Ve geldik 20. bölüme... Vay canına. Ben daha dün bu hikayenin 1. bölümünü paylaşmıştım. Daha dün gibi geliyor ama aradan 3 ay geçmiş bile.. Bu gerçekten inanılmaz ve bu kadar tutulacağını da hiç tahmin etmiyordum açıkçası. 45.000 için çok teşekkürler!
Not : Aslında bu bölümün ismini ''Hayatımda yazdığım en kötü bölümün telafisi olan bölüm'' olarak koyacaktım ama koyamadım tabii.. Çok uzun :D
Alın size bol ekşınlı bir bölüm! İyi okumalar! :) ♥
20. Bölüm - Eyvah!
''Emin ol, konuşacak çok şeyimiz olacak.''
Dile getirdiği cümlenin anlamını çözemeden araba hareket etmiş ve caddeye fırlamıştık bile. Kayıtların nerede yapıldığını bilmiyordum bu yüzden yolculuğun ne kadar süreceği hakkında hiç bir fikrim yoktu. Üstüme çöken sıkıntıyı dağıtmak için kafamı sağa çevirdim ve camdan dışarıyı seyretmeye başladım.
Bugün oldukça güzel başlamıştı. Genelde sürekli kapalı olan hava bugün oldukça güneşliydi ve bu beni memnun etmişti. Kapalı havalarda içimin daraldığını hissediyordum ve genelde moralim bozuk oluyordu. Bu engelleyemediğim bir şeydi ve genelde hava sürekli kapalı olduğundan moralimin her zaman kötü olması normaldi. Bu günler George amcamla en çok tartıştığımız günler oluyordu. Özellikle de o gün antrenman yapıyorsak. Yaptığım her yanlışta bana çocuk muamelesi yapması beni deli ediyordu ve bende üstüne gidiyordum, böylece kaçınılmaz olan kavgayı başlatmış oluyordum. Biliyorum, biliyorum hepiniz büyüklerime saygılı davranmam konusunda ağzınızda geveleyip duruyorsunuz şuan. Ama beni sürekli zayıf noktamdan vurması tartışmayı kaçınılmaz kılıyordu.
Bildiğim sokaklarda ilerlerken dışarıyı seyretmekten sıkıldım ve başımı Harry'e çevirdim. Bakışları ileriye kilitlenmişti ve yola konsantre olmuşa benziyordu. Öyle ki gözünün önüne düşen bir tutam saçı bile onu rahatsız etmiyordu. Yerinde olsaydım şuan saçımla ciddi bir mücadeleye girmiş olurdum. Bir işe yoğunlaşmışken yüzümün önüne saçımın düşmesinden nefret ederdim ve antrenmanda sürekli saçımı toplamam bu yüzdendi.
Daha ne olduğunu anlamadan bir elim havaya kalkmış ve Harry'nin yüzüne gitmişti bile. Tutamı iki parmağımın arasına alıp yavaşça gözünün önünden çekerken sanki transtan çıkmış gibi gözlerini bir kaç kez kırpıştırdı ve büyümüş irislerle bana baktı. Bu bakışları yanaklarıma sıcaklığın basmasına yeterli olduğunda ellerimi tekrar geri çektim ve kucağıma geri koydum.
''Şey... Saçın gözünün önüne düşmüştü. Rahatsız olursun diye düşündüm.'' diye geveledim lafı ağzımın içinde. Hızlı bir şekilde başını çevirip yola baktığında ve önümüzdeki kavşaktan sola saptığında tekrar gözlerini gözlerimle buluşturdu. Kendimi söyleyeceği aşağılayıcı ve alaycı laflara hazırlamaya çalışırken o, asla beklemeyeceğim bir şey yaptı.
''Teşekkür ederim.'' Şaşkınlıkla dudaklarım aralandığında az önce bana ilk defa bir şey için teşekkür ettiğini fark ettim. Ciddiyim, bu Harry'di. Benim tanıdığım Harry kendinden asla taviz vermeyip birine teşekkür etmezdi. Bu günlerde beni gerçekten çok şaşırtıyordu. Eskisinden daha farklıydı.
Sanki...Değişiyor gibiydi.
Belki de sadece kuruyordum. Ama eskisi gibi sert ve kırıcı olmadığı bariz bir şekilde ortadaydı. Dün gece sürpriz yapabilen Harry'i görmüştüm. Davranışları oldukça nazik ve kibardı. O zaman bu oldukça hoşuma gitse de bugün düşündüğümde benim tanıdığım Harry ile gerçekten büyük bir fark vardı ortada ve bu beni rahatsız ediyordu. Nedenini bilmiyordum. Sadece, rahatsız ediyordu işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fighter Girl (Harry Fanfiction)
FanfictionAilesini küçük yaşta kaybetmiş, hayatını dövüşerek kazanan genç bir kız... Aynı durumlardan canı çok yanmış, ama bunu saklamayı oldukça iyi başarabilen genç bir erkek... İkisi de dövüşçü, ikisi de hayatlarını yanlarında 'babam' diyebilecek kişilerl...