Selam millet.... Vallahi hiç yorum morum olmayınca bende haliyle bir göz atıyım diye girip bölüm bile yayınlamıyorum. Neredesiniz siz Allah aşkına.
Eğer ki glnhir haber vermese işimiz yaş vallahi...Gülçare sana da çok teşekkürler, sen olmasan ne hallerdeydik :)
İnsan bir özlediğini söyler, hiç yoktan bölüm ister. Tamam kabul benim bu arada yaşadığım çok şey oldu ama ilacım neredeydi? Yorumlarda. Hadi bu kez bol bol yorum bekliyorum.
Canısınız... İyi Okumalar...
Nasıl Vuslat duygularını göstererek küçük bir çocuk gibi küsmeye kadar götürdüyse meseleyi elbette Eymen'de yapardı aynısını. Çünkü gecenin bir vakti kıpırdanmasıyla ağlamasına fırsat vermeden açmıştı gözünü, çünkü her an sağa sola düşecek diye telaş yapsa da yürüsün diye karşısına geçip kollarını açmış ve onun sarsaklayarak gelip boynuna atlamasıyla bir bir dökmüştü gözyaşlarını. Dahası tek bir kelimesiyle gecenin bir yarısı sokağa düşmüşlüğü olmuştu. Eğer ki bu kadar çabuk kabullenebiliyorsa Tibet'i, ki bunun elinde büyümüş adam olmasıyla alakası yoktu, sade ve sadece zamanında ölmeyi göze alarak o ateşin içine daldığı içindi. Tibet'ten emin olduğu içindi. Bir gün ölse dahi abi dediği Vuslat'tan sonra Tibet'in asla ama asla kızını yalnız bırakmayacağını bildiğindendi.
Taner kendine yaslanacak kadar bitkin ama inat uğruna yürüyen kadının belini iyice sardığında dudaklarını da şakağına bastırmıştı. Ada'nın gözünün içine bakar bardak dahi kaldırtmazdı ama pek sevgili karısında kurt kaynıyordu, hele ki 'Bir iki gün dinlenin, güçlü bir kızınız var, daha sonra hareket halinde olmanız sizin için de bebek için de daha iyi.' Diyen doktordan sonra Ada'yı kimsecikler tutamamıştı. Sert bir darbe almıştı kadın, ilk başta her şey belli olana kadar riskli bir süreç geçirmişlerdi ama tastamam iyi oldukları ortaya çıkınca bir kalkıp göbek atmadığı kalmıştı aileye girdi gireli deli dolu olan kadının.
'Yeter bu kadar, yorma kendini daha fazla.' Taner anında kucaklayacak olsa da elinin üzerine inen vuruşla bakışlarını ters ters onu izleyen deli ve delicesine sevdiğine çevirdi.
'Bir huzur ver hayatım, iyiyiz sakin ol.' İnandırmak istercesine inatla Taner'in gözlerine baksa da adam burun kıvırarak el mecbur demek zorunda kalmıştı sadece. Gözlerindeki yeşilde boğulan kahve harelerine rağmen boyun bükmüştü.
'Nasılsın ayaklı trajedi?' Tibet sırıtarak koltuğa şükür ki oturmuş Ada'ya baktığında onun yanındaki yastığı hiçte hızlı olmayan şekilde atmasıyla yakalayıp sırtına koymuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Şafağı |Şafak Serisi|
Fiksi Remaja(Şafak Serisinin 2. Kitabıdır.) Koyu kızıla boğulmuş bir hikayenin baş kahramanlarının kanından gelen gençler... Hayatları boyunca dostluk, aile, sevda, umut ve destek olmanın anlamını büyüklerinden öğrendiler. ...