Yardımları için @iremmumcu ya teşekkür ederim. :)
Biri evime girmişti!
16. Bölüm - Çelişki
Şaşkınlık, tüm bedenimi kaplarken olduğum yerde kalakalmıştım. Evin içi kapkaranlıktı ve evde tek olduğum düşünülürse korkmam normaldi. Her kim evime girdiyse o geri zekalıyı mahvetmek istiyordum. Etrafımı incelerken bir an dağınıklığı toplamaya karar verdim ama bunların hepsi birer delildi o yüzden eşyalara dokunduğum gibi elimi çektim. George amcamı arayıp buraya gelmesini ve polis çağırmasını söylemeliydim. Etrafımdaki dağınıklığa son bir kez daha baktım ve geri geri adımlayarak salondan çıktım.
Holün uzun koridorunu dikkatlice incelerken bir yandan da gelebilecek en ufak bir sese bile kulak kesilmiştim. Hırsızım hala burda olabilirdi. Onu yakalayıp polise teslim edebilirdim. Büyük ihtimalle beni karşısında küçük, zayıf bir çocuk olarak görecekti ama ben atağa geçtiğimde yüzündeki şaşkınlık kesinlikle gördüğüm en güzel şey olacaktı.
Karanlık ve uzun koridorda yavaşça ilerlerken bir yandan da hırsızımın kafasına geçirebileceğim bir şeyler aramaya başladım. Yumruk ve tekmelerimi elbette kullanabilirdim ama hala kendimde gibi hissetmiyordum. Yanından geçtiğim askılığın yanında duran demir çekeceği gördüğümde hiç durmadan uzandım ve elime aldım. Havaya kaldırarak saldırı pozisyonununa geçtim. Böylece kim karşıma geçerse geçsin anında demir çekeceği kafasına indirebilecektim.
Koridorda 3 tane kapı bulunuyordu ve ikisi açıktı. O halde hırsızım eğer hala burdaysa sondaki oda yani benim odamda bulunuyordu. Dudaklarımı dişledim. Bu bilinçlice yaptığım bir şey değildi. Eşyalarıma dokunulmasından nefret ederdim. Her kim olursa olsun eşyalarımı karıştırırsa bir öfke krizine tutuluyordum. Elbette sonrasında pişman olmuyor değildim çünkü fazla tepki veriyordum. Ama bu elimde olan bir şey değildi. Kriz tuttumu geçmek bilmiyordu.
Tekrar bir sinir krizine girmemek için dudaklarımı dişlemek yeterli gelmiyordu. Elimdeki demir çekiceği daha sıkı kavradım ve sakinleşmek için olduğum yerde 5 saniye kadar durdum. Derin nefes alıp verdikten sonra tekrar yavaş adımlarla odama doğru adımlamaya başladım.
Çok değil, sadece elimi uzatsam kapıyı açabilecektim. Ama onun yerine arkamdan gelen sese döndüm. Tabii önce olduğum yerde korkudan bir güzel sıçramıştım.
"Lanet olsun! Burda ne yapıyorsun?" Sessiz olmak için özel bir çaba sarf etsemde sesimde şaşkınlık ile oluşan tiz tonu gizleyememiştim. Yani, bildiğiniz bebek gibi ciyaklamıştım. Hızla ellerimle ağzımı kapattım ve küçük ama hızlı adımlarla Harry'nin yanına vardım. Etrafını incelerken oldukça şaşkın görünüyordu. Yanına geldigimi fark ettiğinde kafasını bana çevirdi ve ardından bir şey hatırlamaya çalışır gibi gözlerini birkaç kez kırpıştırdı.
"Bunu unutmuşsun." Tek elini arka cebine soktu ve bana tanıdık bir nesne çıkarttı.
"Telefonum.." Nefesimin kesildiğini hissettim. Güya hırsızımı yakaladıktan sonra George amcamı arayıp haber verecektim. Peki ya telefonumu bulamayınca ne olacaktı? Öylece sap gibi kalıp ayvayı yiyecektim...
"Koltuğun arkasına düşmüştü. Birden bire bir şey titreşince şaşırdım ama sonra telefonunu buldum. " Derin bir nefes verdim ve elimi alnıma koyarak ovuşturmaya başladım. Telefonu cebime sokarken başımla Harry'e teşekkür ettim.
"Şimdi bana burda neler olduğunu anlatacak mısın? Salon darmadağan olmuş. Kim yaptı bunu?" Bilmediğimi ifade edercesine başımı iki yana salladım.
"Bilmiyorum. Ama şuan içeride olab-" Aramızdan gelen kırılma sesiyle bakışlarımızı o tarafa çevirdik. Doğruydu. Hırsızım hala içerideydi, ama burda olduğumuzu biliyorsa bu pekte uzun sürmeyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fighter Girl (Harry Fanfiction)
FanfictionAilesini küçük yaşta kaybetmiş, hayatını dövüşerek kazanan genç bir kız... Aynı durumlardan canı çok yanmış, ama bunu saklamayı oldukça iyi başarabilen genç bir erkek... İkisi de dövüşçü, ikisi de hayatlarını yanlarında 'babam' diyebilecek kişilerl...