadığı büyük korku yüzünden ağlayamıyordu. İki gün önce evimiz diyerek geldiği ev adeta üzerine yıkılmış, her yeni günü buradan karşılarız dedikleri camlar tuzla buz olmuş, bütün hepsini resimlerimizle süsleriz dedikleri duvarlar gelen koca taşlar ile dökülmüş, rengine adeta aşık olarak aldığı kırmızı koltuk tozlanarak Işıl'ın heyecanı gibi solmuştu. Ayağındaki acı ayakta kalmasını zorlaştırırken telefonunu alarak tekrar yere bıraktı kendini. Titreyen bedenine rağmen tuşladığı telefonun açılmasını kapattığı gözleri ile bekliyordu.

"Efendim?"

"Ateş..." konuşmak için kelimeleri bir araya getirecek halde değilken ağlayamamanın yükü boğazına oturmuş sesini çıkarttırmıyordu.

"Işıl, kötü bir şey mi oldu?"

"Ateş bu..buraya..g..gel..."

"Noldu? Neyin var senin?"

"E...evi..evimiz... Ateş... gel."

Hayat hepimize aynı davranmaz kimilerimiz ortasında kaldığımız çetin fırtınalardan göreceğimizi bildiğimiz gökkuşağı ile başa çıkarken, kimilerimiz önce gökkuşağını görür ama büyüsüne kapılmak yerine ardından gelecek fırtınayı bekler tedirginlikle.
Sırtını yasladığı koltukla salonun ortasında öylece otururken
Ayağından akan kanın ardında bıraktığı kırmızı izle yere damlayışını izliyordu. Duyduğu adım sesleri ile korku dolu bakışları karanlık bahçeye kaydı. Paldır küldür içeri giren Ateş'in nefes nefese salonun girişinde Işıl'ı arayan bakışları Işıl'ın korkak bakışları ile kesişirken içinden onu buraya tek yolladığı için lanet okuyordu.
Hızla geldiği Işıl'ın yanına çökerek kendi sinesine çekti. Sanki bunu bekliyormuşcasına titreyen bedenine rağmen Ateş'in tişörtüne denizde boğulmak üzere olan birinin o can yeleğine tutunuşu gibi sıkı sıkı tutundu. Korkuyla tir tir titreyen Işıl'ın sırtında ve saçlarında dolaşan elleri ile sakinleşmesini bekliyordu.

"Geldim buradayım. Bitti."

"Gitti. Her şey gitti." Sarsılan bedeni ile iç çekişleri arasında konuşan Işıl'a daha sıkı sarıldı.

"Şhh tamam tamam. Bitti."

"Ateş evimiz."

"Shhh boşver."Uzaklaştırdığı Işıl'ın yüzünü avuçları içine alırken sakinleştirmek için uğraşıyordu.

ATEŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin