Merak benim her zaman en büyük sorunlarımdan biri olmuştu. Başıma en çok dert açan şeyde oydu tabii. George amca bana sürekli fazla meraklı olmanın hiç iyi bir şey olmadığını söyler dururdu ama ben bu nutuklardan artık sıkılmıştım. Çantamı masadan aldım ve McDonals'tan çıktım. Yavaş adımlarla girdikleri restorana ilerlemeye başladım.
7. Bölüm - Fazla Merak, Can Yakar
Daha restoranın içine girdiğim ilk anda buraya ait olmadığımı anlamıştım. Para saçan herifler, kibirli garsonlar, bir şey bildiğini sanan patronlar, sürtük diye adlandırılan kızlar ve elbette Harry gibi erkekler... Bu mekan bunlarla doluydu. Onların içinde benim gibilere yer yoktu.
Ağır yemek kokusunu aldığımda daha yeni tıka basa yemek yediğim için miğdem bulandı. Ağzımdan nefes aldım ve öğürmemeye çalıştım. Bu sırada etrafa göz atma zamanım oldu. Bir tane garsonun benden tarafa baktığını gördüm. Hala ne bekliyorsun,otur ve sipariş ver dercesine bakıyordu. Onu daha fazla kızdırmamak için hızlıca gözlerimle Harry'i bulmaya çalıştım. Ama anlaşılan ilk katta değildi. Bende hızlı adımlarla yukarı çıktım. Son basamağa adım atmamla onun kıvırcık saçlarını görmem bir oldu. Beni görmesin diye aniden yönümü değiştirdim ve hemen sağımda bulunan tuvalete giden koridora girdim. Tanrıya şükür ki tuvaletler merdivenin hemen sağında kalıyordu ve böylece zor bir durumda kalırsam hemen aşağıya inebilirdim.
Saklandığım duvardan kafamı azıcık çıkardım ve Harry'i izlemeye başladım. Karşısında ki sarışınla hararetli bir şekilde konuşuyor ve ara sıra onu dinliyordu. Bazende elleriyle garip işaretler ve hareketler yapıyordu. Ve işte o zaman, onun ellerinde ki yara izlerini gördüm. Bende olan izlerden. Bir dövüşçünün yara izlerinden onun büyük ellerinde de vardı. Gerçi neden şaşırıyordum ki ? Oda bir dövüşçüydü. Hemde benden daha iyi bir dövüşçü. Tekmelerimi ustaca yakalamış ve beni resmen kilit altına almıştı. Kollarımı o şekilde nasıl bağladığını bile anlamamıştım. Her şey bir saniyede olmuştu ve o aşırı hızlı hareket etmişti. Ayrıca bacağına olabildiğince güçlü bir tekme atmış ve ayakkabının üzerinden bile o sıkı kasları hissetmiştim. Sadece sendelemişti ama yıkılmamıştı. Bu benim için bir ilkti.
''Hanımefendi? İsterseniz size oturacağınız masaya kadar eşlik edeyim?'' Son derece kibirli ve kendini beğenmiş bir ses beni düşüncelerimden ayırmıştı. Sağ tarafıma baktığımda lokantanın garsonlarından birinin kaşlarını kaldırmış sorusuna cevap beklediğini gördüm. Lanet olsun ! Oraya gidersem beni görürdü. Fakat burda bu şekilde mal gibi de dikilemezdim. Gözlerimi kırpıştırdım ve kendimi şimdiden olacaklara hazırlayarak yutkundum.
''Elbette, teşekkürler.''
Garson bir elini ileri doğru uzattı ve ilerlemem için hafifçe belime dokunarak destek verdi.
''Böyle buyrun.''
Koridordan dışarı çıkınca Harry'nin bu tarafa baktığını gördüm ve aniden yüzümü tekrar garsona çevirdim.
''Aslında, buraya ilk defa geliyorum. Masamı siz gösterirseniz çok mutlu olurum.'' dedim masum bir şekilde gülümseyerek. Garson başta kaşlarını çatsada sonra kafasını olur anlamında salladı. İçimden derin bir oh çektim ve ilerleyen garsonunu takip ettim. Harry görmesin diye saçlarımı yüzümün önüne düşürüyor ve onun aksi tarafına bakıyordum. Yanından geçtiğimizde gözümün ucuyla ona baktığımda hala bana baktığını gördüm. Kızardım. Ne aptalca bir hareketti. Şimdi kesin beni görmüştü. Lanet olsun! Ona ne diyecektim? Ahh, seni ve sarışın sevgilini tam karşımdaki restorana girerken gördüm, çok merak ettim ve pesinizden geldim mi? Hayır bu saçmalık olurdu. Hem zaten biz birbirimizden nefret ediyorduk. Ona neden bir açıklama borçlu olacaktım ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fighter Girl (Harry Fanfiction)
FanfictionAilesini küçük yaşta kaybetmiş, hayatını dövüşerek kazanan genç bir kız... Aynı durumlardan canı çok yanmış, ama bunu saklamayı oldukça iyi başarabilen genç bir erkek... İkisi de dövüşçü, ikisi de hayatlarını yanlarında 'babam' diyebilecek kişilerl...