Yaslandığı kapıdan kendini doğrultup bize yaklaşırken dudaklarında çarpık bir gülümseme vardı ama gözleri soğuk, nefret doluydu.
Eyvah!
''Merhaba, David. Tekrar karşılaştık.''
21. Bölüm - Kavga
Daha önce hiç, bir şey yapmanız gerektiği halde kaskatı kesilip, yapamadığınız oldu mu? Bir şey söylemeniz gerektiği halde diliniz damağınız kurudu mu? Ya da olaylara müdahale etmeniz gerektiği halde, sadece izlediğiniz oldu mu? Çünkü şuan, tam da o anı yaşıyordum.
Karşımda duran iki adam, gözlerinde parıldayan saf nefretle birbirlerine ölümcül bakışlar atarken, kaskatı bir halde öylece duruyordum. Beynim az önce, çocukluk arkadaşımdan duyduğum kelimeleri sindirmeye çalışırken oldukça afallamıştım. Ellerimin az da olsa titrediğini hissediyordum ama dünya durmuş gibiydi. Az önce duyduklarım, gerçekten fazla ağır gelmişti. Daha önce hiç sürtük damgası yememiştim, yiyeceğimi de düşünmezdim.
Özellikle de ondan.
David'den..
Kalbi en çok sevdikleri parçalar derler hep. Daha önceden buna gülüp geçsem de, şimdi ne demek istediklerini çok iyi anlıyordum. Şuan kalbimde hissettiğim acı tarifsizdi. Kelimelere dökemezdim. Bu acı öyle yoğundu ki sanki uzansam tutabilecektim. Ama tutabilmeyi dilerdim. Söküp, kalbimden atmayı isterdim.
Gözlerim onda takılı kalmışken, az önce bu sözleri nasıl söyleyebildiğini düşünüyordum. Nasıl ağzına alabildiğini. David ile hiçbir zaman bu tarz konularda konuşmamış ve başkalarını eleştirmemiştik. İsteyen, istediği gibi davranırdı. Bu onların seçimiydi. Ama ne kadar sözlerinin üstü kapalı olsa da, derinlerde bana hitaben bir ''sürtük'' kelimesinin bulunduğunu biliyordum.
Bakışlarım ondan Harry'e kaydığında, hissettiğim acı kat be kat arttı.
''Eğer onunla her antenmanınızda böyle yarı çıplak karşına çıkarsan iki güne kalmaz kendini altında bulursun söyleyeyim!''
Beni bu kadar ucuz mu görüyordu? iki günde birinin altına girecek kadar ucuz muydum ben? İç sesim buna çığlıklar atarak haykırıyor, reddediyordu. Daha bir erkekle bile ilişkim olmamıştı. Bırakın birinin altına girmeyi, kimseyle öpüşmemiştim bile. Asla böyle bir şey yapmayı düşünmemiştim ve düşünmezdim. Bana verilen terbiye bu şekilde değildi. Belki dışarıdan bakıldığında onlara benziyor olabilirdim, ama ruhum kesinlikle onlar gibi değildi.
''Burda ne işin var?'' David'in sesi kulaklarımda yankılanırken onun burda olmasını istemediğimi biliyordum. Gitmeliydi. Gitmesini istiyordum.
''Sence ne için gelmiş olabilirim?'' Harry kollarını iki yana kaldırdı ve tek kaşı sorarcasına havaya kalktı. Dışarıdan bakıldığında ne kadar sakin görünse de şuan öfkeden köpürdüğünü biliyordum. Konuşmamızın ne kadarını duymuştu? Hepsini mi? Bir kısmını mı? Tüm içtenliğimle ikinci seçeneğin doğru olmasını istiyordum aksi halde birazdan çok büyük bir hangame kopacaktı. Bu sefer, bundan emindim.
Yanıma geldi ve bir kolunu omzuma attı. Ah, hayır. Resmen bombanın pimini çekmişti. David'in bakışları sertleşip, çenesi kasılırken bu konuda haklı olduğum ispatlanmış oldu. Harry'nin benim yanımda olmasına, bana dokunmasına, benimle konuşmasına ve hatta bana bakmasına bile dayanamıyordu, bunu görebiliyordum. Nedeninini bilmiyordum ama tahminde bulunacak olursam bu Harry'nin davranışları ve kişiliği yüzündendi. Bir konuda hem fikirdik ki onun bazı davranışlarından bende hoşlanmıyordum. Bunları değiştirebilirdik. Harry isterse bu davranışlarını değiştirebilirdi. Ama ne kadar uğraşırsak uğraşalım onun kişiliği değişmezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fighter Girl (Harry Fanfiction)
FanfictionAilesini küçük yaşta kaybetmiş, hayatını dövüşerek kazanan genç bir kız... Aynı durumlardan canı çok yanmış, ama bunu saklamayı oldukça iyi başarabilen genç bir erkek... İkisi de dövüşçü, ikisi de hayatlarını yanlarında 'babam' diyebilecek kişilerl...