3.Bölüm-Nikah(2.part)

19.1K 1K 37
                                    

...2.part...

***

Bu sırada misafir odasında huzursuzca oturmakta olan biri vardı, Daniel. Alec ile karşılıklı koltuklarda oturmuş, Jamison ve kızlarının geri dönmesini bekliyorlardı. Alec sakince viskisini yudumlarken, Daniel yedincisinden sonra saymadığı viski kadehlerinden bir tanesini daha kafasına dikti. Tanrı'ya şükür hemen sarhoş olan o zayıflardan değildi hatta sarhoş olduğunu bile hatırlamıyordu.

Neden bu kadar huzursuz olduğunu bilemeyerek ellerini saçlarının arasından geçirdi. Bir görevi vardı ve bunu gerçekleştirip geliniyle topraklarına, İskoçya'nın kuzeyine dönecekti. Ama görevi düşündükçe, Mary'nin yanından ayrılırken ki o ifadesi gözlerinin önüne geliyordu. Kabul etmek istemese de gözlerine yaşlar dolmasına rağmen hala dik durmaya çalışması, Daniel'ı bir hayli etkilemişti. Mary, ne kadar uğraşırsa uğraşsın o korunmaya muhtaç, ürkek ve zayıf halini Daniel'dan saklamayı başaramamıştı. Bu yüzden de Daniel'ın aklı çok karışmış, göğsünde rahatsız edici bir huzursuzluk baş göstermişti. Hayatında şuana kadar hiçbir kadını koruması gerekmemiş zaten korunmaya muhtaç bir kadınla da karşılaşmamıştı, böyleleri İskoçya'da bulunmazdı.

Kafasından Mary'i atmak için hayır anlamında başını sertçe salladı; sonuçta o bir görev adamıydı, savaşçıydı ve bir kadın için üzülemezdi. Kendisi de evlenmek istemiyordu, hele kanı bozuk biriyle asla! Görevler önce gelmeliydi, doğru olan buydu. Kendi kendini telkin etmeye çalışırken, Alec Daniel'ın bu huzursuz halini farketmiş olacak ki:

-Neyin var? Diye sordu. Daniel, şu andaki karmakarışık ruh halini arkadaşıyla paylaşmaya hiç niyeti olmadığından omuz silkmekle yetindi. Alec de bunun üzerine bir şey söylemedi zaten kendisi Daniel'la çok da ilgili gözükmüyordu, sadece sormak için sorduğu çok belliydi.

Daniel gözlerini kısarak arkadaşını baştan sona süzdü, onun da aklından bir şeyler geçirdiği çok belliydi ama Daniel'dan farklı olarak rahat görüntüsünün altında gizlemeyi başarıyordu. Yıllardır tanıdığı dostuna:

-Ne düşünüyorsun? Diye sordu. Alec, Daniel gibi omuz silkerek:

-Kimi seçmem gerektiğini düşünüyorum; sonuçta hayatım bu kadınla geçecek, bana varisler verecek ve kalenin kendisini ilgilendiren işleriyle uğraşacak. Önemli bir karar ve bu kadar sorumluluğun altından kalkabilecek kişiyi seçmeliyim.

Alec daha önce kimi seçmesi gerektiğini hiç düşünmemişti. Kral Edgar emir vermişti ve o da kabul etmişti, böylece Daniel gözünde konu kapanmış, geriye sadece evlenmek kalmıştı. Ama asıl meselenin bundan sonra başlayacağını fark edememişti. Kendi akılsızlığına kızdı, burada durmuş Mary'nin üzüntülü bakışları ve görevi arasında kalmışken, Alec çok daha önemli konulara yoğunlaşmıştı. Ama o bakışları da unutamıyordu, hem nasıl unutabilirdi ki! Klanındaki herkesin kendinden emin gözleri kapkarayken, onun ümitsizlik ve çaresizlikle kendisine doğru çevrilen gözleri bal rengiydi, hayatında bu renk gözleri daha önce kimsede görmemişti sanki parlıyor gibiydiler...

Kendi kendine lanetler okudu, buraya kadardı. Mary'nin dolan gözlerine inat hala evin hanımı rolünü üstlenip kardeşlerine yol göstermeye çabalamasını takdir ediyordu fakat gerçekten buraya kadardı. Alec gibi gerçekçi olmalıydı; kralın emri doğrultusunda birisiyle evlenecekti ve bu kişiye, holdekiler misafir odasına geri dönmeden karar verirse çok daha iyi olacaktı. Önce ikizleri düşünmekle başladı; Alice ve Agnes'ı. Bu kızları baştan elemesi gerekiyordu, evde yeterince şımarık yetiştiklerine emindi ama onları İskoçya'da şımartacak kimseyi bulamazlardı ve Daniel'da onlardan herhangi birine özel ilgi gösterecek vakti yoktu. Ayrıca fiziksel yapı olarak o kadar narin görüntüleri vardı ki kuzeyde kışın hayatta kalırlarsa kendilerini şanslı hissetmeliydiler. İkizleri eledikten sonra Jamie'yi düşündü. Fiziksel olarak dayanıklı olduğuna emindi, nasırlı elleri ise çok iş yaptığını gösteriyordu fakat asi ve laf dinlemez biri olduğu da çok belliydi, bu Alec'e bakışlarından bile anlaşılıyordu. Topraklarında asilere ne olduğunu herkes bilirdi, Daniel bir de karısıyla uğraşmak istemezdi. En son Mary'e sıra geldi. Onu neden sona bırakmıştı, bilmiyordu. Mary'le ilgili korunmaya muhtaç olması dışında hiçbir yargıya varamamıştı! İkizler gibi çok ağlak ya da Jamie kadar sert değildi. İkizler gibi bütün gün boş olmadığına emindi ama Jamie kadar iş yapmadığını da anlamıştı çünkü en nasırlı eller Jamie'e aitti.

İskoç Gelin /Tamamlandı/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin