9.Bölüm-Geçmişin Gölgesi

14.1K 737 43
                                    


        Yüzü yeni gülmeye başlamış bir çocuktum. Kardeşimin benim yüzümden ölmesi, hayatımı mahvetmişti. Bir çocuk olup bu yükü taşıyabilecek çok az insan vardır, sanırım onlardan biri de bendim. Sadece kendi hayatımı değil, ailemin hayatını da mahvetmiştim. Annemin, babamın hatta klanımdaki kimsenin yüzü gülmüyordu. Bir karanlık içine gömülmüştük nasıl çıkacağımızı bilmediğimiz...

       Sadece o vardı, kardeşim. Babamın gözdesi, annemin en sevdiğiydi. Klandaki herkesin gelecekteki lider diye baktığı çocuktu o. Bunlar beni etkilemezdi, aksine gururlanırdım kardeşimin ne kadar iyi olduğuyla. O zamanlar daha on bir yaşında bir çocuktum. Dünya'yı yeni öğrenmeye çalışıyor, insanlarla iletişimin nasıl olması gerektiğini, nasıl güçlü bir asker olup topraklarımı korumam gerektiğini daha yeni öğreniyordum. Yine de ne yaparsam yapayım, ne kadar çabalarsam çabalayayım herkesin gözdesi kardeşimdi; iyi evlat, yetenekli savaşçı, istenilen lider oydu fakat büyük olduğum için bunlara ben sahip olmalıydım. Ailenin en büyük erkek çocuğu ben olduğumdan dolayı bu hak bana doğuştan gelmişti ve bu doğuştan gelen hakkı benim dışımda kimse bozamazdı, lider olan babam bile! Ancak ölümüm dahilinde bu kural bozulmakta ve eğer erkek çocuğum yoksa bu hak kardeşime geçmekteydi.

       Bu sorumluluktan vazgeçmek benim için çok zordu fakat ailem, klanım ve herkesin geleceği için doğru olanı yapmam gerektiğini biliyordum. Kardeşim büyüdüğünde benden çok daha iyi bir lider olacağına emindim, bu yüzden de liderlik hakkından vazgeçmeye karar verdim. Bunu uzunca bir süre düşündüm, evet, o zamanlar daha küçüktüm ama her şeyi idrak edebilecek olgunluktaydım. Yaşım küçüktü fakat insanların neyi, niçin yaptığını anlayacak kadar büyüktüm de. Mesela, ben çok daha küçükken kardeşimle aramda rekabet oluşturmaya çalışıp hırslanarak daha çok gelişmemize çabalardı ustalarımız. Bu ben de çok işe yaramazdı herkesin çok iyi olması gerektiğini düşünürdüm fakat yapılan taktik kardeşimde işe yarar, hırslanırdı, bundan dolayı da daha çok çabalardı. Ben de elimden geleni yapıyordum, en azından o zamanlar öyle sanıyordum, klanım ve ailem için çabalıyordum fakat bunun yeterli olmadığını çok sonraları anlayabildim. Bunu anlamam, kararımı vermem vakit alsa da sonunda doğru şeyi yaptığıma inanıyordum. Bu yüzden de benden daha iyi olduğunu düşündüğüm için liderliğin kardeşimin hakkı olduğuna karar verdim.

       Bir gün yeterince kafa patlatıp doğru karar verdiğimi düşündüğümde bu konuyu babama danışmak için odasına gittim. Babam önceleri, yani kardeşim ölmeden önce, yüzü gülen bir insandı, hayat doluydu ve bunu insanlara da bir şekilde geçirmeyi bilirdi. Beni gülen gözleriyle karşıladı ve odasına buyur etti. O zamanlar babam bu kadar mutlu ve güler yüzlü olmasına rağmen aramızda hep bilmediğim bir duvar vardı, belki ben öyle hissediyordum ama çocuk aklımla neden böyle hissettiğimi bulamıyor, bundan dolayı da soruna çözüm getiremiyordum. Bir kez bile babamla bu konuyu konuşmadım ve o ince duvar bugün aşılmaz bir engele dönüştü, artık istesem de o duvarı yıkamıyor, aşamıyorum, belki de böylesi benim için daha iyi olmuştur; bugün, o duvar benim için kalkan olmuş durumda...

        Babamın işaret ettiği yere biraz çekinerek ama bunu ona belli etmemeye çalışarak oturdum. Konuşmaya nerden, nasıl başlamam gerektiğini bilmiyordum. Sıkıntıyla babamın karşısında kıvranıyordum resmen. Babam bir süre beni izledikten sonra oturduğu yerden kalkıp yanıma geldi, önümde eğilip sevgiyle başımı okşadı ve bana gülümseyerek;

        -Sanırım benimle konuşmak istediğin şeyler var fakat biraz çekiniyor gibisin. Buna gerek yok, benimle her şeyi konuşabilirsin evlat, sen hazır olana kadar ben seni beklerim. Dedi. O an babamın gözlerine baktım, bana ne kadar anlayışlı olduğuna inanamıyordum fakat bakışlarında bir farklılık vardı. Kardeşime baktığı gibi bakmıyordu bana, klandaki diğer çocuklardan bir farkım yoktu onun için, öz oğlu olmama rağmen. Bu kalbimi kırmıştı ama mesajı artık daha net anlamıştım, babam kardeşimi seçmişti ve ben de onun kararlarına saygı duyup istediği şeyi ona verecektim. Boğazımı temizledim, kendimden güç almaya çalışıyordum. Sonunda babamın gözlerinin içine bakıp;

İskoç Gelin /Tamamlandı/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin