Öncelikle bir önceki bölümde anlaşılmayan bazı şeyleri açıklığa kavuşturmak isterim. Uçan balon dediğim, hani insanların uçmak için içine bindiği balon var ya, o işte. İstanbul Kadıköy'de yaşıyorsanız sahilde bir örneği var görmeyen yoktur eminim. Gerçi bilmeyeniniz de yoktur ya, o da ayrı bir şey. Balon olduğu yerde sabit bir şekilde dururken Harry kabinine (yada içine girdiğimiz her neyse) sırtını yaslıyor hepsi bu. Balon uçmuyor, olduğu yerde sabit. Neyse, iyi okumalar! :)
Rüya görüyor olmalıydım. Bu sesin sahibi, hemen sağ tarafımda arkasında kocaman uçan bir balona yaslanmış Harry'den başkası değildi.
18. Bölüm - ''Doğum Günün Kutlu Olsun.''
Afallamış bir halde bakışlarımla onu süzerken o olduğu yerden kıpırdamıyordu. Bakışlarım arkasındaki sabit halde duran kocaman balona takıldığında ağzımdan istemsizce ufak bir ıslık çıktı. Vay canına, daha önce bu kadar büyük bir balon görmemiştim. Denizi izlemeye o kadar dalmış olmalıyım ki, kenarda duran bu kocaman balonu bile fark edememiştim. Balonun hemen arkasında gözüme tanıdık gelmeyen yaşlı bir adam duruyordu ve sıkılmış gibi bir hali vardı. Hiç bir şey anlayamamıştım. Burada neler dönüyordu?
Bakışlarım tekrar Harry'i bulduğunda kendini yaslandığı balon kabininden doğrulttu ve yavaş adımlarla yanıma ulaştı. Ben ona şaşkın gözlerle bakarken onun tek yaptığı buna gülmek oldu.
''Ne? Niye öyle bakıyorsun?'' Size soruyorum, bu bir soru muydu?
''Burda neler oluyor?'' diyerek aklımdakileri söze döktüm. Topukları üzerinde öne arkaya doğru sallanırken bir yandan da yanaklarını şişirdi.
''Şey,'' Ben ona daha meraklı bakışlar atarken söyleyeceklerini toparlayamıyor gibi bir hali vardı ve bu daha da meraklanmama sebep oluyordu. Ne söyleyecekse ağzındaki baklayı bir an önce çıkarabilirdi. Bu kadar düşünmesini sağlayacak ne vardı?
''Düşündüm ki.. Belki benimle biraz takılmak istersin diye düşündüm. Daha önce bir kere uçan balona binmiştim ve senin de binmek isteyeceğini düşündüm.''
Beni mi düşünmüştü? Beni neden düşünüyordu ki? Bu kafamın iyice karışmasına sebep oldu. Açıkçası Harry'den böyle bir sürpriz beklemiyordum ve beklemezdimde. O böyle sürprizler yapacak biri değildi. Bu işin altında kesin yine turnuvalar vardı.
''Ee ne diyorsun? Benimle biraz..'' Durdu ve düşüncelerini toparlamaya çalışırken gözlerini kırpıştırdı. ''Uçmaya ne dersin?''
Ne diyebilirdim? Harry bu günlerde oldukça garip davranıyordu. Onu ilk gördüğüm günün üzerinden asırlar geçmişti sanki. Oysa daha bir ay bile olmamıştı ve kendime ondan uzak durmak hakkında verdiğim sözü de tutamamıştım. Yakınlaşmamalıydık. Bu kesinlikle olmamalıydı. Oysa onun yaptığı her sürprizde kendimi ona bir adım daha yakın hissediyordum.
''Aslında, '' Dedim ve cümlelerimi toparlamaya çalıştım. Sonuçta ona hayır seninle uçmam çünkü George amcamı bekliyorum diyemezdim. Bu çok kaba olurdu. Onun için bile.
''George amcamı bekliyorum. Cüzdanını restoranda unutmuş ve onu almaya gitti. Her an geri dönebilir.'' Bakışlarım parmaklarındaydı ve yüzüne bakmaktan çekiniyordum. Bu durum, yani reddedilmek, bir erkek için çok ağır bir durumdu ve Harry'nin nasıl bir tepki vereceğini gerçekten merak ediyordum. Fakat uzun bir süre ondan yanıt alamayınca, bakışlarımı parmaklarımdan çektim ve yeşilin en güzel tonundaki gözlerine sabitledim.
Gülüyordu. O kırmızı ve dolgun dudakları neredeyse kulaklarına ulaşacak kadar gülüyordu hemde. Yanaklarında çıkan derin gamzeler onlara dokunma isteği veriyordu ve kendimi zor tutuyordum. Bir erkeğin bu kadar derin ve güzel gamzelerinin olması normal miydi? Bir erkeğin bu kadar güzel olması normal miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fighter Girl (Harry Fanfiction)
FanfictionAilesini küçük yaşta kaybetmiş, hayatını dövüşerek kazanan genç bir kız... Aynı durumlardan canı çok yanmış, ama bunu saklamayı oldukça iyi başarabilen genç bir erkek... İkisi de dövüşçü, ikisi de hayatlarını yanlarında 'babam' diyebilecek kişilerl...