Veee BALO ZAMANI! Kral ile tanışalım mı? :)
________
Önümüzdeki bir hafta boyunca kuzenim Elgin ile, ağırlıkta telefonda, sohbet ettim ve elbette ki Edinburgh sokaklarını gezdim. Sağ olsunlar, teyzem ve eniştem de bu konuda bana çok yardımcı oldu. Tek çocukları da evlendikten sonra yapayalnız kalmış olmanın getirdiği yetimlik hissi yüzünden midir nedir, benimle zaman geçirmek konusunda çok ısrarcılar. Birbirini böyle seven bir çift neden ikinci çocuğu yapmamış, anlam veremiyorum. Tamam, beni seviyorlar ve ben de onları seviyorum ama sanki çocukları ile zaman geçirir gibi halleri var. Hoşuma gitmiyor değil. Belki eniştemin forsunun da bu hoşnutluluğumda katkısı olabileceğini düşünebilirsiniz ama ilgisi yok. Ben zaten hayatın ayrıcalıklarına alışkın biriyim. Böbürlenmek için söylemiyorum. Babam Türkiye'nin yüksek bürokratlarından biridir. Ben orta okula başlayana kadar büyükelçilik görevinde bulunmuştu. Annem sabit bir ikametgahın benim için daha iyi olacağı konusunda babamı ikna etmişti. Aslında annem benim aksime gezip tozmaktan çok hoşlanmıyor. Daha doğrusu taşınmak zorunda kalmaktan haz etmiyor. Kadın haklı. O zamandan beri de babam, Türkiye içinde görev almaya başladı. Üç sene önce de başbakanlık müsteşarı oldu. Yani bazı konularda zaten rahatım. Ve çoğu insanın aksine hayatımın getirilerini boş işler yerine, dolu şeylere kullanmayı tercih ediyorum. Mal mülk; makam konum... Bunlar insanlara, zevki sefa sürsün diye değil, imkanları kullanıp, ülkesine ve mazlumlara yardım etsin diye veriliyor. Başka türlü kullananlar elbette Allah'a hesabını verecek.
"O yüzünün hali nedir öyle?"
Teyzem garip bir nesneyi inceler gibi yüzüme baktı. Sinirim yüzüme yansımış olmalı. "İmkanlarını başkaları için kullanmak yerine kendileri için kullanan mevki ve mal sahibi insanları aklıma getirdim."
"Sonuç?"
"Sonuç mu? Öldüklerini hayal ettim."
"Sen öldürmedin inşallah?"
Omuzumu silktim. "O kısım önemli değildi. Sonuca odaklanmıştım."
"Hmm peki. Bu hafta sonu balo var."
"Nerede?"
"Holyrood Sarayında. İskoç Kraliyet ailesinin evi."
"İyi. Size iyi eğlenceler."
"Sen de geliyorsun."
"Ciddi olamazsın?"
Teyzemin suratı hiç de şaka yapar gibi değildi. Ters ters bakmaya başlayınca hiç şüphem kalmamıştı. Beni de götürmek konusunda sonuna kadar ısrar edecekti. Elgin bana balo konusunu hiç açmamıştı. Muhtemelen ilgilenmeyeceğimi bildiğindendi ama bu kadın ilgilenmediğimi bilmiyor mu? Niye böyle bir konuyu açıp, beni de yanında sürükleyeceğini söylüyordu? Balo ve benzeri her türlü eğlenceden nefret ederim!
"Hayır!" dedim sonunda.
"Geliyorsun!"
"Sebep?"
"Çünkü davetiyemiz var." dedi, elindeki altın renkli süslü zarfı burnumun önünde sallayarak. Zarfı elinden kaptım. Kabartmalı, artistik havası olan tipik bir kraliyet davetiyesiydi.
"Davetiye MacGregor ailesine. Ben niye geliyormuşum?"
"İyi bak. Davetiye Bay ve Bayan MacGregor ve ailesine. Sen de ailemsin."
"Ay teyze..."
"Bu balo her yıl yapılır. Geleneksel Holyrood Saray Balosu. Ülkenin tüm ileri gelenleri davet edilir. Davetiyelerimiz de Bay ve Bayan MacGregor olarak gelirdi. Şu ana dek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İskoç Kral ve Ben
Romanceİskoçya'da umduğundan fazlasını buldu. Ece Alp, tarihin ve gizemin içinde yaşayan genç bir kızdır. Bu tutkusu onu İskoçya'ya kadar götürür ve aile yadigarı gizemli kolyesi sayesine atalarının izini sürer. Bundan sonraki yaşadıkları ise onu çıkmaza...