A-8

101K 4.5K 118
                                    

Adamlarından gelecek haberi bekleyen Ateş çalan telefonunu açarak hızla kulağına götürdü.

"Semih?"

"Ateş bey Işıl hanım biraz önce şirkete girdi.öğrendiğimiz kadarı ile akşam Nihat Özbey ile ile yemek yiyeceklermiş."

"Nihat Özbey mi? Ne alaka Nihat ve Işıl?"

"Efendim Nihat bey şirkette söz sahibi olacak kadar hisseye sahipmiş. yemeğe de hisseleri tekrar Işıl hanıma devretmek konusunda konuşmak için çıkacaklarmış."

" Tamam. Bu Nihat işini de iyice araştırın bakalım. birkaç kişi bırak orada sen direk şirkete gel"

" Tamam efendim."

************

"Deniz ben çıkıyorum."

"İyi akşamlar Işıl hanım."

"Sana da"

işlerini bitiren Işıl Nihat Özbey ile olan yemek için yola çıktı. Bu işi de hallederse üzerinden büyük bir yük kalkacaktı.

Açılan kapı ile arabadan indi. Neredeyse iki haftadır her seferinde gördüğü araba ve şoföre gözlerini devirirken gördüğü adam ile birkaç saniye duraksadı. arabanın kaputuna yaslanan adamın yanına ilerledi.

"Yine mi sen?" sinirle konuşurken, Ateş çarpık gülümsemesi ile cevapladı.

"Pardon?"

"Yine mi peşimdesin sen?"

"Hayırdır? Yine tepemden kahve mi dökeceksin?"

" Peki sen? yine mi ÖZÜR yemeğini hatırlatacaksın?" Özür kelimesini vurgulayarak alayla konuştu.

" Senin için geldiğimi de nereden çıkardın? " yalan!

Duydukları ile bozguna uğrayan Işıl sordu.
"Mesela hala hakkımda bilgi toplayan adamlarınızdan? Bakın niyette iyi bir şeyler yapmak istiyor olabilirsiniz ama artık gerçekten fazlaca rahatsız oluyorum. Ve artık polise başvuracağım."

"Benim adamlarım sizi araştırmıyor Işıl hanım."

"Oradan bakınca gerizekalı gibi mi gözüküyorum?"

"Estağfurullah. Beni yanlış anlamayın."
"Her yerde karşıma çıkıyorsun hala inkar ediyorsun. Buna ne diyeceksin?"

"Kaderin cilvesi?"

"Kaderin cilvesi? Komikmiş! Niye şu an buradasınız o zaman?"

"İş yemeği."

"Sadece is yemeği öyle mi?"

" Hayırdır, üzüldünüz galiba?"

"Ne diye üzüleceğim be. Peşimi bıraktığınıza göre size iyi akşamlar Ateş bey. " gitmek için arkasını dönen kadını kolundan tutarak çekti kendine Ateş.
Kolundan çekilmesi ile dengesini kaybeden Işıl, Ateş'in güçlü kollarına tutundu.
Ateş  ilk defa bu kadar yakından baktığı deniz gözlerde adeta boğuluyordu. Deniz gibiydi bu kadın. Dalgalıydı, hırçındı. Yeri geldiğinde buz tutmuş gibiydi o gözler ama durulduğunda huzurdu, güzeldi, çok güzeldi...

Sonradan fark etti o denizlerin arkasına saklanan kırgın küçük kızı. Elinden en sevdiği oyuncağının alınmasının kızgınlığı ile bakıyordu ona. Gel diyordu. Gel yardım et beraber iyileştirelim kırgınlıklarımı.

Daha da emin oldu o an. Bırakmak yoktu. Pes etmek hele hiç yoktu. Düşündükleriyle dudaklarını usulca yaklaştırdı sarı cadının kulağına sıcak nefesi ile çıktı sözcükler.

ATEŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin