8.Bölüm-Yeni Evli(Son Part)
Mary görmek istemediği manzarayla daha geç karşılaşmak için kapıyı ağır ağır açtı fakat hazin son karşısında olduğu gibi duruyordu. Sabah gördüğü çıplak kadın, kocasının yatağında yatmış şarkı söylüyordu. Kapı sesine başını çeviren kadın, Mary'e gülümseyerek:
-Dan biraz önce çıktı. Dedi ve sabah çıplak yanlarında dolaşan o değilmiş, sanki çıplaklığından utanıyormuş gibi üstündeki kürkten yorganı göğüslerine doğru çekti. Mary, kusacak gibi oldu, midesi o kadar bulanıyordu ki bir kova olsa kusabilirdi de.
Geldiği yönden geri döndü ve merdivenleri inmeye başladı, ne yaptığı ya da yapacağı hakkında hiçbir fikri yoktu, şuanda Daniel'ın ne kadar aşağılık bir adam olduğu dışında bir şey düşünemiyordu. İngiltere aklına geldi, evli saygın erkeklerin genellikle sevgilileri oluyordu ve hiç kimse buna sesini çıkarmıyordu, belki kendisi de bu durumu sineye çekebilirdi fakat kendisi yıllarca temizlenmemiş pislik içinde, her şeyin kırık dökük olduğu bir odaya bırakılırken onun burada sevgilisiyle gönül eğlendirmesine dayanamazdı. Ne yapmış olursa olsun bu kadar büyük bir cezayı haketmemişti.
Daha ağlamayacağını söylemişti biraz önce, pes etmeyecekti, çabalayacaktı fakat şimdi anlıyordu ki kocası ondan nefret ediyordu ve ne kadar uğraşırsa uğraşsın onun yatağındaki kadın kadar değeri olmayacaktı, o nefret duygusunu yok edemeyecekti. Gözleri doldu, ağlamamak için iyi tarafından bakmaya çalıştı olaya, tek bulabildiği ise onun Daniel ile evlendiğiydi. Kız kardeşlerinden biri bu hayatı yaşasaydı, gördüklerini görseydi kendini affedemezdi. Sonrasında Jamie'yi düşündü, kardeşinin mutlu olmasını umdu, kendi yaşadıklarının tam tersi bir hayata sahip olmasını Tanrı'dan diledi. Merdivenleri indiğinde avluya açılan kapıdan çıktı. İnsanlar yavaş yavaş evlerine çekilmeye başlamıştı, onu görenler şöyle bir süzüyor selam verme gereği bile duymuyorlardı. Mary giden insanların peşinden baktı, onların selamını istemiyordu, artık kocasının onu sevmesini bile istemiyordu. Tek istediği bir çıkış yolu bulabilmekti.
Avluda kimse kalmayıncaya kadar olduğu yerde durdu, ne yapacağına karar vermeye çalışıyordu. Kız kardeşinin yanına gidemezdi yolu bilmiyordu, evine dönemezdi ilk gün yolda öldürüleceğine emindi. Lakin burada da bir saniye daha kalmak istemiyordu. Hava alıp ne yapacağını düşünmeliydi, biraz kale dışına çıkarsa kendisine iyi geleceğine emindi. Eski günlerdeki gibi atıyla dolaşıp düşünebilirdi.
Çevresine bakıp ahırı aradı ve kısa sürede buldu. Ahıra doğru ilerlerken takip edildiğine dair bir duyguya kapıldı, çevresine baktı ama kimseyi göremedi, kendi kendine uydurduğunu düşünüp atını aramaya başladı. Zavallı dostunun da kendisine yapıldığı gibi bir köşeye atılacağını düşünürken, gerçekten de onu en köşedeki bölmede buldu. Yaşlı dostunun da kendisiyle aynı kaderi paylaştığını düşünüp onun için üzülecekken, bölmenin kapısını açmasıyla tek istenmeyenin kendisi olduğunu anladı. Yaşlı emektara o kadar güzel bakılmıştı ki kendisi zamanında bu kadar iyi bakabilmiş olup olmadığını hatırlamaya çalıştı. En azından ikisinden biri halinden memnun olduğu için biraz olsun mutlu oldu. Sırdaşı, yoldaşı, arkadaşı olan bu yaşlı ata gidip sarıldı. Üstüne binecekti ama onunla yan yana ilerlemeyeli uzun zaman olmuştu, bu yüzden de ahırdan kale kapısına kadar atının sırtına binmedi. Kapıya geldiğinde nöbetçi, Mary'e dönüp baktı fakat bir şey demedi. Mary:
-Kapıyı açar mısınız? Diye kale surlarındaki nöbetçiye doğru bağırdı. Adam ilk başta afallasa da sonrasında anladığını belli eden bir ifadeyle:
-Siz liderin hanımısınız değil mi? Lider de biraz önce çıktı, hızlı giderseniz ona yetişirsiniz. Dedi. Mary, bu kapıdan başka türlü çıkma şansı olmayabileceğini düşündüğünden adama sadece teşekkür etmekle yetindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İskoç Gelin /Tamamlandı/
Historical Fiction#1 olarak tamamlandı^-^ Baron Jamison'un en büyük kızı Mary, İskoçya'nın en güçlü toprak sahiplerinden Ferguson klanının gelecek varisi Daniel'la evlenmek zorunda kalmıştır. Babasının borçlarına karşılık, kralın emriyle gerçekleştirilen bu evlilik...