Mary, Daniel'ın yatağında uzanmış biraz önce olan şeyleri düşünüyordu. Arkadan ona sarılmış olan adam hayatı boyunca onu hiç bırakmayacakmışçasına sıkı sıkı onu sarmıştı. Mary kıpırdamadan yatıyor ve biraz önce kocasının farklı bir yönünü görmesini düşünüyordu, daha derinlerde bir şey gördüğüne emindi tek korkusu ise her ne gördüyse tekrar görememekti.
O bu düşüncelerdeyken kocasının derinlerden gelen nefesi boynuna çarpıyordu, uyuduğunu düşündü fakat bu kadar çabuk uyuyabilecek biri miydi? Karısına kendisini bu kadar çabuk teslim edebilir miydi ve en önemlisi ona güveniyor muydu? Dönüp bakma düşüncesini bir kenara bıraktı ve aynı pozisyonda kaldı, eğer kocası uyuyorsa onu uyandırmak istemiyordu lakin bu yatakta da yatmak istemiyordu. O kadının yattığı yatağa onu getirmesi bile iğrenç bir durumken Mary'nin kendisinin bu durumu kabul etmesi daha da berbattı.
O haz dolu andan, o paylaştıkları özel andan sonra kocası odunluk yapmasa şaşardı, bu adamın ince düşünme denilen şeyden haberi bile yoktu, resmen komutlarla hareket ediyordu. Kendisini de bir görev olarak gördüğüne hiç şüphe yoktu!
Gözlerini kapadı ve o anı tekrar düşündü, o anı tekrar yaşadı... Kocasının gözlerinin içine baktığında aralarında bir şey tetiklenmişti ve o da o andan sonra bir adım atmış ve sağ elini Daniel'ın boynuna koyarak ona küçük bir öpücük vermişti, bunu yaptığında çok utanmasına rağmen (biraz öncesinde yaşadıkları daha utanç vericiydi) kendini geri çekmemiş, kendini ilk çeken ise kocası olmuştu, başını eğip Mary'e bakmamış başını önüne eğmişti. Bir süre öyle kaldıktan sonra, tekrar kendisine baktığında biraz öncesinde o derinlerde gördüğü şey kaybolmuş, yine eski Daniel oluvermişti. Mary bu hızlı değişime anlam veremeden Daniel karısını bir anda kucakladığı gibi yatağa götürmüş ve biraz fırlatarak yatağa bırakmıştı. Mary daha ne olduğunu anlamadan onu pencereye doğru çevirmiş ve arkadan ona sarılmıştı, kaçmasına hiç fırsat vermek istemiyormuşçasına...
Mary huzursuzca yatakta kıpırdandı, uyuyabileceğini sanmıyordu. Bir süre sonra boynuna vuran nefes kesildi ve:
-Neden uyumuyorsun Mary? Diye bir soru geldi arkasından. Mary şaşırmış bir şekilde ne diyeceğini bilemedi, biraz da korkmuştu açıkçası. Kocasını göremediğinden uyuyup uyumadığını anlayamamıştı.
Daniel onu kendisine doğru çevirdi ve sorusunu yineledi. Mary, dayanamayarak:
-O kadınla birlikte olduğun yatağa beni yatırman ne kadar düşünceli bir davranış kocacığım! Dedi alayla. Daniel bu sözleri umursamayarak:
-Burası benim yatağım, nerede uyumamı beklerdin? Diye aynı alayla karşılık verdi.
Mary, duyduklarına inanamayarak ona iyice döndü:
-Sen uyuyabilirsin ama benim başka bir yatağım var. Ben bu iğrençliği kabul etmek zorunda değilim, anlaşıldı mı bayım!?
Daniel yarı gülümseyerek:
-Anlaşılmadı, şimdi yat uyu. Yarın herkes için zor bir gün olacak. Dedi ve karısının yüzünü tekrar pencereye bakacak şekilde çevirip alev gibi vücuduyla onu sardı. Mary mücadele etmedi, başarısız olacağı bir savaşa girmek istemiyordu lakin bu durum da çok aşağılayıcıydı. En azından öncesinde düşünmemiş olsa bile kendisi açıklama yapınca onun gitmesine izin vermeliydi, doğru olan buydu fakat yine de Daniel kafasına eseni yapmış, kendisini hiçe saymıştı.
Daniel ise karısına sarıldıktan bir süre sonra onun sessizce iç çekişlerini duydu. Omzuna yerleştirdiği koluna dökülen gözyaşlarına içinden küfretti. Onun haklı olduğunu biliyordu, Ale ile girdiği yatağa onun gelmek istemesini bekleyemezdi. Bunu hiçbir kadın istemezdi, üstüne üstlük Mary Tanrı huzurunda onun karısıydı, bu durumu daha da kötü bir hale getiriyordu lakin haklı olduğunu da ona itiraf etmek istemediğinden ısrarla bu yatakta yatıyorlardı. Ona kendini teslim etmek istemiyordu, bir kere ipleri onun eline bırakırsa kurtulamayacağının farkındaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İskoç Gelin /Tamamlandı/
Historical Fiction#1 olarak tamamlandı^-^ Baron Jamison'un en büyük kızı Mary, İskoçya'nın en güçlü toprak sahiplerinden Ferguson klanının gelecek varisi Daniel'la evlenmek zorunda kalmıştır. Babasının borçlarına karşılık, kralın emriyle gerçekleştirilen bu evlilik...