9. Bölüm-Geçmiş

9.8K 315 42
                                    

 

Konserveye ek olarak bir kaç hazır çorba ve salata için malzeme aldım. Ardından kasaya parayı ödedim ve marketten çıktım.

9. Bölüm - Geçmiş

Dolaptan siyah dar paça pantolonumu ve üstüne de çok sevdiğim siyah beyaz tişörtümü çıkardım. Tek bir hamleyle hepsini giydim ve saçlarımı da açık bıraktım. Sevimli görünüyordum ve bu halimden memnundum. Kendi odamdan çıkıp salona girdiğimde saatin neredeyse 11'e gelmekte olduğunu gördüm. Hızlıca toparlandım, çantamı aldım ve evden çıktım. Dışarıya adım attığımda soğuk direk yüzüme çarpmış ve beni ürpertmişti. Her ne kadar üzerime kalın hırkamı geçirsemde üşümeden edemiyordum.

Dar sokaklar boyunca ilerledim ve sahile ulaştım. Mis gibi deniz kokuyordu ve bu koku beni hem rahatlatıyor hemde özlem duymamı sağlıyordu. Geçmişime. Geçmişime özlem duyuyordum. Mahvolmadan önceki hayatıma, aileme,arkadaşlarıma... Sahip olduğum her şeye. Şimdiyse hiç bir şeye sahip değildim. Beni seven bir ebeveynim ve beni seven bir arkadaşım vardı ama yinede kendimi yalnız hissediyordum. Her ne kadar yalnızlığı sevsemde bazen de bu kadar yalnız olmak insana çok koyuyordu. İnsan yanında bulunucak birini, başını omzuna yaslayıp rahatlayana kadar ağlayacak birini arıyordu. Ne varki, Ana'ya sahip olsamda kendimi onun yanında o kadar rahat hissedemiyordum.

Deniz havasını ciğerlerime kadar çektim ve uzun bir nefes verdim. Uzun zamandır buraya gelmemiştim. Belki aylar, belkide yıllar olmuştu. Her ne kadar sahil evime yakın olsada buraya gelmekten kaçınıyordum çünkü bana geçmişimi hatırlatıyordu ve ben bunu istemiyordum. Güçlüydüm, güçlü bir kişiliğim vardı. Gerekirse beni öldüresiye dövsünlerdi, sorun olmazdı. Ama kalp acısıda bir başka oluyordu...

Bankların yanından geçerken denize bakıyor dumanı tüten gemileri keyifle seyrediyordum. Üstlerinde martılar ve adını bilmediğim daha bir sürü gece kuşları uçuyordu, ve bu manzarayı harika kılıyordu. Sırıttım. Mutlu olmak kolaydı aslında. Sadece o mutluluğu nereden bulabileceğini iyi bilecektin. Nereden ve kimden bulabileceğini bildiğin sürece zaten her zaman bir yanın mutlu olurdu. Ama benim böyle bir seçeneğim yoktu. Bana bu hayat zorunlu kılınmıştı.

George amcayı gerçekten çok sevsemde bazen keşke böyle olmasaydı diyorum. Beni yanına aldığı zaman dövüşmek için eğitmeseydi de normal bir kız çocuğu gibi evcilik oynamayı öğretseydi ne güzel olurdu. O zaman belki normal bir hayatım birbirinden çok sevdiğim arkadaşlarım ve bir ailem olurdu. Yalnız, asosyal olmaz tam tersi sevecen, mutlu ve sosyal bir kız olurdum. Keşke, keşkeler her şeyi değiştirebilseydi...

Ben düşüncelerime dalmış yürürken karşımdan bana doğru yaklaşan tanıdık bir silüet çarptı gözüme. David. Bir banka oturmuş hareket etmeden beni bekliyordu. O bana yaklaşmıyordu. Ben ona yaklaşıyordum. Yanına varınca ayağa kalktı ve bana kocaman bir kucak verdi. Markette doğru düzgün konuşamamıştık. İyiki benimle buluşmak istemişti. Anlatacağım çok şey vardı ve açıkçası çocukluk arkadaşımın omzunda ağlamak ta fena fikir değildi. Böyle fırsatları her zaman bulamıyordum.

''Tanrım Em,'' dedi.Sesi bir fısıltı gibi çıkıyordu. ''Seni o kadar çok özlemişim ki..'' Burnunu saçlarımın arasına gömdü ve derin bir nefes aldı. Aynı hareketi bende tekrarladım. Eskisi gibi kokuyordu. Çam ağacının kokusu gibi hafif buruk ama hoş bir kokuydu. Kendisinin resmen evrim geçirmesine rağman kokusunun hiç değişmemesine şaşırmıştım. Bu kokuyu severdim. Derin bir nefes aldım ve yavaşça kendimi ondan ayırdım.

''Hey, ağlama.'' Ağlıyormuydum? Evet, yanaklarımdan aşağı düşen ıslaklığı şimdi farkediyordum. Ellerini belimden çekti ve her iki baş parmağıyla da göz yaşlarımı sildi. Hava soğuk olduğundan nefes alıp verirken ağızlarımızdan çıkan duman birbirine karışıyordu ama bu beni hiç rahatsız etmiyordu. O benim çocukluk arkadaşımdı, en yakın dostumdu. Bundan daha ilerisini hiç düşünmemiştim ve düşünemezdim de.

Fighter Girl  (Harry Fanfiction)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin