Bölüm 32 - Tutkun

4.5K 323 46
                                    

 

Hala kendime gelmemişken buraya geldiysem demek ki... Bu kez harbiden çok uzatmayacağım bu kısmı. Bende durumlar aynı, bileniniz bilir zaten. Siz de bu günümüze şükür diyorsanız hadi azıcık satır aralarında kaybolalım. Sizi çok beklettiğimin farkındayım bu arada kusuruma bakmayın artık...

Ah! Bu kadar okudum, bu kadar öykü ya da destan duydum, aşkın yolu asla düz gitmiyor

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ah! Bu kadar okudum, bu kadar öykü ya da destan duydum, aşkın yolu asla düz gitmiyor.

William Shakespeare

-------------------------------------

'Niye çekiyorum? Ben ablanı alırken yumruğumu yedim. O daha hiç birimizden fiske yemedi. Baba böyle kolay mı alacak Ateş baldızımı?' Yavuz koyulaşan gözlerini Vuslat'a çevirdiğinde Deniz şaşkınlıkla kocasını süzse de ses çıkarmamıştı.

'Tuttum mu oğlum seni, gidip hesap sorsaydın. Kız benim kızımsa seninde baldızın.'

'Harbiden haklısın baba. Ben gelirim birazdan.' Yavuz ayaklandığında Deniz hızlı adımlarla adamın yanına ilerleyip tuttuğu gibi koltuğa oturtmuş ardında kıpırdamasın diye koluna girmekten de geri kalmamıştı. Ateş'i Yavuz'un eline bırakırlarsa kesinlikle yolu konforsuz bir tabut içinde Zincirlikuyu olurdu. Kapı sesiyle beraber herkesin bakışları o tarafa yöneldiğinde Tibet elindeki kanlı pamuğu dudağına bir kez daha bastırarak ona büyümüş gözlerle bakan ailesine yaklaşmıştı.

'Tibet ne oldu oğlum?' Buğlem hızlıca adamın yanına yaklaşsa da kara gözlerinde öylesine fırlama bir ifade vardı kı kesinlikle dudağını patlatırken eğlendiği apacık ortadaydı.

'Oğlum ne oldu söylesene?' Buğlem tekrar ayak diretse de Tibet rahat bir tavırla koltuğa oturmuş ardından siyah kotuna ilişmiş tozu eliyle silkeleyerek dudağındaki pamuğu geri çekmişti.

'Kendime engel olamadım. Enişte beye iki üç salladım o da boş durmadı tabi.' Vuslat kahkaha atmamak için kendini zor tutsa da salondaki diğer erkekler tebrik eder bakışlarını göndererek içlerindeki rahatlamaya şükür çekmişlerdi.

'Baba, bu hafta sonu değil de gelecek hafta sonu olsun beni dinlerseniz. Kalça kemiğine sert teptim biraz toparlansın.'

'Ciddi değilsin dimi Tibet?' Tuanna şaşkın ve inanmak istemeyen gözleriyle adamı süzdüğünde onun umursamazca omuz silkmesi tuz biber olmuştu olayın üzerine. Önüne düşen saçını parmaklarıyla geriye tarayıp ayaklandığında bütün gözler üzerinde olsa da o sadece Tibet'e yaklaşıp tek kaşını kaldırmıştı. Herkes gerginliği hissetse de beklenenin aksine Tuanna sırıtmaya başlayarak Tibet'in açılmış dudağını kontrol etmişti.

Karanlığın Şafağı |Şafak Serisi|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin