9.Bölüm-Geçmişin Gölgesi(Son Part)

13.9K 714 18
                                    

       Arkamı döndüğümde korktuğumun başıma geldiğini anladım, kardeşim de peşimden gelmişti. Kaleden ne diyerek çıkmıştı, refakatçisi neredeydi hiçbir fikrim yoktu, şu anda benim için önemli olan da bu değildi zaten. Önemli olan tek şey hayatımın tehlike altında olmasıydı hem de annem ve babam tarafından. Bir şeyden emindim ki kaleye döndüğümüzde babam beni kesinlikle öldürecekti, eğer o öldürmezse zaten annem öldürecekti. Bu duruma bir an önce son vermek amacıyla atımı hızla kardeşimin geldiği yöne çevirip;

       -Burada ne halt ettiğini sanıyorsun? Diye bağırdım. Yanıma gelene kadar cevap vermedi, ben de o gelene kadar yaptığım hareketten şok olmuş atımı sakinleştirmekle hem de sinirlerimi yatıştırmaya çalışmakla uğraştım. Kardeşim bana yaklaştıkça atını yavaşlattı ve aramızda birkaç metre bırakacak şekilde atını durdurdu, bu kızarsam kaçacağı anlamına mı geliyordu pek emin değildim fakat zaten peşimden gelerek bir hata yapmıştı üstüne bir de kaçmaya çalışırsa benden iyi bir dayak yiyeceği kesindi. Normal şartlarda kardeşime kızamıyordum bile ama bugün hiç de normal sayılabilecek şeyler başıma gelmiyordu, bu yüzden yapacağım her şeye hakkım da vardı; en azından o ruh haliyle ben öyle düşünüyordum.

       Öfkeyle onu süzdüm. Gözyaşlarını silmiş, karşımda benim babamın karşısında olduğum gibi cesur bir şekilde durmaya çalışıyordu ama yine de araya mesafe koyup kendisini garantiye almıyor da değildi. Bir an için ona sinirlenmeyi bırakıp ben de babamın karşısında böyle mi görünüyordum acaba diye içimden geçirdim. Eğer bu şekilde göründüysem, nasıl beni insafsızca dışarı atmış, benimle dalga geçer gibi konuşmuştu anlam veremiyordum; kardeşim gözüme o kadar masum ve savunmasız görünüyordu ki onun kalbini şu haldeyken asla kıramazdım. Öfkem yavaş yavaş yerini hüzne bırakırken ona kızmak yerine konuşmayı denemeye karar verdim. Atımdan atladım ve onun da aynı şeyi yapmasını bekledim. Ne yapmasını istediğimi anlamış bir şekilde kararsızlıkla etrafına baktı, hala ona kızacağımdan endişeli bir şekilde bir süre atının sırtında durduktan sonra bana güvenmeye karar vermiş olacak ki atından atladı. Lakin yine de çok yaklaşmak konuşunda tereddütleri olduğu belliydi, bana çok yaklaşmamaya özen göstererek olduğu yerde bekledi. Ürkek kardeşime bakıp ona sıcacık bir gülümseme gönderdim; yaşadığım onca kalp kırıklığına, gururumun incinmesine, aşağılanmalarıma rağmen kardeşime hala gülümseyebiliyordum.

       Bir süre kardeşimi izledikten sonra orada olması gereken kişinin ben olmam gerektiğini daha iyi anlamıştım. O; şu tertemiz, saf halini kaybetmemeliydi, zaten benim yerimde de o olsaydı bu travmaya dayanamazdı, bundan sonrası için ben bile nasıl bir tepki vermem gerektiğini bilmiyordum fakat tek bir şeyden emin olabilirdim ki o da kardeşimin bu olaydan etkilenmemesi için elimden geleni yapacağımdı.

       Gülümsememe karşılık beni kuşkuyla süzdü, kararını vermesi çok uzun sürmüştü (önceden hiç böyle olduğunu görmemiştim) fakat ben, bana kalbini açacağı o anı sabırla bekleyecektim ve öyle de yaptım. Onu beklediğim bu süre zarfında acaba o da benim gördüklerimi mi gördü, ondan mı bugün kuleyi gösterip ağlıyordu diye içimden geçirdim. Bir taraftan tanrıya sadece kavga sesini duymuş olsun bir şey görmemiş olsun özellikle de annemizi o şekilde görmemiş olsun diye dua ediyor, diğer taraftan ona gülümseyip sakinleşmesini bekliyordum. Daha önce annem ve babamın kavga ettiklerine bile şahit olmamıştık ikimizde, bu yüzden en küçük bir kavga kardeşimi çok etkileyeceğinden emindim.

       Ona doğru kollarımı açıp:

       -Hadi ama insan abisini bu kadar bekletir mi? diye olabildiğince sevecenlikle sordum. Bu sözüm üzerine bu kez tereddüt etmeden yine dolan gözleriyle bana doğru koştu ve sıkı sıkı sarıldı. Nesi olduğunu tam olarak bilemesem de bugün bu konuyu konuşmak doğru bir hareket olur muydu emin olamıyordum.

İskoç Gelin /Tamamlandı/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin