Bu bölüm benim biriciğim, can dostum, enriqueseverim, erkek olsa %100 evleneceğim @mahallenindelisi ne gelsin :D Seni çok seviyorum bebeğim sakın değişme! Hep olduğun gibi kal ! :)
İçkiden dolayı yalpalayarak oturduğum sandalyeden kalktım ve kızın ilerlediği koridora doğru yürümeye başladım.
(Emma'nın Ağzından)
2 Hafta...
Büyük dövüşün üzerinden tam iki hafta geçmişti...
Ve zaman çok çabuk geçiyordu...
Bu son iki haftadır yüzümdeki küçük yaralar iyileşmiş, ama büyük yaralar bundan faydalanamamıştı. Tek istediğim iz kalmamasıydı. Normalde kendimi beğenmezdim, zaten kendime baktığım filan da yoktu. Ama insanların içine ben dayak yedim! şeklindeki yüzümle de çıkmak istemiyordum. Bu cümleden anlayacağınız gibi... Tam iki haftadır evden çıkmıyordum!
Ve iki haftadır Harry ile de konuşmamıştım.
En son beni tehdit ettiğinden beri ondan en ufak bir haber alamamıştım ve bunu hiç sorun etmiyordum. Gerçekten! Yani, kim az kalsın öpeceği birini takardı? Ben değil. Ben takmazdım.
Elbette ondan haber alamayınca da turnuvalarla ilgili olan azıcık ilgimi de kesmiştim. İddiayı kazanınca turnuvalara katılmama gerek kalmıyordu, bunun üzerinde George amcayla uzunca sohbet etmiştik. Bana sürekli bunun çok iyi bir fırsat olduğunu, çok para kazanacağımızı söylemişti. Bende sürekli ona bunun hayatımı mahvedicek bir fırsat olduğunu ve paparazilerin bir yıl boyunca kıçımın dibinden ayrılmayacaklarını söylemiştim. En azından bu sefer keçi inadım işe yaramış ve George amcayı turnuvalara gitmemek için ikna etmiştim. Bana beni zorlamayacağına dair söz vermişti.
Anlayacağınız üzere; şu 2 haftadır evde kıçımı yaymış yatıyordum. Zaten tembel biriydim ve bunu sorun ettiğim filan da yoktu. Ara sıra, Anastasia geliyor ve dışarı çıkmamız gerektiğini söylüyordu ama ben reddediyordum. O da bunun üzerine bana keçi inadımın, tembelliğimin ve sıkıcılığımın olduğuna dair uzunca bir nutuk çekiyordu. Her zaman ki gibi, dinliyor gibi görünüyordum.
Ayrıca David'den de bir haber alamamıştım. Bu garibime gitmişti, çünkü ben en fazla bir hafta sonra buluşacağımızı varsaymıştım. O'nu fazlasıyla özlemem, bulaşamayınca beni üzmüştü ve işte bende bu üzülmelere dayanamadığım için şu koca hayatı takmamaya çalışıyordum. Sonuç; elbette nafileydi...
Bacaklarımı koltuğun kenarına yaslayıp elime mısır kasemi alarak koltukta iyice yayıldım. Baskılarım sonucu zaten eskimiş olan koltuğun yayları sırtıma battı. Yüzümü buruşturdum. Lanet olası yaylar! Lanet olası koltuk! Evren beni sevmiyordu. Evren gerçekten beni sevmiyordu.
Avucuma sığdırabildiğim kadar mısırı aldım ve ağzıma attım. Ben bu şekilde mısırımı yerken karşımda çok güzel bir korku -evet yanlış duymadınız- korku filmi oynuyordu. Ne bekliyordunuz ki? Romantik bir film mi? Iyy, hiç tarzım değildi.
Ben bu şekilde keyfime bakarken çalan kapı bu keyfi bozmuştu. Kesin yine Ana gelmişti. Yüzümü buruşturdum ve elimdeki mısır kasesini yanımdaki sehpanın üzerine bıraktım. Yavaşça ayaklarımın üzerinde doğruldum ve kapıya doğru kendime hiç çeki düzen vermeden yavaş adımlarla ilerledim.
Duvara asılı olan aynanın yanından geçtiğimde nasıl bir halde olduğumu göz ucuyla görmüştüm. Saçlarım kabarmış ve keçe keçe olmuştu. En son ne zaman taradığımı hatırlamıyordum. Göz altı torbalarım herkese 'hey ben buradayım' diyerek selam veriyordu. Dudaklarım eski pembeliğini kaybetmiş gibi görünüyordu. Ama beni asıl şaşırtan şey göz rengimdi. O güzel deniz mavisi gitmiş, yerini parlak bir griye bırakmıştı. Tıpkı gümüş rengi gibi. İrkildim ve aynaya yaklaştım. Ellerimle gözlerimin altını ve üstünü çekerek irislerimi iyice göz önüne çıkardım. Daha önce böyle bir şey yaşadığımı hatırlamıyordum. Belkide sadece ışıktandı. Ama ein tüm perdeleri kapalıydı yani güneş söz konusu değildi. Tuhaf diye düşündüm. Benim gözlerimin değişken bir rengi yoktu. Zaten bu çok nadir görünen bir şeydi. Bunun canlı örneğini sadece Harry'de görebilmiştim. Sanki ruh haline göre gözleri bir maviyken bir yeşil oluyordu. Ama elbette bu imkansız bir şeydi. Bilim adamları bunun üzerinde daha çok araştırma yapmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fighter Girl (Harry Fanfiction)
FanfictionAilesini küçük yaşta kaybetmiş, hayatını dövüşerek kazanan genç bir kız... Aynı durumlardan canı çok yanmış, ama bunu saklamayı oldukça iyi başarabilen genç bir erkek... İkisi de dövüşçü, ikisi de hayatlarını yanlarında 'babam' diyebilecek kişilerl...