Yine bir geç kalış. Vallahi hazır bölümü atacak zamanım yok. O dereceyim.
Bu arada fazla uzatmayacağım, not çıkarmaya devam etmem gerekiyor ama bu #Wattys2016 meselesini bilen varsa bana bir anlatsın. On dakikadır mal mal sayfaya bakıp bir halt anlamadım. Sekiz saattir not kağıtlarına kilitlendim diye mi bilmem ama lütfen anlayan varsa açıklasın bana bi. Bu arada şarkı çok seviyorum eklemeden geçmem. Sizi çok özledim ve yorgunluktan durduk yere gülen beş kız bir aradayız... Yazık bize...
Muhabbetiniz çok özlendi...
Gel seninle bir kez daha ağlayalım;
Yaşanmışlara, yaşanmamışlara,
Bir de hiç yaşanamayacaklara.
-Oğuz Atay
--------------------------------------------------------
Miray omuzunda ağlayabileceği Alaz'la yaşadıklarını birbirlerine sarılarak geçirmeye çabalıyor ise aile olmanın kavramını hissedebilmişler demekti. Bir bakıma söylenecek tek bir söz kalmıştı, Kasırga ailesi olmak aslında birbirinin eksik göz yaşını tamamlamakdı bir bakıma.
Gece yarısına kadar herkes sessiz sakin odalarına tıkılı kalsa da Tibet sonunda dayanamamış göğsünde saçlarına çiçekler ekmiş kızın uyuyan bedenini yastığa bırakarak üzerine örtüyü örtmüş ardından saçlarının arasına dudaklarını basarak odadan çıkmıştı. Sakin adımlarla Emir'in ve Derin'in olduğu odaya ilerlemişti. Kafasının karşıklığı ve sıkıntısı birleştiğinde derinden bir nefes alarak saçlarının parmaklarıyla geriye doğru taradı adam. Önünde dursa da Emir'in iyi olup olmadığını bilmediği için gönlü de izin vermiyordu kapıya vurmaya ama madem kardeş demişti, dost bilmişti çalacak destek olacaktı. Ne kadar istemese de kapıya sessizce vurduğunda Emir'in kısılmış 'Gel' sesi de duyulmuştu. Sakince araladığı kapının açılan yerinden bakışlarını Emir'e yönlendirdiğinde adamın anında ayaklandığını görerek dalmıştı odaya. Bakışları arada Derin'in karanlık uyku içindeki haline kaysa da sonunda Emir'in karşısında dikilen suratını süzdü.
'İyi misin?'
'Abi, ben-' cümlesini dahi bitiremeden başını sağa sola sallamıştı. Kafasındaki fikirinin cinayetleri faili meçhulken bunu adlandıracak bir cümle dahi bulamıyordu. Yüzünün her zerresine biçilmiş kaftan misali yerleşmiş bir hüzünle savaşmaya çalıştıkça daha da yenik düşüyordu sanki adam.
'Toparlanacak, biliyorsun değil mi?'
'Doktorum ben abi, doktorum ama sevdiğim kadına yardım edemiyorum. O acı çekiyor ve ben burada böylece göz yaşı dökmenin haricinde bir şey yapamıyorum.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Şafağı |Şafak Serisi|
Fiksi Remaja(Şafak Serisinin 2. Kitabıdır.) Koyu kızıla boğulmuş bir hikayenin baş kahramanlarının kanından gelen gençler... Hayatları boyunca dostluk, aile, sevda, umut ve destek olmanın anlamını büyüklerinden öğrendiler. ...