Bir kocasına bir yeni babasına bakıyordu. Her şey yine çok yanlış bir zamanda oluyor ve Mary sadece izlemekle yetinecek gibi gözüküyordu. Bir kadına ders vermeye çalışırken kocası gelmişti ve çok sinirliydi, bu da yetmezmiş gibi neden yataklara düştüğünü bilmediği bu adam kalkmış Daniel'dan daha sinirli bir ifadeyle açıklama bekliyordu, en kötüsü de yaşananların hepsi halkın önünde cereyan ediyordu.
Mary nefesini tuttu, belki işler ona doğru dönmeden ölmeyi başarabilirim diye, arada bir yanan ateşe atlamayı da düşünmüyor değildi lakin o kadar acılı bir ölümü istemiyordu. Ölecekse belki de sevdiği adamın elinde ölmeliydi.
Kafasını kullanıp bu işten de yırtmalıydı, yatağı neden yaktığını nasıl açıklayacaktı önce buna bir cevap bulmalıydı. "Ale' e ders vermek için senin yatağı yaktım, gücün bende olduğunu, her istediğimi yaptırabileceğimi anlasın istedim" mi diyecekti! Şaka gibiydi! Ümitsizlik içerisinde etrafına bakınırken herkesin buna kocası da dahil, Daniel'ın babasına doğru saygıyla eğildiklerini gördü. Kendisi iyice göze batmak istemezken bu yaptığıyla herkesin ondan nefret edeceğine emindi. Kendisi hakkında bir selam vermekten, saygı göstermekten bile aciz diyeceklerdi ve bunda sonuna kadar haklılardı, hiçbir şeyi doğru yapamamış her şeyi eline yüzüne bulaştırmıştı. Biraz önce kazandığı zafer duygusunun üzerine şu anda mutsuzlukla gözleri doldu. Başını yere eğip hızla selam verdi lakin artık çok geçti. Adam umursamaz bir şekilde arkasını döndü ve sorusuna yapılacak açıklamayı bile beklemeden kalede gözden kayboldu.
Mary, adamın gidişini izlerken arkadan biri hızla kolundan tutup onu kendisine doğru çekti. Kocasıyla gözleri buluştuğunda siniriyle onu boğacağını sanmıştı ama tek görebildiği hayal kırıklığıydı. Hayal kırıklığı için de gördüğü bu gözler onu daha fazla üzmüştü sanırım, sinirli hallerine alışmıştı ama o gözlere hayal kırıklığını yakıştıramıyordu. Şok olmuş bir şekilde kocasına bakarken ve bir umut o gözlerdeki ifadenin değişmesini beklerken kocasının Mary'nin kolunu tutan eli yavaşça aşağıya kayıp elini tuttu, avucunu açtı ve içine bir şey koyup avucunu tekrar kapattı. Bunu yaparken bir kez olsun gözleri birbirinden ayrılmamıştı.
-Artık bitti! Dedi sakince ve yoluna devam etti. Babasının gözden kaybolduğu kapıdan girip o da gözden kayboldu. Mary, uzun süre kendisine gelemedi, etrafta kimse kalmayıncaya, başlayan şiddetli yağmur yanan yatağı söndürene kadar orada kaldı. Sonrasında avucunu açıp elinde duran siyah inci kolyeye baktı. Annesinin yadigarı bu kolyeyi kocasının attığını sanıyordu, halbuki hep yanında taşımıştı. Şimdi ise her şey bitti diyerek avuçları içine bırakmıştı.
Mary, kalenin dış kapısına doğru yavaşça yürümeye başladı. Kalede nereye gideceğini bilmiyordu, buradaki kimseyi de tanımıyordu. Kendini yapayalnız hissetti, konuşabileceği birine o kadar ihtiyacı vardı ki! Ailesini o kadar özlemişti ki onları bir dakika görebilmek için her şeyi yapmaya hazırdı. Elinde sımsıkı tuttuğu kolyesi sanki kalbi gibiydi. Kalbi eline verilmiş bir insan nasıl hissediyorsa o da öyle hissediyordu.
Her şey bitti demişti, aralarında başlayan bir şey mi vardı ki her şeyin bittiğini söylüyordu. Bu kadar kötülüğü haketmiyordu, yaptığı her şeyi kocası için yapmamış mıydı? Ona aşık olmak, sevmek, evlenmek, buralara kadar gelmek istememişti fakat evlenmişti, evlendiği adama bu kadar kısa sürede aşık olmuştu, onunla İskoçya'ya muhtemelen onu asla kabullenmeyecek, sevmeyecek insanların arasına gelmişti. İlk düşündüğünde bunu bir zulüm gibi görse de iyi taraflarına bakmak istemişti. Yeni bir sayfa açarak hayatına devam etmek istemişti, bu çok mu zordu? Hayatındaki erkek anlam veremediği bir şekilde ondan nefret ederken, bir de onun eski ve hala hayatında olup olmadığını bilmediği bir kadınla uğraşıyordu. Buna ek olarak ondan nefret etmeye çok müsait babanın uyanması ve halkının önünde yeterince iyi bir izlenim bırakamaması da eklenmişti. Gerçi mükemmel biri olsa da muhtemelen ondan yine nefret edeceklerdi çünkü İngiliz kanı taşıyordu!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İskoç Gelin /Tamamlandı/
Ficción histórica#1 olarak tamamlandı^-^ Baron Jamison'un en büyük kızı Mary, İskoçya'nın en güçlü toprak sahiplerinden Ferguson klanının gelecek varisi Daniel'la evlenmek zorunda kalmıştır. Babasının borçlarına karşılık, kralın emriyle gerçekleştirilen bu evlilik...