Aşağıdaki şarkı yüzünden öyle bir tribe girdim ki anlatamam. Fazla uzatmayacağım ama resmen kendi kendimi dibe çekmekte ustayım. Ay bir dertlenme geldi bana... İyi okumalar... Sizleri seviyorum...
Zorluklar hayatın süsüdür sevgili.
-Yılmaz Güney
--------------------------------------------------------------------
'Barın sokağında mı? Hangi sokak! Amca düzgün bir şey söylesene!' Tibet'in de iplerini kopartışıyla Vedat kesik kesik aldığı solukları arasından sallamıştı başını.
'Bardaki sokağın sonundaymış, Derin'e bir şey yaptı Tibet, kızıma bir şey yaptılar!'
'Baba, anahtar.' Tibet daha fazla bir şey dinlemeye ihtiyaç dahi duymadan sehbadaki anahtarı aldığı gibi koşar adımlarla çıkmıştı dışarı. Garaj düğmesine basıp kapının açılmasını sağladığında Vuslat'ın arabasına yerleşerek gaza yüklendi. Güneş, Emir, Barlas, Çınar, Alaz ve Ömür'ün de arkadan takip ettiğini biliyordu ama bir dakika dahi kaybetmek istemiyordu şuan. Büyük bir gürültü ile sokağa girdiğinde barın önündekiler dahi şaşırsa da hazır kıtaya geçmişlerdi ama Tibet duraksamadan sokağın sonuna kadar devam etti. Duvar göründüğünde ise arabanın frenine aniden basıp paldır küldür indi aşağı. Bakışları etrafda gezse de son anda fark edebilmişti duvar ile bar arasındaki yatan bedeni. Hızlıca ilerleyip kızın dibine diz çöktü adam.
'Derin, güzelim duyuyor musun beni? Derin aç gözlerini hadi, hadi yiğenim.' Tibet kan ile yüzüne yapışmış saçları çektiğinde kızın zor soluklanmalarını da fark edebilmişti. Zarar vermemeye çalışarak kucakladığında ise ardında duran arabalara bakmadı bile. Tek yaptığı kızı arka koltuğa yatırıp kapıyı kapatmakdı.
'Çıkarın arabaları lan!' ardında duran arabalara bağırıp koltuğuna tekrar yerleştiğinde geri geri de çıkmaya başlamıştı çoktan.
Geldikleri hastane, Tibet'in herkese çatması, diğerlerinin voltalarına volta katması derken zaman geçmek bilmiyordu. Tibet'in ise gözlerinin önüne gelen tek şey vardı, tirtir titreyen Derin'in bedeni ve kanından kızıla dönmüş saçları. Tibet'in dokunuşu ile irkilmesi ve sesini duyup o irkilişten kurtulması da ayrı bir olaydı elbet. Acilden çıkan doktorla hepsinin adımları adamın önünü kesmişti.
'İyi mi?' Emir'in sinirden kasılan çenesine rağmen konuşması ile doktor usulca başını salladı.
'Şu an sakinleştirici verdik, yaraları fazla müdahale gerektirici değil ancak polise haber vermemiz gerek.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Şafağı |Şafak Serisi|
Teen Fiction(Şafak Serisinin 2. Kitabıdır.) Koyu kızıla boğulmuş bir hikayenin baş kahramanlarının kanından gelen gençler... Hayatları boyunca dostluk, aile, sevda, umut ve destek olmanın anlamını büyüklerinden öğrendiler. ...