Bölüm 11 - Yeniden Doğuş

5.9K 362 45
                                    

Tibet'ciğime geç kalmış olabilirim, bu yüzden affınıza sığınıyorum. Ne olur kusura bakmayın, sabahtan akşama kadar tercihler silsilesi ile uğraştım, akşamdan bu saate kadar ise yeni bir iş yemeğine katılmak zorunda kaldım. Belki bir iç mimar olamayacak kadar kötü matematiğim var ancak bende bu hayal gücü varken belli ki önümde kimse duramaz... Neyse başınızı ağrıtmayım... İyi okumalar...

Unutmadan Ateş karakterine can verecek mankenimiz Mariano Di Vaio'nun üst düzey tutkunuyum ;)

                                                                           Ve dövüşebilirim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

                                                                           Ve dövüşebilirim...

       Doğru bulduğum, haklı bulduğum, güzel bulduğum

                                                                     her şey ve herkes için;

                                                Yaşım başım buna engel değil..!

                                                                                    -Nazım Hikmet

  ------------------------------------------------------------------------------

'İçmek için izin istiyorsun?' Vuslat koltuğa iyice yerleşip derin bir nefes aldığında Tibet suçlu çocuklar gibi başını sallamıştı.

'Yedek sprey al yanına. Ne olur ne olmaz. İki tane bulunsun.' adamın yüzü aydınlanırken Vuslat'da gülümsemişti ki Tibet kalkmaya hazırlandığı koltuğa tekrar yerleşip babasının gözlerinin içine baktı.

'Baba, beni doktorla bile görüştürmedin. Çok mu ağır durum?'

'Ağrı değil Tibet ama ağırlaşmaması için elimden geleni yapmam gerek. Seni kısıtlamayı sevmiyorum bunu sende biliyorsun.'

'Biliyorum ama böyle üzerime düşünce her an bir şey olacakmış gibi tetikde oluyorum.'

'Farkındayım. Çocukken doğru dürüst koşmadın, izin vermedik. Yaşıtların gibi ol diye çabaladık ama biliyorsun işte ağaçdan düşüp kolunu kırdın üstelik kriz geçiriyordun, çoğu şeyde engel koyduk ama elimden bu kadarı geliyor evlat. Bak ben çeşit çeşit acılar yaşadım. Yeliz öldü, kardeş acısı yaşadım, babamı buldum öldü baba acısı yaşadım, bunları kaldırdım ama sana bir şey olursa, sana veya kardeşlerine bir şey olursa yaşayamam. Taner vurulduğunda o acının sınırındaydım Tibet, o yüzden beni yıkacak tek şey sizi kaybetmem olur. Anlıyorsun demi beni?'

'Anlıyorum, hak veriyorum ama hep mi böyle olacak. Baba, uyurken dahi baş ucumda telefonumdan önce nefes açıcım oluyor. Grip olduğumda hastaneye kaldırılmam gerekiyor. Doktorla görüşemediğimden soramıyorum, telefonda dahi adam bana bir şey anlatmıyor. Ömrümün sonuna kadar sürecek mi bu? Sırf içmek, koşmak değil. Tehlikeli bir dünyadayız ve bu bile ölüme sürükleyebilir beni sende biliyorsun.'

Karanlığın Şafağı |Şafak Serisi|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin